Ömrümüzün üçte birini, bir adamın tahakkümü altında onun emir buyurduğu, arzu ettiği şekilde düşündürülüp yaşayarak geçirdik. Çağa ve kendimize yakışmayan bir durum. Yazık ettik kendimize de neslimize de, en önemlisi de sizlere. Oysa bu tek adama sadece bir defa şans vermeyi yeterli görüp, şimdiye kadar dört defa değişimi yaşamayı denseydik illaki sizlere daha iyi bir ülke bırakmış, gele...
Eşikte huzura geldi mi sıra
Var ile yok ile ererdi sırra
Yuvayı ısıtan daha çok çıra
Daha çok közümüz vardı eskiden.
Yirmi, otuz derken kırk olduk şimdi,Devler nerde, cüce kimmiş bilemem.Beşeriyet yordu, yorulduk şimdi,Gel dersin de, belki yarın gelemem.*** Öteler ötesi… Oraya akın.Daha da yaklaştık öteye, bakın!Bugünün yarını ölüme yakın,Ötelerden sana muştu salamam.***Konuşur dururuz sözün gelimi,Şunlar ki akıllı, bunlar deli mi?Serhat'ım, her şeyden daha elimi,Unutmak ölümü, ibret alamam.Serhat KAHR...
Güzel duygularımın hepsi güzel günlerimde kaldı. En acı dediklerim baharmış halbuki şu tutarsız ömrüme. On sekiz yaşımda yağdırdım saçıma akları. Hazan gibi güzde yaprak döktü şu genç yaşım. Mutluluğun tadını unutalı uzun zaman oldu. Yitirdim geleceğe dair tüm umutlarımı. Bu gecede zühre bir melodi tutturdum firkatin bam telinden,dumanını ciğerlerime değil iliklerime çektim. Neler yaşadı...
Telif Hakkı
© Hüseyin Erdoğan @ tahtapod.com|Tüm hakları saklıdır.
Ardahan da Yine Sular Coşmuş Baharın gelişiyle Ardahan da eriyen kar sularının karıştığı derelerin çayların coşup, besledikleri Kura nehrinide coşturarak Ardahan ovasının sular altında kalışını anlatan bu güzel fotoğraflar, bizim yüreklerimizdeki özlemi de çoşturdu Anılarımızı canlandırdı. Şimdilerde kurudu mu bilmiyorum. Evimizin aşağısında akan bir çay vardı, nerden geldiğin...
Bahar mevsimi, toprak içinde iki tohum yan yana yatıyorlardı. Buğday tohumu yanındaki yulaf tohumuna seslendi: – Ben köklerimi toprağın derinliklerine salmak, filizimi toprağın üstüne uzatmak istiyorum. Baharın müjdecisi olmak, ileride tomurcuklar açmak ve güneşin sıcaklığını yapraklarım üzerinde hissetmek istiyorum. Rüzgar yavrusunun başını okşayan baba gibi okşasın istiyorum. ...
Şehrin merkezine kilometrelerce uzakta bir dağ köyüydü orası. Dağlıktı, yeşilliği bereketli, ormanı gür, bulutluluk oranı yüksekti. Seneler sonra -belki bu, bir ilkti- belediye halka verdiği sözü tutmuş; önce yolları betona, sonra da asfalta kavuşturmuştu.Yıllarca çürük kokular yayan çamurun üzerinde dönen araçların tekerlekleri şoförlerin isyanını eksiksiz betimliyordu. Kar yağdığında o...
ÜLKÜCÜLÜK BİR TENSİP BUYURMA DEĞİL, BİR MAZİ İŞİ Her gün ömrünü vakfetmiş binlerce ülkücü ölmüyor ki muhteremler! İstiklal savaşı gazisi gibi birer birer gidiyoruz. Gelip bir kürek toprak atmanızı geçtik İnsan bari üzülüp bir taziyede bile bulunmaz Bir küçük mesaj bile atmaz mı? Bu kadar mı ruhsuz Bu kadar mı Allahsız Dinsiz Kitapsız Gavur oğlu gavur oldunuz. Sizin bir mesajı çok gördüğü...
Öğretmen okulundan 1970 yılı Haziran ayında Mezun olmuş, takibeden Temmuz ayında Ankara il emrine atandığım, görev yerim belirleninceye kadar Ulus Barbaros İlkokuluna(Ulus ta Maliye misafir hanesinin arkasındaydı.)depo tayini olarak görevlendirildiğim, asıl görev yerim için Ağustos ayında yapılacak kura çekimine kadar maaşımı bu okuldan alacağım bildirilmişti. Okulda verdiğimiz dilekçele...