KARANLIĞA DIREN.. Neyzen Tevfik Birinci dünya savaşında iki gözünü kaybeden bir tanıdığıyla söyleşmektedir. Tanıdığı sorar: –“Durumu nasıl görüyorsun Tevfik’ciğim? Neyzen, -“Karanlık” diyecekken vazgeçer, –“Sizin gördüğünüz gibi”, diye yanıt verir. Bizi mi anlatmış usta. Bu günkü duruma bakınca gözlerimizin görmediğini söylemek pek de yanlış olmaz. Ortalık kapkaranlık biz bu...
Hatırımdan hiç çıkmaz: on yıl kadar evvel köyümüzde start veren anaokulunda hanım hanımcık bir öğretmen vardı. Öğretmen hanım her haliyle Cumhuriyetçi yanını belli ediyordu. Davet ediliyordu, evlerimize geliyordu, yani mahallemize. Bizim mahallenin çocuklarının dilinde bir şiir vardı, aynen şöyle başlıyordu: "Bin sekiz yüz seksen birde bir bebek doğduAnnesi adını Mustafa koydu.."Bi...
Mekansal stratejileri bilir misiniz? Sadece imar mevzuatının konusu değildir, mekansal strateji, ülkemizde gümbür gümbür yaşanan bir dönüşümün de konusudur ayrıca. En azından ben mevzuyu hukuken değil de görgü adap üzerinden okumak istiyorum bu kez. Ajitede sınır tanımadığımız noktadır "eski günler" hususu. Her geçen günümüzde; 'nerde o eski günler, nerde o eski bayramlar, ...
Çıkageldi gerilla dağdan, taştan, arsadan
Peşmergeli terörist sözü aldı masadan
Kaş göz edip Andımız çıkarıldı yasadan
Kimler çekti söyleyin bölücülerle kura
Ata'nın ülküsüne nasıl kıydın Ankara?
Zorba
Gregoryen takvimine göre 8 Kasım, Jülyen takvimine göre 26 Ekim sabahı saat 3 civarı Rusya'nın Şubat Devrimi'nden sonra kurulmuş olan yönetim sistemi fiilen sona ermişti.
Bu kapsamda ne kadar ihtilal veya devrimden bahsetmenin doğru olup olmadığı hala tartışılır. Zira şubat devriminden sonra anayasa oluşturucu bir toplantı gerçekleşmemişti. Çar'ı devirenlerin arasında bulunan bir kesim, Çar'ı beraber devirdiklerini tekrar devirdi. Yani devrim veya ihtilalin bir kaç çocuğu devrimin diğer çocuklarını yemişti.
Böylece henüz 7 ay evvelinde sürgünde olan Lenin ülkenin yeni güçlü hükümdarı olmayı başarmıştı.
Ne olur, siyasi geçinenlerin zırvalıkları ile uğraşacağımıza, çevremizde bizden yardım bekleyen sorunların üstesinden nasıl geleceğimize kafa yorsak? Sosyal projeler geliştirip komşumuz aç mı yok mu diye baksak ne güzel olur değil mi? Tutturmuşuz ucuz bir yol siyaset diye. Ömrümüz iki üç kişinin şahsı ihtirasları ve kaprislerini savunmakla geçiyor. Birileri keselerini doldururken biriler...
Çifte İhtilal
Kışlık Sarayında geçici hükümetin bakanları Malahit Salonunda toplantıya çağırılmışlardı. Bir çoğu Kerensky'nin kaçtığını ancak o zaman öğreneceklerdi.
Salona çaresizlik hakim olmuştu.
Ne yapacaklardı?
Kimse sarayın mimarisi hakkında iyi bilgiye sahip değildi.
En iyisi nerede saklanılması gerekiyordu?
Devrimciler tarafından fark edilmeden saraydan çıkma imkanı var mıydı?
Çıkamazlarsa ne olacaktı?
İstanbul'da adayımız yok derken AKP'ye gözdağı verdi. Oylar belli olmasın akp'ye karşı pazarlık gücünü elinde tuttu. ETT konusunda komisyonda evet dedi bak istersem seni köşeye sıkıştırırım mesajı verdi iki saat sonra mesaj alındı hayır dedi. Şimdi gökçek konusunu elini güçlendirmek için gündeme getiriyor. Bunlar öyle sıradan basit hamleler değil. Iyi düşünün. Yoksa Ankara'da başka aday...
Gönül isterdi ki bugün Cumhuriyetimizin 95. Yıldönümünde Türkiye Cumhuriyetinin başarılarını konuşalım. Atatürk'ün çizdiği yoldan ilerlediğini anlatalım. Kurduğumuz yerli fabrikalardan bahsedelim. Bilim ve teknolojideki buluşlarımızla övünelim Gönül isterdi ki bugün Atatürk'ün 10. Yıl nutkunda söylediği muasır medeniyetlerin üstüne çıkmayı başardığımızı gururla haykıralım. Ancak bunların...