TEFEKKÜR ZAMANI

tefekkur

Orta doğudaki süre gelen iç savaşın çığlıklarını duymaz olduk. Artık sınırımızda ne kan, nede barut kokusu gelmiyor.
Mülteci sorununun pabucu dama fırlatıldı. Onları hiç kimse konuşmuyor artık.
Hele o süper güç diye adlandırdığımız, baş belası küstah ülkeler, silahları ile artık övünemiyorlar.

Sahi ne olduda bunlar sustu, kendi kabuklarına çekilir oldular?
İşte tamda burası irdelenmeli ve herkes kendine düşen payı çıkarmalı diye düşünüyorum.

Öyle bir şey oldu ki, artık şarapnel parçaları ile ölen çocuk cestelerini görmüyoruz, yaşlılar, kadınların çığlıkları bitti artık. Asırlar boyu sömürüp, kanını emdikleri o insanları, yerinden oynattıkları yermiyormuş gibi, ekmek için kapılarına dayanan, mültecilere akla hayale gelmedik zulum reva görülüyordu. Dalgaların kıyıya vurduğu çocuk cesetleri toplanıyordu.
Bitti artık film şimdilik..

Evet.. Ebrehe'yi, Nemrut'u yok eden o gizli silah tekrar ortaya çıktı....
CORONA…

Bu illet birden bire dünyayı etkisi altına aldı...
Herkes kendi canının derdine düştü.
Tam bir kıyamet yaşanıyor. Herkes birbirinden kaçıyor. Ahirete inananlar bundan dersini çıkarmaya çalışmalı…

Ben kendimce Müslümanların yaşayışları ile ilgili hususları yazmak istiyorum aslında...
Müslüman inandığı gibi yaşamak yerine, yaşadığı gibi inanmaya başladı.
Parti tutmak, dinin önüne geçti.

Kadına şiddet, çocuk istismarcılığı, livata başını almış gidiyordu.
Riyakarlıkta artık sınır tanımaz olduk. Madde her şeyin önündeydi.
Siyasilerin yaptıkları hataları, hırsızlıkları, yedikleri rüşveti partim zarar görmesin diye üstünü örtme çabaları...
Dini görünümlü vakıflarda, derneklerde hiç de İslam'a yakışmayacak davranış ve gayri nizami menfaat teminleri gır gidiyordu.. 

Artık ne haram, ne helal bilinmiyordu, maalesef Müslümanın kafası karışmıştı.
...ve Allah görünmeyen o silahını gönderdi.

Siz ister laboratuvar virüsü deyin, ister ne derseniz deyin. Ama önlenemeyen bir etki alanı, ister istemez insanı düşünmeye sevk ediyor...

Hz. Ömer geceleri dolaşıp, ihtiyaç sahiplerinin evlerini tesbit edip ve sırtında taşıdığı gıda çuvalını, yoksulun evine bırakırken, yalvararak helallik alıyordu.

Fırat kenarında kurdun kaptığı koyunu,
Sorar Allah Ömerden onu...
Düsturu ile yaşamayan idarelerde, her zaman adaletin sıkıntısı çekilmiştir.
Koyun can derdinde, kasap et derdinde...
Vatandaş Corona korkusu ile yaşarken, bir lokma ekmek için hayatlarını hiçe sayıp, sokağa fırlarken...
Hala bu vahim ortamda oy hesabi yapmak ne kadar acı...

Bir poşet içine bir kolonya, bir mendil ve yanına sayın Cumhurbaşkanı'nın mektubunu koyarak, selam sabahla üstü kapalı oy avcılığı...
Benim paramla beni dolandırma işi tamda bu işte….

Tekrar yazımın başına dönersek eğer...
Allah bizi bir Lût kavmi gibi etmez belki, ya da Hz. Nuh'un kavmi, ya da At kavmi gibi olmayız ama bize de böylesine bir uyarıda bulunarak bizleri hizaya çekmek ister...
Bakınız Allah bize Kabeyi kapattı...
Camilerden kovdu...
Cenazelerimiz yıkanmadan, üç beş kişi ile gömülmekte...
Hala biz dünyevi basit bir iki küçük hesabın peşindeyiz...
Evlerde zorunlu inziva...

Onun için diyorumki...
Tamda TEFEKKÜR etme zamanı...
Biz ne yapıyoruz ki, nelerle bu kadar hem hal olduk ki; Allah bizleri böylesine bir musibetle bizi imtihan ediyor...
Fırsatı iyi değerlendirmek lazım.
Stres yok, iş yok, güç yok...
Aklı selim düşünme zamanı...
Biz Müslümanca yaşıyor muyuz?

Haki Korkmaz
Stockholm

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

İktidarın CHP'li Belediyelerin Yardımlarını Engell...
RÜYA

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin