Ardahan da Yine Sular Coşmuş Baharın gelişiyle Ardahan da eriyen kar sularının karıştığı derelerin çayların coşup, besledikleri Kura nehrinide coşturarak Ardahan ovasının sular altında kalışını anlatan bu güzel fotoğraflar, bizim yüreklerimizdeki özlemi de çoşturdu Anılarımızı canlandırdı. Şimdilerde kurudu mu bilmiyorum. Evimizin aşağısında akan bir çay vardı, nerden geldiğin...
Rüzgâr fiyonk bağlarken yırtık kayaların elbisesine, açık göğsünün arasından dökülür matemin mazbut taşları. Sirkeye banılan tepenin gözleri dokunurken nasırlı dirseklerine keskin yamaçların, bir yanım uğultuyu çağırır uzaklardan, bir yanım yeniden derinleşen yalnızlığımı yakınlardan. Sordun mu bana, neden bu hâldeyim, ey sırrında tabiatın güçlü iksirini aradığım doruklar! Dipten başa do...
"Ne iş yapıyor?" diye gerek duymuyorsun sormaya, girip sosyal medya hesabına bakıyorsun ya da o bir şeyler yazıyor, yorum yapıyor, nokta koyuyor; gülen, ağlayan, sızlayan, elini açan, aşağı, yukarı, yana bakan emojiler bırakıyor meslektaşlarının veya beğendiği sayfaların gönderilerine... Okudukları okul, aldıkları diplomalar, sertifikalar; gezdikleri şehirler, ülkeler; içtikleri kahveler...
Sözüm bir yerlere çarpıp geri dönecek yine. Toprağa, suya, dağa, taşa ve deli deli esen rüzgârlara. Hızlandıkça yamaçlarda katılaşan, âdeta duvardan setlere dönüşen rüzgârlara... Önce bir şeyler akacak tepemden topuğuma, tane tane, çiy gibi... Metalden yağmurlar yağacak saçlarıma. Sonra o yağmurlar ter misali boncuk boncuk akıp gidecek benden. Üzerimde hiçbir şey kalmayacak tenimdeki ger...
Dağ yamacının eteklerini kaplayan beton yığınları arasında kalakaldık. Sanki başımızı duvara çarparcasına acımasız sertliklerin arasından geçtik. Su, yalnızlık, şırıltı, verimli topraklar ve yağmurun her gün biraz daha yeşerttiği sahada olabildiğince huzurla dolmak mümkündü elbet, ama o beton yığınları yok mu, işte onlar girmeyecekti aramıza! Kayış kayış sırtımız, kolumuz ve yüzümüze çar...
Öğretmen okulundan 1970 yılı Haziran ayında Mezun olmuş, takibeden Temmuz ayında Ankara il emrine atandığım, görev yerim belirleninceye kadar Ulus Barbaros İlkokuluna(Ulus ta Maliye misafir hanesinin arkasındaydı.)depo tayini olarak görevlendirildiğim, asıl görev yerim için Ağustos ayında yapılacak kura çekimine kadar maaşımı bu okuldan alacağım bildirilmişti. Okulda verdiğimiz dilekçele...
Soğuk bir kış sabahı mutfak kapısını açtığımda onu kapının önüne bırakılmış buldum. Siyah beyaz sevimli yavru bir kediydi. Sürekli içeri girmeye çalışmasından bir süre evde yaşamış olduğunu düşündük. Üşümüştü ve açtı. Allerjik durumumdan dolayı çok istememe rağmen içeri alamadım. "Sen ne güzel şeysin. Nerden çıktın?" Diye bir taraftan konuşuyor. Bir taraftan önüne süt ko...
Eyüp Sultan'da Mayıs ayının ilk günü, öğleden sonraydı. Sabahtan itibaren dört mevsimi birden yaşamıştık adeta. Güneşle bulutun dansına gelmişti sıra. Seviyorum İstanbul'un bu halini. Kendine has bir ruhu olduğunu anlatıyor insana. Bundan sekiz yıl kadar önceydi. İstanbul'a yeni göçmüştük. Fatih'teki Şehzadebaşı Bozdoğan Kemerine yakın, Kirazlımescid Caddesi numara yedideki eve taşındık....
Bir paskalya gecesiydi. Avcılar, ormanda kara orman tavuğu avlamak için saklanmış, şafağın ilk ışıklarını izlemekteydiler. Birdenbire havada öyle bir uğultu duydular ki, bataklıktan kalkan büyük bir kuş sürüsünün havalandığını sandılar. Ağaçların tepesine çıktıklarında gördükleri şey kuşlar değil, paskalya şabatına giden bir cadı güruhuydu. Süpürgeler, kara kazanlar, fırıncı kürekleri, ö...