Sırretme tesellimi fanusunda
Kan kokusu bir ceylan yavrusunda
Dişime değen aşkın badesinde
Zaman durmuşken rakıyı neylerim
Eskimiş bunca şarkıyı neylerim
Telif Hakkı
© Hakan Dumlu
Sırretme tesellimi fanusunda
Kan kokusu bir ceylan yavrusunda
Dişime değen aşkın badesinde
Zaman durmuşken rakıyı neylerim
Eskimiş bunca şarkıyı neylerim
© Hakan Dumlu
ey karanlık bir kuytuda
kıvrılıp büzüşen çocuk
karanlığı görmeyen ihtiyar göz
sokağı süpüren ama süprüntünün
ne olduğunu bilmeyen kişi
bu pırıltılar kimindir
kimin içindir bu şaşaa
bu bayramı körleştiren ışıklar?
Tam on dokuz yıl oldu, on dokuz yıl kardeşim
Yanlışsam yanlışsın de, sende otur bir düşün
Yumruğu vura vura yaralandı şu döşüm
Bağırıyorum amma feryadımı takmıyor
Anla işte kardeşim Devlet bize bakmıyor
© Hakan Dumlu
oy kurban olduğum
vur yüreğinin derinine
göğe yükselen feryadın
alnıma çalsın kömürün karasını
koyver gitsin kendini
dik durmasanda olur
yıkıl bugün
Aşk Anadolu'dan öğrenilir demiştim eski bir yazımda.
Hani demişler ya "Birleşirsen vuslat olur, ayrılırsan aşk olur" ve neredeyse bütün ayrılıkların altında yoksulluk yatar.
Yoksullukla yoğrulmuştur Anadolu, çoğu zaman ayrılığı kaderi bilmiştir, aşkın ta kendisidir benim toprağım.
Anadolu kokan bir ayrılık hikayesidir "Sultan'a Mektup" şiiri. Ankara'ya bile gitmişti yarenim iş bulma umuduyla…
Olmadı Sultan'ı verdiler başkasına…
SULTAN'A MEKTUP