Hilâl-i Ahmer'den Bugüne Milli Yardım Organizasyonları ve Ülkü Ocakları Türkmenevi

​Türk Kızılayı'nın atası olan Hilâl-i Ahmer 1863'de biraz da Kırım Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan toplumsal yaraları sarmak için kurulmuştu...

​Sonra 93 Harbi, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı yıllarında da faaliyetler gösterdi. Genelde mensupları ve gönüllüleri devrin milliyetçi kadroları olup; can siperane bir mücadele veriyorlar ve nerede bir mazlum, bir masum, bir mağdur varsa, ülkeden ülkeye, ilden ile dolaşıp yaraları sarmaya çalışıyorlardı. Gerektiğinde toplumsal muhafızlık rolünü üstlenip cepheye gitmekten ve silah kullanmaktan geri kalmadılar...

Cumhuriyetle birlikte Osmanlı'nın çökmüş teşkilatları lağv edilirken Hilâl-i Ahmer gibi yararlı bir teşkilatta ismi Türkçeleştirilerek Kızılay olarak faaliyetlerine devam etti. Kızılay aynı zamanda İslam Coğrafyasının Kızılhaç'la yarışabilecek kapasitedeki tek yardım organizasyonuydu, yurt içinde ve dışında nerede ihtiyaç varsa oradaydı Türk Kızılayı...

Devamını Oku

BİREYSEL İDEOLOJİDEN DEVLET İDEOLOJİSİNE

​Yazıma başlamadan önce; Emin Alper ve Özgür Sevgi Göral'ın "Aydınlar Ocağı" adlı makalesinden yararlandığımı söylemek isterim. 

Yazıda 1960 darbesi sonrası milliyetçi kesimin içine düştüğü ahvali ve darbeden ne derece etkilendiklerini, ihtilal sonrası tanzim edilen "Aydınlar Ocağının" fikri temellerinin neler olduğunu, bu fikirlerin devletin resmi ideolojisi haline nasıl geldiğini anlatmaya çalışacağım. 

Son olarak 1990 yılı ve sonrası gelişen siyasi arenada "Aydınlar Ocağı" ve "Türk-İslam Sentezi" fikriyatının önemini kaybetmesindeki sebepleri makale ışığında değerlendireceğim. 

27 Mayıs 1960 darbesinde en fazla etkilenen şüphesiz milliyetçi- muhafazakâr cenah oldu. 

Devamını Oku
Etiketler:

ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK: AZINLIKLARIN BAŞ BELASI VEYA AÇILAN VE DARALAN MİLLİYETÇİLİKLER ÜZERİNE DERKENAR

Avrupada modası geçmekte olup, ülkemizde sıcaklığını koruyan konulardan biri de çokkültürlülüktür. Çokkültürlü sosyal yapılanmalar özellikle sömürge ülkesinden 'anavatana' yerleşmiş yabancılarla, işçi göçü sebebiyle yerleşmiş yabancılara tanık olduktan sonra uygulanmaya başlanmış, liberal ve sol çevrelerde oldukça desteklenmiştir. Kabaca çokkültürlülüğü tarif etmek gerekirse, çokkültürlülük herhangi bir içtimai topluluk içerisinde farklı kültürlerin yanyana yaşatılıp devam ettirilmesi, bunlara devlet eliyle izin verilmesi, bu kültürlerin de oldukça yüzeysel prensiplerle birbirine bağlanarak bir liberal kültür oluşturulmasıdır. Burada ülkedeki mevcut egemen kültürün diğer azınlık kültürlerlerine egemenlik gütmediğini, bunun ancak genel prensipler üzerinde uygulandığının altını çizmek gerekiyor.

Devamını Oku

Cumhuriyetin Getirdikleri ve Götürdükleri Üzerine

Fernand Braudel, "Tek bir tarih ve tek bir tarih metodu yoktur. Tarih kendi içinde görece esnek ve çok seslidir." Cümlesi ile olması gereken öğretici ve ders alınan tarih anlatısının ana hatlarını çizmiştir. Özellikle bizim ülkemizde tarih, geleceğe not düşmek amacından uzakta gündelik çıkarları şekillendirmek amacıyla kullanılan bir enstrümandır.

Tarih de mutlak doğru aramak yersizdir. Yaşanmış her olay dönemin şartlarına kısa, orta ve uzun vadeli siyasi hedeflere göre ele alınmalıdır. Mustafa Kemal'in Zübeyde Hanım'ın yaşadığı gayri meşru bir ilişkiden olduğunu söylemek yahut resmi tarih öğretisi doğrultusunda II. Abdülhamid Han'ı yahut bütünüyle İttihat ve Terakki'yi kötü/yok saymak her anlamda sakat temeller üzerine bina edilen konulardır.

Maalesef ülkemizde ideolojik kalıplara sıkışmış insanlar tarih bölücülüğü yapmaktadırlar. Kimi Türk tarihini Osmanlı temelli alıyor, kimi Karahanlılar devletinden itibaren alıyor vs. Türk tarihini bütünlüyle benimseyen Göktürklerden Türkiye Cumhuriyetine kadar kurulmuş tüm devletleri doğru ve yanlışlarıyla kabul eden bilinçli, ahlaklı ve yüksek eğitimli bir halk tabakamız henüz oluşmadı ve oluşacak gibi de durmuyor.

Hal böyle olunca yüz yıllık bir geçmişe sahip Lozan anlaşması güncelliğini koruyor ve yeni yorumlarla tazelenip temcit pilavı gibi sürekli önümüze sürülüyor. Tarih bilgisi olmayan, ahlak ve bilinç eksikliği bulunan elitist avam gündelik siyasi gündemler oluşturma çabası ile Lozan gibi konuları kullanarak topluma mesaj vermek gibi yapay bir eyleme başvurarak üretken rolünü oynuyorlar.

Devamını Oku

Vira bismillah !

​Bazen başlangıç yapmak gerekir.

Aslında doğarken bile bu dünyaya ; bir başlangıç yaparak gelmişizdir.

Hayatımızın dönüm noktaları ya milat olarak geçer ömrümüze ya da bitiş olarak...

Bu yüzden başlangıçlardan asla kaçamayız.

Sonu hüsran olsa bile , vira bismillah deyip başlamalıyız.


Genelde bana derler ; çok pastel yazıyorsun.

Duygu yok yaşam belirtisi yok renk yok kıpırtı yok...

Aslında öyle değilimdir.

Devamını Oku

TESADÜFÜN BÖYLESİ

      Meral Akşener'in birinci Başbuğum dediği ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 

"Yurtta Sulh Cihanda Sulh

sözünü; adeta son zamanlarda mantar gibi çoğalan Atatürk düşmanlarına hizmet edecek şekilde "Hanımefendinin bu sözleri kullanıyor olması sadece tesadüf olamaz" dedi Devlet Bahçeli.

Peki neydi ona göre tesadüf? 

  • "Erdoğan'a şeref ne diye sorsanız 'nerede satılır, hangi villada bulunur?' demesi tesadüf olabilirdi. 
  • "Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altında almış bir iktidarız" diyenlere her türlü hukuki desteği sağlayacağını söylemesi tesadüf olabilirdi.
Devamını Oku

YENİ 15 TEMMUZLAR İSTEMİYORUZ

Bugün Türk milleti din, Peygamber, Allah adına içinden çıkılmaz bir labirent ortasında kalmıştır.  Kaynağı belli olmayan bir sürü bilgi kırıntısı yıllarca İslam diye anlatıldı. Işte bundan dolayı günlük hayatımızdan kültürel hayatımıza kültürel hayatımızdan siyasi hayatımızda çıkmaza sürükledik her gün.  Matüridîlik, ünlü Türk bilgini Matüridî'nin Hanefî Mezhebi nin kurucu...

Devamını Oku
Etiketler:

OLMADI SAYIN BAHÇELİ

  Yurtta sulh cihanda sulh" demenin fetoyla ilgisi ne bilge? Bu söz büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e ait bilmiyorsan araştır. Nasıl bir mantık yürütüyorsunuz Allah aşkına? Birini suçlamak için sadece suçlamış olmak için böyle bir yola başvurmak acizliktir. Bu kadar seviyesiz iftira atmanın insanları karalamanin gerekçesi ne olabilir? Kişisel hırs ile bu tavır izah edilebilir mi? ...

Devamını Oku
Etiketler:

Sakıncalı Nostaljiler

"Bugün 'post-modern' sıfatını pejoratif anlamda kullananlar modernleşmenin ortodokslarıdır." Besim F. Dellaloğlu      Hilmi Yavuz, Okuma Notları adlı kitabında yer alan, Nostalji ve Modernizm başlıklı notunda, nostaljiyi (geçmişseverlik) dönemlere ayırır: "Modern toplumlarda nostalji, geleneksel'e; postmodern toplumlardaysa modern'e (burjuva ideallerine) duyulan özlem oluy...

Devamını Oku

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin