"Gönülkırmaz Tekel Bayii - Paket servisimiz vardır"
Dünyada hâlâ iyi insanlar var diyorum. Sonra aklıma kırdığım gönüller geliyor.
"Hayatını yaşa"... Yıllar önce bir kız çocuğundan aldığım en hazin nasihat olmuştu. Hala sızısını hissediyorum. Güzel bir yerdeyim, güzel bir okul... Fakat "bıçak ağzı gibi bir sızı"... Günlerim dersliklerde, gecelerimse kütüphanenin en alt katında, en izbe köşesinde geçiyor. Ne için? Ne kazanıp ne kaybettiğimi inan ben de henüz bilmiyorum. Yaşamaksa, her sigaradan sonra kaldığımız yerden... Levent bu yöndeki son istasyon. Yenikapı - Hacıosman metro hattına aktarma yapmak isteyen yolcularla uyanıyorum. Sonrası sarhoş, bitkin, tekinsiz, kimi zaman ışıltılı insanlar ve fakat her birine kayıtsızım. Bıçak ağzı gibi bir sızı var. Şapkamı takıp çıkıyorum. Ali Sami Yen'in yerinde şimdi koca koca rezidanslar ve iş merkezleri yükseliyor. Bir küfür Umut'un hatıraları üstünde tepinen paralı ve huzurlu kölelere, bir küfür de yanımdan geçen motora savuruyorum. Sonra bir sigara yakıp yaşama ara veriyor ve kendimi evin sokağında buluyorum. Bir adam sevgilisiyle yürüyor. Derin bir "Of!" çekiyor. Ben de sigaramdan sağlam bir nefes... Kapıyı açarken gözüme bir magnet ilişiyor. "Gönülkırmaz Tekel Bayii - Paket servisimiz vardır" Dünyada hâlâ iyi insanlar var diyorum. Sonra aklıma kırdığım gönüller geliyor.
Ahmet Yakupoğlu: BİR İNSAN ÇOK İNSAN A.Yağmur Tunalı Ahmet Yakupoğlu, bu güzel vatan toprağında güzelden güzel bir ömür sürdü. 97 yılı, bir fâniye ender nasib olacak bir yaratıcılıkla süsledi. Ressam, minyatürist, neyzen, klâsik sanatlar uzmanı, çok yönlü bir hoca, çevreci, aktivist ve toplum önderiydi. Bu saydıklarımızın her birinde yüksek değer yaratan bir isimdi. Şunu hemen söylemem l...
Bir keder değse yurdun bağrına
İçimde eriyen yağı bilirim
Pirim her kavgada koştum çağrına
Başbuğun tuttuğu tuğu bilirim
Herkes bildiği cevaptan taşlayabilir.
Soru 1: Neden, kimi zaman kaleme küser, yazamayız?
Cevap: Kaleme düşen sorulara, aklımızın verdiği cevap, kalbin eşiğini aşamadığı zamanlarda tek bir kelime bile yazamayız.
Yazamayızdan kasıt, harfleri bir satıra dizemeyiz değil, elbette.
Soru 2: Her konuda, canı istediği zaman, üşenmezse, oturup şakır şakır yazabilenler, yazdıklarını niye saklarlar ki?
Cevap; ilham perisinin vurdumduymazlığını biliyorlar demek ki.
Hangi temaya konacağı belli olmaz onun, ülkede kan gövdeyi götürüyorken, oturtur şehla gözlere methiye yazdırır adama.
Pek keyfine bırakmamak lazım.
Dövüş sanatlarının çıkışı ve aidiyeti konusunda yanlış bir tez vardır. Bu yanlış tezlerin başında dünya' da var olan ve bilinen tüm savaş sanatlarının dayandığı yer Çin'dir. Japonlar bugün en bilimsel ve iyi yapanlar olmalarına karşın onlarda bunun Çinlilerden etkilenerek geliştirdiği iddia edilir . Yani bize ve herkese bu böyle anlatılır. Bütün bun yanlış kanaat ve teezlerin gerçeği ve aslı ise bütün bunlardan tamamen farklıdır.
Çin tarihinde Kung-fu savaşçılarının efsaneleri, mistik ve doğaüstü güçleri olduğu öne sürülür. Çinlilerin bu spor dallarında kazandıkları zaferler dile getirilir. Bugün vizyonda ki birçok sinema filmine de bu konu taşınmıştır, ve müthiş görsel şölen halinde seyirciye sunulurlar. Bu Çinli Kung-fu savaşçıları önüne hangi millet'ten kim çıkarsa çıksın,tümü dümdüz edilivermiş, Çinli güdük kahramanlar herkesi yenmiştir. Fakat bu tarihsel belgelerin hiç birinde Türkler ile karşılaşan Kung-fu savaşçılarının kazandığı bir zaferden bahsedilmez.
Geçenlerde bu mecra üzerinde Reyyaney Jabbari isimli İranlı bayan hakkında yazılmış iç burkan bir hikaye okudum. İnsanoğlunu doğuran yetiştiren kutsal bir varlık olan kadının yeri beni birinci dereceden ilgilendiren Türkiye toplumunda gittikçe silikleşiyor. Dahada kötüsü toplumumuz kadına karşı yapılan şiddet, istismar, taciz gibi eylemler karşısında oldukça duyarsızlaştı. Aslı itibari ile çok ciddi bir konu olan ama yeteri kadar üzerinde durulmayan kadının toplumdaki yerine dair geneli bilgi içeren çok az yorumla desteklenecek bir yazı oluşturmayı düşünüyorum. Yazımda insanlık tarihinin her döneminden çok uç örneklere değineceğim. Amacım Türk milletinin geçmişte, bugün ve gelecekte kadına nasıl bakacağı üzerine bir tahmin yürütmek ve bu hususta gördüğüm yanlış yaklaşımları düzeltebilmek adına önerilerimi sunmaktır.
Türkiye ziyaretinde Turancılıktan Türkçülükten bash eden Kırgız cumhur başkanı Atambayevin ülkesinde Uygurlara yapılan muamele ne Türklüğe sığar ne İnsan haklarına güya Kırgizistan demokratik seçimlerin olduğu tek Batı Türkistan cumhuriyetiydi.