Bu yalan dünyadan Safiye APAYDIN geçti.

​Bazı insanlar vardır, anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. Oturur, kelimelere söversin. Sen farkında değilsindir; ama o gelip, hayatın tam da orta yerine oturmuştur. 

Kaybedince anlarsın böyle insanları. Benim de huyumdur laf aramızda. 

İlk hastalığını ögrendiğimizde "beraber yeneceğiz" demiştim. Ablam, sosyal medyayı iyi kullanırdı. Whats app bilirdi. Hastalığının tüm evresini ordan yazıyordu. Bazen sonuçlarının resimlerini gönderiyordu. İlk gönderdiği akciğer fotoğrafını yolladıktan sonra şöyle demişti;

"Hastalığım bile ülkücü." Gerçekten öyleydi, ciğerlerindeki lekeler...

Sonra bi gün dedi ki "kemoterapiye başlayacağız. Burada kemoterapiye kemo diyorlar, kızdım, Kürşad adını verdim." Dedi. Gülüştük.

Sürekli telefonla görüşmemize rağmen galiba 2 hafta önceydi bir araya gelmiştik. Işın tedavisi görüyordu. O sebeple sesi çıkmıyordu; öyle bi dedikodu yaptık ki takılmıştım. "Abla, Allah'tan sesin çıkmıyor, ya bi de çıksaydı?" Yine gülüştük.

Zaten başka bi şansımız da yoktu ki hep gülerdik biz onunla, güldürürdü...

Devamını Oku

POLİTİK DÜŞÜNSE İDİK...

Politik düşünse idik; Politika düşünür, politik yazar, politik tavır sergiler, politik yaklaşım öngörür, politik manevra yolu açar, politik söylem ezberler, politik gündem takip eder, politik çevre edinir, politik adımlar atar, politik medyatiklik kazanır, politik yemeğe gider, politik nefes alır, politik yıldızımızı patlatır sonra da politika bataklığına batıp politik bir foseptikte rögar kapağından dünyaya bakardık.

Yani diyorum ki: Derdimiz politikada yer almak olsaydı, sisteme uyar sistemin adamı olurduk. Sistemde de sağlam bir yer işgal ederdik...  

Devamını Oku

Çay Üzerine

​Pirimiz Sait Faik vakti zamanında "çay, simit, kaşar peyniri arasında derin bir muhabbet ve kardeşlik bağı vardır." demiş.

Üstüne hemşerimiz Aşık Veysel "çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen." demiş. Bunlar yetmezmiş gibi Haşmet Babaoğlu da çıkmış; "çayın kalabalıkla arası iyidir, muhabbeti kuvvetlidir. Oysa kahve ya yalnızlık ister ya da sevgili." diyerek meseleye farklı bakış açısı getirmiş. Çay meselesinin tıbbi yönü de var. Mesela şekersiz ve demli çay dişleri ve diş etlerini kuvvetlendirir. Bununla birlikte çay yakınlaşmanın ve samimiyetin göstergesidir. Bir yere -ev, ofis, iş yeri- girdiğiniz zaman size çay getirilmesi orada istenildiğinize işaret eder.

Görüyorsun aziz okuyucu, her zaman olduğu gibi şimdi de seni düşünen muharririn çay meselesini bile hem edebi hem tıbbi hem de sosyolojik yönlerden ele alarak senin iyiliğini düşünüyor. Fakat sende takdir edersin ki bunlar bir girizgah meselenin aslı değil.

Devamını Oku

AH ŞU MONA LİSA'NIN BAŞINA GELENLER...

Tiziano Vecellio'yu tanır mısınız? İtiraf edeyim, biri bana bu soruyu sorsa ben de bilemezdim. Sonra mevzu bahis meşhur ressam Titian olduğunu anladım. Hafızamı bir yokladım ve 23 yıl geride kalan sanat tarihi dersinden hatırladım. Titian 16. yy.'ın en önemli ve meşhur ressamlarındandır. Gerçi o dönem sanat ve sanatçı anlayışı günümüzden çok daha farklıydı. Titian ve meslektaşları yaşark...

