ben bu şiiri sana yazdım
gecenin sessizliğine başkaldıran bir çakmak gürültüsüyle
parçaladım ciğerlerimi
duman duman birikti gözlerimde dünlerim
ve nurdan halkalara bezendi
genç yaşımda kıydığım çocuksu heveslerim…
Birol Özsoy. Aydın'ın Bozdoğan ilçesinde Milliyetçi Hareket Partisi Başkan'ı.
Yıllarca astsubay olarak Türk devletine hizmet verdikten sonra, huzurlu bir emekli hayatı sürmek üzere memleketine gelmiş.
Bu arada bir Türk milliyetçisi olarak Partisi'ne katkı vermek istemiş. Önceleri ilçe Başkan'ı olması için yapılan teklifleri geri çevirirken, sonra çaresiz görevi kabul etmiş.
Şimdi Birlik Zamanı Hepmizin canı acıdı. Ülkemizde refahımıza, sulhumuza ve canımıza saldırı düzenlenmeden ay geçmiyor.Şimdi acımızla hükümetimize sinirlenerek deşarj olma ihtiyacı duyabiliriz. Ama zaman birklik ve dirlik zamanı. Mutedil olmak gerek!Soruyorum size, kim şimdiye kadar bunlar kadar, mesela Sayın Cumhurbaşkanı'mız kadar bu onurlu ve gururlu(!) teröristlerle savaştı? Elinden...
Söyle fırsat mı verdin Ey Yüce Türk Milleti
Bu namussuz düzeni bitirecekti onlar
İmkansızı başarıp Fatih Sultan misali
Gemileri karadan götürecekti onlar
Oğuzam
Türk menem
Bayatlardan Türkmenem
Damarlarındaki asil kan
Aslına çektiğin ırk menem
Yaprağın asılı dallar
Gövdeni taşıyan kök menem
Yolunu gözleyen yar
Aşkınla çarpan yürek menem
Can içre canan bilmişem
Gavim gardaş, nerdesen...
Oğuzam diye başlayan bu ağıt bizim, Türk'ün yüceliğini anlatan destanlarımız kadar, mazlum ağıtlarımız da var ...
Göçümüz bir başka destan, bir başka ağıt ! Türkistan'da Kürşad'ımız, Anadolu'da Osman'ımız, Mustafa Kemâl'imiz bugünler de çok kullandığımız sloganlaşan şu cümleyi manâsını yaşayarak haykırdılar;
" Biz bitti demeden bitmez ! "
Cemaat toparlanır sâla okur hocası
Anası feryat eder sessiz ağlar bacısı
Hangi acıya benzer bir gardaşın acısı
Abisi "Gitme can" der, hayatımdan cayayım
İnsan olan acına ortak olur Yarbayım
Bunun üzerine bir soğuk cola içilir. 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanı oldu. Erbakan hoca ile sıkı dostluk münasebeti vardı. Hoca'nın en gözde öğrencisiydi. Hoca bu dostluğun bedelini çok ağır ödedi. Partisi yok oldu. Son konuşmalarında Erbakan Hoca "Milli gömleği çıkartıp, Haham gömleği giymişsin, sana çok yakışmış Tayyiiip" diye veryansın ediyordu. Erbakan hoca kahrınd...
Bilinen bir fıkradır ama bugün aklıma düştü... Temel Adana'da bir Ağa'nın yanında kahya olarak işe başlamış. Temel çalışkan, işini doğru yapıyor. Ağa sevmiş Temeli, kendisi de tam kafa dengi adam, iyi anlaşıyorlar, Ağa-Kahya gibi değil, sanki iki dost gibi. Bir gün Ağa demiş: "Temel, ahırımda ki en güzel arap atları al, en pahalı aynalı gümüşlü faytona'a ger, gel seninle şöyle şehir...
En zor olan insanın kendi kendisi hakkında hüküm vermesi, değerlendirmesi, kendisini karşısına alıp empati yapması.
Kendi kendisini değerlendiremeyen hiç bir birey, ait olduğu yere karşı da aynı duyguları ifade edemez. Onun, karşı konulmaz bir şekilde savunuculuğunu yapmaya devam eder. Görmez, duymaz, ikrar etmez...
Sanırım ''kol kırılır yen içinde kalır'' sözü daha çok bu durumlar için söylenmiş. Oysa %99'u Müslüman olduğu ''iddia'' edilen bu toplumun diline pelesenk olmuş Hz Ali [r.a]'ye ait olduğu bilinen bir cümlemiz daha var, ''haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır''
Ve yine sanıyorum ki ünlü bir şarkıcımızın da söylediği gibi aslında ''bir yanımız her duruma müsait'' ti...