'' Yaşanmışlığın derin düşlemi içindeyiz. Ne var ki geri dönemiyor insan." diyor. Dünün havasında soluklanıp taze bir nefesle doğrulamıyorum yerimden. Doğrulurum sanıyor, yanılıyorum. Zincirlenip sabit korkularımın bugününe, geleceğin bilinmezine sırrımı verdikçe açığa çıkıyorum! '' Satın alamayacağım o şey geliyor aklıma: gençliğim.'' diyor. Gençliğimle yan yana gelip kol kola gid...
"Ne iş yapıyor?" diye gerek duymuyorsun sormaya, girip sosyal medya hesabına bakıyorsun ya da o bir şeyler yazıyor, yorum yapıyor, nokta koyuyor; gülen, ağlayan, sızlayan, elini açan, aşağı, yukarı, yana bakan emojiler bırakıyor meslektaşlarının veya beğendiği sayfaların gönderilerine... Okudukları okul, aldıkları diplomalar, sertifikalar; gezdikleri şehirler, ülkeler; içtikleri kahveler...
BATAKLIK ÇİÇEĞİ | SELAHATTİN ENİS ATABEYOĞLU Daha önceki paylaşımlarımda Selahattin Enis'den (ATABEYOĞLU) bahsetmiştim. Onun eserleri yavaş yavaş günümüz okurlarına, yaşayan Türkçe ile sunulmaya devam ediyor. Sanırım 100'den fazla öyküsü-yazısı, sekiz de romanı var. Sekiz romandan ikisi (Orta malı ve Zaniyeler) şu anda yaşayan Türkçe ile sunuldu. Bu kapağını paylaştığım kitapta da ...
Rüzgâr fiyonk bağlarken yırtık kayaların elbisesine, açık göğsünün arasından dökülür matemin mazbut taşları. Sirkeye banılan tepenin gözleri dokunurken nasırlı dirseklerine keskin yamaçların, bir yanım uğultuyu çağırır uzaklardan, bir yanım yeniden derinleşen yalnızlığımı yakınlardan. Sordun mu bana, neden bu hâldeyim, ey sırrında tabiatın güçlü iksirini aradığım doruklar! Dipten başa do...
Eyüp Sultan'da Mayıs ayının ilk günü, öğleden sonraydı. Sabahtan itibaren dört mevsimi birden yaşamıştık adeta. Güneşle bulutun dansına gelmişti sıra. Seviyorum İstanbul'un bu halini. Kendine has bir ruhu olduğunu anlatıyor insana. Bundan sekiz yıl kadar önceydi. İstanbul'a yeni göçmüştük. Fatih'teki Şehzadebaşı Bozdoğan Kemerine yakın, Kirazlımescid Caddesi numara yedideki eve taşındık....
İstanbul'a gece çökmüştü. Dolunay, Haliç'in üzerine eşsiz yakamozunu bırakmış, kayıklar denizin üzerinde narince dans etmeye başlamışlardı. Dolunay olmasına rağmen sokaklar zifiri karanlıktı. Şişhane Galata yoluna sessizlik hakimdi. O sessizliği 3 adamın ayak sesleri böldü. Karanlığın içinden çıkabilecek bin bir türlü tehlikeye aldırmayan bu üç adam, yaktıkları sigara...
Divanyolu, o gece olmadığı kadar kalabalıktı. Baskın, İstanbul'da çok çabuk yayılmış, çeşitli Jön Türk hücreleri o gece basılmıştı. Filinta ve Serficeli o basılan hücrelerin birinden hafif yaralar alarak kurtulmuşlar fakat teşkilat, çok büyük bir vurgun yemekten kurtulamamıştı. Zabit sayısı fazlaydı ve kaçaklar her yerde aranıyorlardı. Serficeli Hasan ve Filinta Mustafa, baskının h...
Gecenin bir vakti, Süreyya Bey'in konağında toplanan kaçaklar, üst kattaki odalarında, çalışma masasının etrafına oturmuşlar ve sert bir şekilde tütünlerini içmeye başlamışlardı. Durum, onlar için oldukça vahimdi. İstanbul teşkilatı çok ağır bir darbe yemiş, daha kötüsü de kendileri kaçak durumuna düşmüşlerdi. Süreyya Bey'in davetini geri çevirmeyen Jön Türkler, fazla sokağa çıkmam...