Bir umut, küçücük, minik bir umut,
Minnacık bir adım olmalı somut,
Vicdan sahibine gerekmez komut,
Bir sorumlu arıyorum, yok mudur?..
sevda kervanıma nasıl girdin Nephen?
elvan toyları şenleniyor bahar gülüşlerinde,
kan sızan sinem tomurcuklanıyor,
kışı bitmez şu canımda dizgin güneşler açıyor,
Telif Hakkı
© Hüseyin Erdoğan @tahtapod.com|Tüm hakları saklıdır.
Milliyetçi dünya görüşünü,mücadeleyi öğreten babama ithafen… perinin meydanı çift çatallı divan,deli fırat'tır yolu ikiye yaran,iskarpini ayağında bir yiğit gördüm,torunun muydu yüreğinden o kan sızan. şeki bacı söyle hele nedir yüreğinin sızısı,gözünden akan yaşların, neydi bunca acısı,tabakadan çıkarır sert bir tütün yakar,bacı gelin giderken kardaş mahpus yatar. peri'nin meydanı bir d...
19 Mayıs 1919,
Öylesine bir günün değil,
Bir büyük uyanışın tarihi,
Yedi düvele karşı bir kutlu başkaldırışın,
İçeriden dışarıdan çepeçevre kuşatılmış,
İhanetlerle sarsılmış,
Yokluk, yoksunluk ve çaresizlik kıskacında,
Bütün bunlardan daha da acı olanı,
Kendinden bildiği yöneticileri eliyle,
Uğruna her şeyini feda etmeye hazır olduğu kendi öz yurdunda,
Parya durumuna düşürülmüş,
Kim olduğu unutturulup,
Hürriyetine kastedilmiş Türk'ün,
"Tüten o en son ocağı"nın,
Yine yeniden Türk olduğunu hatırlayıp,
Gerçek kimliğine bürünerek küllerinden yeniden doğuşunun,
İşaret fişeğidir aslında.
İşte o fişeği ateşleyerek,
Türk'ün ve kaderini Türk'le birleştiren herkesin,
İstiklal mücadelesine katılımını sağlayan,
Devamında gelen bütün o yeniden diriliş, bağımsızlık, Cumhuriyet ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma mücadelesinin her anında,
Hem fiziki ve hem de fikri manada,
Rehberlik eden ulu önder Atatürk'tür.
Milletinin irfanına güvenerek çıktığı bu yolda,
Koyduğu hedeflere ulaşabilmek için amansız bir mücadele örneği göstermiştir,
Milleti de onu asla yalnız bırakmamıştır.
Bu vesileyle,
Başta Atatürk olmak üzere bu mücadelede yer alan,
Kanının son damlasına kadar yapabileceği her ne varsa yapan,
Bu süreci bugün vatandaşı olmakla gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarak taçlandıran bütün ceddimizi hayır ve şükranla yâd ediyorum,
Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
O günkü inanmışlığı, adanmışlığı ve Türklük şuurunu,
O kutlu ruhu yüreğinde hisseden,
Yediden yetmişe herkesin Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene…
Yine, yeniden seçim vakti. Yine Türk milliyetçileri paramparça, bırak paramparça olmayı, adeta düşman kardeşler gibi uzak uzak uçlara dağılmışlar. Herkesin kendi doğruları, kendi gerekçeleri var, var elbette ama sanki aynı milletin neferleri değillermiş gibi, sanki aynı acılardan gelmiyorlarmış gibi bir kaşık suda fırtına kopuyor, koparılıyor, vefasızlık baş köşeye konulmuş adam kayırmacılığı desen gırla, en acısı da hareketin kendi öz evlatlarını kendi içerisinde yabancılayıp yok eder hale gelmesi. Milletini, ülkesini candan aziz bilen insanlar olarak hem ülkemizin hem de ülkülerimizin içine düştüğü, düşürüldüğü bu içler acısı hâlin, o hâlin yarattığı çaresizliğin ve bütün bunların sonucu ağına düştüğümüz onulmaz acıların tarifi yok. Siyaset desem öküzün boynuzlarında, solda CHP sağda AKP. Aslında yok birbirinden farkları, aynı bağın gülleri onlar. Milletin umudu mu, sormayın boş yere, en iyi ihtimalle bir başka bahara.