Bilge Lider

​Öncelikle 27 Mayıs 1960'ın Kudretli Albay'ı Alparslan Türkeş'in, 27 Mayıs 1980'de şehit edilen Gün Sazak'ın ve davayı yaşatmak için canlarını veren şehitlerimizin ruhları şad olsun. 

Uğruna can verilen dava; Türk milliyetçiliği davası; bu davayı temsil eden makam MHP genel başkanlığı makamıdır. Yıllardır verilen şehitlerin yükü bu makamda oturanın omuzlarındadır. Bu aynı zamanda tüm Türk dünyasının yüküdür. O nedenle bu makamda başarılı olana kendiliğimizden "Başbuğ" deriz, başaramayan ise kerameti kendinden menkul "Bilge Lider" olur. 

Bir süredir "Bilge Lider" yerine Başbuğ seçmek için bir mücadele veriyoruz. Tabi Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını iddia eden hırsızlara karşı mücadelede oldukça pasif olan -şüphesiz bunda birtakım hikmetler vardır ne de olsa "Bilge Lider"- beyimiz söz konusu kendisiyle alakalı bir seçim olduğunda hukukun bütün dolambaçlı yollarını kullanabiliyor. Üstelik Kürtçüler bize vurduğu zaman diğer yanağımızı dönmemizi öğütleyen havarileri bu seçimde sopalarını aba altında gizlemeye gerek bile duymuyor.

Devamını Oku
Etiketler:

Dünden Yarına

Yıllar yıllar önceydi.

Bazılarınız doğmamıştı.

80'lerin sonu 90'ların başıydı… Hatırlayanlarınız vardır.

"Türkeşçi"ler olarak ben ve arkadaşlarımın, Servet Avcı ve arkadaşlarına nefes aldırmadığı zamanlardı.

Öyle ya, hainlere nefes aldırılmamalıydı.

Seneler geçti üstünden.

Servet Avcı MHP yönetimine girdiğinde yıl 2006 olmuştu.

O yıl ise bize nefes aldırılmıyordu.

Malatya'da, İstanbul'da, Mersin'de ve adım attığımız her yerde.

Yeni hain bizdik çünkü.

Hainlerin korkulu rüyası ise Harun Öztürk.

Zaman akmaya devam etti.

2012 kongresinde muhalif olan iller görevden alınırken bu kararı imzalamayan bir MYK üyesi çıktı.

Devamını Oku

Ülkücülüğü Öldürtmeyin Efendiler!

"MHP partilerden bir partideğildir." Yunus Emre'nin nezdinde, lise müfredatı çerçevesinde hepimize öğretilen "sehl-i mümteni" sanatına aşinasınızdır. Sayın Meral Akşener tarafından sarf edilen yukarıdaki cümlenin bu sanatın en güzel örneklerinden olduğunu düşünüyorum. Zira cümle basit bir yapıyla kurulmuş kısa bir cümle olsa da arka planında bulunan sosyo-ekonomik analiz gayet derindir. ...

Devamını Oku

İhtimal'le "Millet ve Milliyetçilik" üstüne sohbet

Milliyetçilik bitiyor mu başlıyor mu?

1-Kitabınız, son yıllarda, özellikle 1980 sonrası dönemi konu alan, millet ve milliyetçilik üzerine yapılmış en kapsamlı çalışma. Öncelikle böyle bir kitap fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu sorunun iki cevabı var. Bizim felsefecilerin kullanmaya bayıldıkları kelimelerle "biri tikel, öbürü tümel". ("Tikel", "tümel" diyeceğimi söyleseler inanmazdım!)

Millî Düşünce Merkezi otuz temel kitapçık hazırlatıp yayınlamaya karar verdi. Sonra sosyal medyada çevremize bu otuz konu ne olmalıdır diye sorduk. Öyle bir ilgi ve teklif yağmuruyla karşılaştık ki planlanan kitap sayısı altmışı aştı. Bunlar 64 sayfalık (4 forma) kitapçıklar olacaktı. Bir hata yapıp milliyetçilik konusunu bana verdiler. 64 yerine 364 sayfa oldu!

Diğer sebep benim kendimi bildim bileli Millet ve Milliyetçilik kitabını yazmakta olmam. Tanıdığım Türkçü fikir adamlarıyla bütün konuşmalarım aslında bu kitabın yazılmasıydı. Sürekli kavramların yan yana konulması, sınanması, dünyanın gözlenmesi, sorular, problemler, çözümler, okumalar, hepsi hepsi… Galip Ağabey'in, Galip Erdem'in özel yeri vardır bu tarihçede.

İşte bu ikisi, biri uzun öbürü nispeten kısa geçmişli iki sebep birleşti ve ortaya Millet ve Milliyetçilik çıktı.

Devamını Oku

NAİMA-ZADE İZZET EFE’NİN ANLATTIKLARIDIR

Padişahımız efendimiz Deyvidzade Güccük Ahmet Paşayı azledince, demokrasiyi bütünüyle homini gırtlak yaparak doymuşluk hissiyle nasıl kustuğumuzu anlayamayan bazı nifak çevreleri, Padişahımız efendimizin işaret ettiği tek adayla girilen Kurultayda bırakın Padişahımız efendimize, demokrasiye bile laf eder oldular. Neyse ki Kurultayda Divan Başkanı, Partinin Haşmetmeap hazretlerinin malı o...

