İngilizce veya herhangi bir Batı kaynaklı metinde Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Hareket'in tarihine dair incelemeler yapanlar bilirler, MHP'nin yabancı dillere tercümesi yaygın olarak iki farklı biçimde yapılır. İngilizce'den örnek vermek gerekirse bunun ilki 'Nationalist Action Party,' ikincisi ise 'Nationalist Movement Party'dir. Anlaşılacağı üzere bu tercümelerin ilkinde 'Hareket' sözcüğü 'Action' (aksiyon) sözcüğüyle, diğerinde 'Movement' (Hareket) olarak karşılanmıştır. Bu yazıda ilk bakışta önemsiz gibi görünen bu nüans farkının üzerinde durulacaktır.
- ULUS DEVLETİN DEVRİ GEÇTİ- HANGİ GEZEGENDE? "Ulus devletin devri geçti" söylemini, 21'inci yüzyıla adım attığımızdan beri çokça duyuyoruz. Türkiye'de de özellikle anayasa meselesinin gündemin merkezine oturduğu dönemde, ateşli tartışmaların etrafında şekillendiği bu söyleme 'Millet ve Milliyetçilik' kitabının yazarı Prof. Dr. İskender Öksüz farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Ödünç b...
Bir fenomendir, face'de sıkca rastlarız... Ne zaman facebook koşullarını değiştirse hemen kopyala yapıştır vasıtası ile bir çok zaman karşımıza çıkar: "İTİRAZ ...sözleşme şartlarını değiştirebileceğini ilan eden facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben; tarafıma ait olan her tür kişisel bilgi.... telif hakkının bana ait olduğunu beyan ederim.... onayım gerekli olacaktır.... telif ha...
"Ölmez bu hareket, ölmez bu dava..." Ozan'ımız Arif Şirin'in destansı parçasını hepimiz biliriz, dilimize pelesenk olmuştur. Yazı boyunca mırıldanmanızı sağlayacağını düşündüğüm için böyle başladım... Destansı başladı. Tabutluklarla denendi, sürgünlerle devam etti, işkencelerle son bulmadı ! Bulacak gibi de değil. Bu hareket memleketin dertleriyle dertlenen üç beş idealistin hararetli ha...
Adaylar Çoğalırken Muhalif Cepheye Kısa Bir Bakış
Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, bunu sadece MHP tarihi değil Türk demokrasi tarihi bile altın harflerle yazacak.
Dile kolaydır 548 imza toplamak. Denemeyen, yaşamayan bilmez. İl Başkanlarını, ilçe başkanlarını, belediye başkanlarını, delegeleri sonu belirsiz, süreci zorlu bir maceraya sürüklemek.
İmzadan sonrası ise malum, ülkücü iradeyi hiçe sayan bir Genel Merkez…Görevden alınan onlarca il, ilçe... Her gün hakaretler, iftiralar, tehditler… Gemerek'ler Tosya'lar, hukuksuzluklar, haksızlıklar, tomalar, çevik kuvvetler…
Nihayetinde Yargıtay kararıyla tescillenen bir hak ve kurultay…
İşte böyle bir ortamda her gün yeni genel başkan adayları çıkarken, biraz da muhalif cepheye bakmak lazım neler oluyor diye.
Kendi penceremden görünenleri özetlemek istedim. Artıları ve eksileriyle…
Öncelikle 27 Mayıs 1960'ın Kudretli Albay'ı Alparslan Türkeş'in, 27 Mayıs 1980'de şehit edilen Gün Sazak'ın ve davayı yaşatmak için canlarını veren şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Uğruna can verilen dava; Türk milliyetçiliği davası; bu davayı temsil eden makam MHP genel başkanlığı makamıdır. Yıllardır verilen şehitlerin yükü bu makamda oturanın omuzlarındadır. Bu aynı zamanda tüm Türk dünyasının yüküdür. O nedenle bu makamda başarılı olana kendiliğimizden "Başbuğ" deriz, başaramayan ise kerameti kendinden menkul "Bilge Lider" olur.
Bir süredir "Bilge Lider" yerine Başbuğ seçmek için bir mücadele veriyoruz. Tabi Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını iddia eden hırsızlara karşı mücadelede oldukça pasif olan -şüphesiz bunda birtakım hikmetler vardır ne de olsa "Bilge Lider"- beyimiz söz konusu kendisiyle alakalı bir seçim olduğunda hukukun bütün dolambaçlı yollarını kullanabiliyor. Üstelik Kürtçüler bize vurduğu zaman diğer yanağımızı dönmemizi öğütleyen havarileri bu seçimde sopalarını aba altında gizlemeye gerek bile duymuyor.
Yıllar yıllar önceydi.
Bazılarınız doğmamıştı.
80'lerin sonu 90'ların başıydı… Hatırlayanlarınız vardır.
"Türkeşçi"ler olarak ben ve arkadaşlarımın, Servet Avcı ve arkadaşlarına nefes aldırmadığı zamanlardı.
Öyle ya, hainlere nefes aldırılmamalıydı.
Seneler geçti üstünden.
Servet Avcı MHP yönetimine girdiğinde yıl 2006 olmuştu.
O yıl ise bize nefes aldırılmıyordu.
Malatya'da, İstanbul'da, Mersin'de ve adım attığımız her yerde.
Yeni hain bizdik çünkü.
Hainlerin korkulu rüyası ise Harun Öztürk.
Zaman akmaya devam etti.
2012 kongresinde muhalif olan iller görevden alınırken bu kararı imzalamayan bir MYK üyesi çıktı.
"MHP partilerden bir partideğildir." Yunus Emre'nin nezdinde, lise müfredatı çerçevesinde hepimize öğretilen "sehl-i mümteni" sanatına aşinasınızdır. Sayın Meral Akşener tarafından sarf edilen yukarıdaki cümlenin bu sanatın en güzel örneklerinden olduğunu düşünüyorum. Zira cümle basit bir yapıyla kurulmuş kısa bir cümle olsa da arka planında bulunan sosyo-ekonomik analiz gayet derindir. ...
Milliyetçilik bitiyor mu başlıyor mu?
1-Kitabınız, son yıllarda, özellikle 1980 sonrası dönemi konu alan, millet ve milliyetçilik üzerine yapılmış en kapsamlı çalışma. Öncelikle böyle bir kitap fikri nasıl ortaya çıktı?
Bu sorunun iki cevabı var. Bizim felsefecilerin kullanmaya bayıldıkları kelimelerle "biri tikel, öbürü tümel". ("Tikel", "tümel" diyeceğimi söyleseler inanmazdım!)
Millî Düşünce Merkezi otuz temel kitapçık hazırlatıp yayınlamaya karar verdi. Sonra sosyal medyada çevremize bu otuz konu ne olmalıdır diye sorduk. Öyle bir ilgi ve teklif yağmuruyla karşılaştık ki planlanan kitap sayısı altmışı aştı. Bunlar 64 sayfalık (4 forma) kitapçıklar olacaktı. Bir hata yapıp milliyetçilik konusunu bana verdiler. 64 yerine 364 sayfa oldu!
Diğer sebep benim kendimi bildim bileli Millet ve Milliyetçilik kitabını yazmakta olmam. Tanıdığım Türkçü fikir adamlarıyla bütün konuşmalarım aslında bu kitabın yazılmasıydı. Sürekli kavramların yan yana konulması, sınanması, dünyanın gözlenmesi, sorular, problemler, çözümler, okumalar, hepsi hepsi… Galip Ağabey'in, Galip Erdem'in özel yeri vardır bu tarihçede.
İşte bu ikisi, biri uzun öbürü nispeten kısa geçmişli iki sebep birleşti ve ortaya Millet ve Milliyetçilik çıktı.