Bir mahsun yolcunun izine andım
Yolcusu kalmayan yola sor beni
Kurak gönüllerde kavruldum yandım
Gözünden süzülen yaşa sar beni
Saçındaki tokası parıldıyor taç gibi,
Tebessümü, busesi her derde ilaç gibi,
Eda'ları pek mahzun, mutluluğa aç gibi,
Vareste ufukları tarıyor bakışları…
Ben gittikten sonra mezar taşıma,
Hiç gülmezdi, mutsuz öldü yazarsın.
Bir mermer taş yerleştirip başıma,
Düzelmezdi, kötü kuldu yazarsın.
Dilini ısırdın,sözleri yuttun,
Coşkun seller gibi çağlarken hem de…
"Biraz dinlen" diye beni uyuttun,
Kanayan yaramı bağlarken hem de…
Hüzün yağmurları gönlümde seldi,
Çağlamamak için tuttum kendimi.
Gözyaşım, kirpiğin ucuna geldi,
Ağlamamak için tuttum kendimi.
Gece vakti beni efkara salma,
Mart zamanı geçti! Geç kaldın kedi.
Boşa ümitlenip, ayazda kalma,
Mart zamanı geçti! Geç kaldın kedi.
Güzeli, çirkini yokmuş kulların,
Gönlü geniş ile dar olan varmış.
Geçilmez olanı yokmuş yolların,
Aşılması biraz zor olan varmış.
Belki bilir diye sormuştum dağ'a,
"İnsanın dünyada ne amacı var?"
Tanıklık etmişsin sen birçok çağ'a
Anlatsana; "Nedir bu bilinmez esrar?"