Devamını Oku
Etiketler:

Genel Merkez!

Yıl 2005 ateşli ocak gençleriyiz; 

Alternatifsiz tek liderimiz Devlet Bahçeli. 

Lider, Teşkilat, Doktrin üçlemesiyle bizim gözümüz de tartışmasız.
Tartışmıyoruz ( Tartışamıyoruz!) ama içten içe de bir memnuniyetsizliğimiz yok değil, acaba daha iyisi olabilir mi ? 

Akp belâsı yeni türemiş, memleket Tayyip diye kaynıyor, bu sevimsiz adamı bizim tartışılmaz liderimizin imkanı yok yenemeyeceğini biliyoruz... 

Ümit Özdağ diyorlar genel başkan adayıymış. 

Kimmiş ki? 

Profesörmüş, iyi de hitabı varmış, hem çalışkanmış iyi de koşturuyormuş. 

Acaba bu adam bizi yükseltir mi? 
Ocaklarımız ülke de söz sahibi bir kurum haline gelir mi?
Partimizi iktidara taşır mı ? 

Daha tanımıyorduk, her gün adam hakkında yeni bilgiler edinip hadi canım sen de gibisinden, ufak ufak heyecanlanıyorduk, öyle ya bizim genel başkan iyi adam, hoş adam ama biz biliyorduk ki onunla güzel suhulet içinde yaşayacaktık, başka bir iddiamız da yoktu ! Bu yeni adamın hiç bir şeyi yoksa bile iddiası vardı...

Devamını Oku
Etiketler:

YAZIKLAR OLSUN!

Bir salı sendromundan daha çıkmak üzereyim [inşaAllah].

Günlerdir yazılanları okuyorum, algılamaya çalışıyorum. Demek ki; bu zamana kadar söylenenler doğruydu.. Söylenenleri duymamazlığımız ''aptallığımızdan'' değil, ''umut'' edişimizdendir biline.

Dediler ki ''Devlet bey, bu partiden Ülkücüleri silkeledi, 

Dediler ki; ''Devlet bey, MHP'yi AKP'nin lokomotifi yaptı''Dediler ki; 

''Devlet bey MHP'yi asıl bölmek isteyen kişidir''

Dediler ki; ''Devlet bey iyi muhalefet yapsaydı AKP Milliyetçi oyları toplayamazdı''

Dediler, Dediler, Dediler,

Devamını Oku

19 MAYIS 1919 [ 2003- 2016 ]

Bir gece önce Emniyet'in "Işid'in Anırkabire düzenleyeceği saldırı ile" başladık güne…

Doğru yalan söyleseler inanacağımız bir durum da değil aslında eğer bir kaç gün önce ŞEHİTLERE rağmen yapılan MİLLİ DÜĞÜN olmasa. Keza 19 Mayıs'da Işid'li bir salağın hücre evinde kendi kendini patlatmasıyla günü bitirdik..

Kendini Müslüman diye adledenlerin intiharından bahsediyoruz.
İntihar, intihar!

Biz gayet iyiydik.
Valilik "yassah çıkamazsınız" deyince "iyi bari biz yola çıktık, Anıtkabir olmazsa Saraya geliyoruz" dedik..
"Bandırma vapuru yola çıkmış,
Toroslarda yörük ateşi yanmış,
Geliyoruz" dedik, vazgeçtiler!

Devamını Oku

PARDON, DİNDAR NESİL Mİ DEMİŞTİNİZ !

Kendimizi hastane acil kapısında bulduğumuz bir akşam, müşahade odasında 3 ayrı gencin intihar vak'asıyla karşılaşmıştım. Refekatçı bir genç, arkadaşını sürekli konuşturmaya çalışıyor "kaç tane içtin, kaç tane içtin?"
Önce bira içmiş kız çocuğu, arkasından bulduğu ilaçları da o güzel bedenine göndermiş. Dudaklarından çıkan 4 kelime "git başımdan uyuycam ben"
Hastane bahçesinde karar verdim o gün, sağa sola haber vereceğim, soracağım/sormalıyız "liseler de neler oluyor?"
Çevremde ki liselilerle konuşmaya başladım. Aile, eş, dost, eşraf..
Yetmedi, müdür yardımcısı, rehber öğretmenleri, sendika yöneticileri..
Bir şeyler oluyordu…
Aslında konuyu bir rehber öğretmeni özetledi. Şöyle diyordu DEVLETİMİN okulunun rehber öğretmeni. "Valla aslında yapacak fazla bir şey yok, burası DEVLET okulu ve DEVLET size diyor ki; 'paranız varsa' çocuklarınızı özel okula gönderin, yoksa bunlara katlanmak zorundasınız"
Şimdi; katlanmak zorunda olduklarımızı yazmadan önce; DEVLET derken dudaklarımdan dolu dolu çıkan [özellikle büyük harflerle yazdım], onun varlığına inandığım, Allah'dan sonra ondan daha büyük hiç bir şeyin beni koruyacağına inanmadığım DEVLET'imin küçük düşürüldüğüne mi, o DEVLET okulunda ki öğretmenin kendini bu kadar aşağılık görmesine mi yanayım bilemedim…
DEVLET diyorum DEVLET!

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin