Ortaokuldayken Tülin diye bir arkadaşım vardı. Bir gün, muhtemelen ilkokul 1 veya 2. Sınıf çocukları için yazılmış, resimli bir Almanca kitap getirmişti okula. Bol bol ayıcık resimleri olan bu kitaba baktık baktık… Bizim dilimiz İngilizceydi, hiçbir şey anlamadık. (İngilizce olsaydı, anlayacaktık sanki...) Resimlere bakarak hikayenin ne olduğunu tahmin etmeye çalıştık. Kitap bende kaldı.
Sonra bir gün ben, o kitaptaki resimlerin altına kendi kurguladığım bir hikayeyi yazdım. Nedendir bilmem, Türkçe hocama değil de okulumuzdaki Fransızca hocamıza gösterdim. Belki de yabancı bir dilde yazıldığı için… Sait Hoca'ya... Kitap Almanca, benim aldığım dil İngilizce; ama ben kitabı Fransızca hocasına gösteriyorum. Demek ki dersimize girmediği halde bana daha yakınmış.