Üçü beşi derken geçer yedisi
Kırkı atlatınca yıl gelir Ali
Ateş eken elim biçer kendisi
Közü dağıtınca kül gelir Ali
Bende gökyüzüne şiirler yazıyordum
kuşlar ölmeden önce!
mezarı kayıp öyküler iyi bilir
gri değil, beyazdı bulutlar
ulu ozanlara ilham verirdi
göğün mavisi
hala dillerde türküydü
Karacaoğlan'ın, Elif'e sevisi
ve ben her gece
evimin en fakir odasında
adı sanı unutulmuş şairler ile buluşuyorum
saltanata aldırmayan
mazluma saldırmayan şairler
kırık dökük mısraları toparlıyoruz
Dinleyin ey ahali, Erdoğan benim adım
Halim bugün çok yaman kalmadı tuzum tadım
Evvelde "Hocam" derdim, dostluk değilmiş kadim
Taşıdığım odunla yandırıldım efendim
Vallahi ben masumum kandırıldım efendim
biz yedi kardeşiz aslında
harlı duraklarında göçebeliğimiz
son sözümüzü sen söyle şeydâ
takılır tuzuna aşına kardeşim
göğsüne zamanın
birdenbire kesilmiş aklına dünyanın
şiiryakan çiçeğidir gecede
yüz kuşak ötesine daldı gözlerim
anadan üryan bir deryada buldum düşlerimi
yıkandıkça zamanın ardına göçtü
ölüme hasret şiirlerim
kalem kırdım kelimelere
urganda can verdi ağıt içre sözlerim
Hu desin dervişler mürşit ağlasın
Nefes verir öze Pirim Sultanım
Aşığın deyişi yürek dağlasın
Mızrap vurur saza Pirim Sultanım