Devamını Oku

MUTLU MUSUNUZ?...

En sonunda gırgır adlı çirkef dergiye de kapak yaptınız ya koskoca bir hareketi.  Mutlu musunuz?  Yazıklar olsun size sizin gibi kripto milliyetçi görünümlü zevat. Başınız göğe erdi mi bir ölçün? Ne duruma düşürdünüz ülkücü hareketi? Sevinçten uçuyor musunuz? Bir gün başka ertesi gün başka. Pazartesi başka salı başkasınız.Genel baskan birşey der yardımcısı başka bir şey. B...

Devamını Oku
Etiketler:

Doğu Türkistan’da ve Çinin Kuzeyinde Çeşitli Etnik Grupların Genetik Değerlendirmesi çalışması safsatalarla dolu

Doğu Türkistan’da ve Çinin Kuzeyinde Çeşitli Etnik Grupların Genetik Değerlendirmesi çalışması safsatalarla dolu

​Çinin Yunnan Universitesinden Çinli bir bilim adamı olan Wei-Hua Shou Doğu Türkistan,İç Moğolistan Kuzey Çin'de yaşayan 14 farklı etnik grubu dahil ederek yaptıkları genetik çalışma 2010 yılında Human Genetics (İnsan Genetiği) dergisinde yayımlanmıştı. Bu Çalışma bilimsel gerçekleri saptırarak Çin devletinin resmi idelojisine hizmet eden bilimselsiliği tartışılır bir çalışmadır.

Devamını Oku

GÖNĞÜL DAĞI DİYEMİYEN NEŞET'İ SAHİPLENMESİN!

Efendim, göğnümüzü göğçe tasvir eden engin insan Neşet Ertaş, bizim Neşet Ağa Hakk'a yörüyeli hayli zaman oldu. Bu zaman zarfında hakkında çok söz ettiler.

Çalışmalar birbirini kovaladı. Kimisi bildi de bildirdi; kimisi de bilmeden bildim dedi, bildirmeye kalktı. Neşet'i bilmeyen Neşet anlattı, boz görmeyen, yoz bilmeyen, sapa samana dokunmayan, kerpiç damda kamış altında yatmayan, şorak suvaklı kara örtü dama sırt yaslamayanlar Neşet'i anlattı.

Biz Bozkır bebeleri, omzunun bi yannı düşük olan gara suratlı uşaklar, güneşin bozu köz ettiği yerde yaşayanlar da ancak Neşet'e üzülüp durduk. Kaybettik dedik. Evel diner idik gene dinedik... Neşet öldü diyemedik; "yoruldu getti" dedik...

Devamını Oku

NEŞET OLMAK

Fonda Neşet çalıyordu. 

Ne çaldığını bilmiyordu belki, çünkü hangi parçanın çaldığını fark edecek kadar kendinde değildi. Olsun. Şunu bal gibi biliyordu ki Neşet çalıyordu ya o yeterdi. Hatta Neşet karşısında oturuyordu. Konuşuyorlardı, dertleşiyorlardı. İçlerini döküyorlardı harman döker gibi... Hayır! Ne Neşet vardı karşısında, ne de konuşuyordu onunla... Neşet, karşısında değil onun gönlünde çalıyordu. Hatta Neşet, tüm türkülerini onun için havalandırmıştı!

Saate baktı, gece yarısını epey geçmişti. Neden saate bakıyordu ki? Neşet dinlediğine göre elbette vakit gece olmalıydı.

Devamını Oku

CENGİZ (Cengiz Gülşan'a)

14643111_10208846297127259_1533385579_n

ne çok zaman öncesini yaşadık
nede bugünü
Arafta kaldı ömrümüz Cengiz

Devamını Oku
Etiketler:

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin