Sen o güzel insanların, o güzel Türklerin yanındasın biliyorum. Bir zaman memleketimizde güzel bir âdet başlamıştı. Anne - babalar hatta dost ve akrabalar henüz doğmamış bebeğe mektuplar yazarlardı. Bu mektuplar yıllarca saklanır, bebek çocuk olur, çocuk yetişkin olur ve bu mektuplar artık yaşlanmış anne – babalar tarafından evlatlarına okunurdu. "Bugün ilk tekmeni attın annene""B...
Son dönem de yapılan terör operasyonlarını hepimiz destekliyoruz. Operasyonlara katılan yiğit kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun ... Bu konuda hepimiz hem fikiriz, ama gelin görün ki bu mücadele mücadele midir ? Hayır, neden hayır ? Gelelim... " Türk'ün gücünü göreceksiniz ? " Diyen amiri ne yaptınız ? Soruşturma başlatıp, geriye çektiniz !PKK'lı leşi şehirin içinde süründüren ...
Fatih Ergin / Ortadoğu Gazetesi - 20 Aralık 2015
Türk siyasetinde '' merkez '' kavramı, çeşitli dönemlerde tartışma konusu olan hususlardan biridir. Ancak bu tartışmalar, bugüne kadar hep siyasetin sağ ve sol yakası üzerinden yapılmış, sağ ve sol çizginin arasında bulunan siyasi merkez daima yok sayılmıştır. Söz konusu merkezin varlığını anlayabilmek için önce Türk siyasetin sağ ve sol yakasını değerlendirmek gerekir.
Sağ ve sol kavram, ilk kez 1700'lü yılların Fransa'sında siyasi literatüre girmiştir. Türk siyasetinde ise, cumhuriyetten sonra ve 1950'li yıllardan itibaren karşılık bulmaya başlamıştır. Ancak siyasi partilerin sağ ya da sol tarafta somut olarak saf tutmaları, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonraki döneme denk gelir. 1965'te, CHP lideri İsmet İnönü, CHP'nin ortanın solunda olduğunu söylemiştir. İnönü'nün CHP'yi ortanın solunda konumlandırmasının temel sebebi, Marksizmin gençliği etkisi altına alma sürecine girmesi ve bu durumun İnönü tarafından tehlike olarak görülmesidir.
2016 yılı henüz Haziran ayında olmamıza rağmen Türkiye tarihinde en çok canlı bomba saldırısı gerçekleştirilen yıl, 8 saldırıda yüzden fazla şehit verdik..Öncelikle dün ve bugün patlayan bombalar nedeniyle başımız sağ olsun. Şehitlerimizin ruhu şad olsun.Güvenlik zafiyetleri bir yana ben Kürdofil solun algı operasyonları üzerine konuşmak istiyorum. Her bomba patladığında bir "başkanlık"...
ve parti toplantısına malzeme edilen Kur'an Bizim Kayseri'de Meral Hanım'ın toplantısı Kur'an okunarak başlatılmış. Sonra öğrendim ki başka yerlerde de aynı şekilde yapılıyormuş. Şaşırdım. Ama, "Bunda yadırganacak ne var?" diyenler olmasına şaşmam. Çünkü, asıl problem de zaten bu soruyu sorduran alışkanlıkta. Evet, biz dinin en kolay sömürü ve aldatma aracı yapılmasına a...
Genel Merkez 19 Haziran kongresini tanımadığını söylüyor.
Kongreye katılmıyor, katılanları engellemek için her türlü baskı ve tehdidi uyguluyor.
Tereddüt oluşturmak ve insanları tehdit edebilmeyi sürdürmek için 6 aydır olduğu gibi hukuki kılıflı yalanlar uyduruyor.
Böylece hastalar, gelemeyenler, kafası karışanlar, korkanlar da dahil bütün katılamayan delegeyi kendi tarafında saymayı hedefliyor.
Kongre delege sayısı 1.203. Salt çoğunluk 602.
Genel Merkezin bütün hesabı, yarıdan daha fazla delegenin katılımını engelleme yönünde.
Başarırlarsa çoğunluk bizden yana deyip, bugüne kadar olduğu gibi üstün performanslı çalışmalarına devam edecekler ve MHP'yi iktidara taşıyacaklar.
Akla gel ki bunu yazan Türk milletinin vergisiyle yaşamını idame ettiren ve 'yüksek kültür' üretmesi beklenen bir profesör: "Vietnam savaşına katılmayı reddeden Muhammed Ali'yi göklere çıkartan Türkiye muhafazakar'lığı, Türkiye'deki vicdani retçileri hain ilan etmektedir. Bu olay dahi Türkiye'deki muhafazakar'lığın ikircikli halini iyi özetlemektedir. Muhafazakar'lık duruma göre vaziyet ...
Sen nesin?Değer yargıların ne? Bak hemen efelenme. Ciddi, ciddi art niyetsiz soruyorum. Çünkü anlamaya çalışıyorum, ama bir türlü anlayamıyorum. Her insanın hayatta inandığı değerler vardır. Manevi değer yargılarını hiçe sayanlar, yani materyalistler de maddiyata değer verir ve bunu bir yaşam biçimi haline getirerek alenen sergiler. Maddi çıkarlarını yükseltmek doğrultusunda yaşarlar. Am...
Yıllardır süren saçmalığa alkış tutanlar kadar, alkışlayanların sesini kesemeyenler de aynı oranda suçludur. Beceremediğimizin ispatı sıra sıra gelen tabutlar. Hepimizin dilinde vatan sevgisi. Dilimizde diyorum, zira dilimizde olmasaydı rafa kalkmazdı Şeyh Edebali'nin "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" felsefesi. Biz beceremiyoruz bu işi… Devlet kurmak, devlet yönetmeye benzemiyormu...