Zaten kimseyle anlaşamazdı. Hayır, hayır aksi ve huysuz değildi.
Aslında istese çok iyi anlaşabilirdi insanlarla. Sadece anlaşmak istemiyordu. İnsan sevmemek gibi tuhaf bir huyu vardı...
Evet! yanlış duymadınız, insanları bir canlı türü olarak komple sevmiyordu. Sırf bu yüzden -çocuklar hariç- insanların ölmesine de üzülmezdi.
O sabahta her sabah ki gibi erkenden uyandı. Kalktı, yüzünü yıkadı, elbiselerini giydi, evden çıktı. İnsanlar ona yeryüzünde sırtarıyormuş, fazlalıkmış gibi gelirdi. Yoldan geçen insanların yüzüne yine tiksinerek baktı. Durağa adımını attığı anda otobüs geldi. İyi, dedi. En azından beklemedik.