1 NİSAN SABAHI
Hava güzel, sıcacık, martın ne yapacağı belli olmayan günleri bitmiş. Gökyüzü masmavi, badem ağaçları çiçek açmış pembe pembe; bazıları, tomurcuğa durmuş. Balkonumdaki çiçekler daha bir güzel sanki.
Bahar şarkıları söylemek geldi içimden.
"Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum,
Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar?"
Sanırım bugün böyle olduğum için geldi bahar.
"Çık dolaş biraz" dedim kendime. "Kapatma kendini eve, bu güzel nisan sabahında. Etrafına bak, insanların yüz ifadelerine bak, konuşmalarına kulak misafiri ol, onlar da güne senin gibi mi başladılar bu güzel sabaha? Birilerine 1Nisan şakası gibi mi geldi, yoksa benim gibi umutları yeşermeye başladı mı yeniden?"
…
Kim ister mutsuzluğu, kim ister geçim derdiyle yatıp, güne geçim derdiyle kalkmayı? Çocuğuna harçlık verememenin çaresizliğini, çocuğunun özendiğini alamamanın ezikliğini yaşamayı kim ister? İnsan tabiatı mutlu olmaya yatkındır, gülmek ister insan; mutlu olmak...
Devlet ve yönetim örgütleri bunun için vardır.
Vatandaşına huzur ve refah sağlamak için...Ayırım yapmadan, birilerini ötekileştirmeden, adam kayırmadan, kimilerine kepçeyle verirken, kimilerinin yaşam standartını her gün biraz daha aşağı çekmeden.
Ömrünü bilime, tekniğe akademik eğitime veren biriyle, layık olmadığı mevkileri işgal edenleri bir tutmadan.
Bir kesimi patron zihniyetiyle yüceltirken, devletin yasalarına göre emekliliğini hak edenleri devletin sırtında yük gibi görmeden, onlara asalak gibi davranmadan.
Laik cumhuriyet ilkesiyle kurulan devlete şer-i devlet muamelesi yapmadan...
Beklenti bu yöndedir, vatandaş oyunu buna göre kullanır. Defalarca kez, sandıktan çıkmana rağmen bunu sağlayamazsan vatandaş gün gelir, " Eee yeter artık, biz de insanız!" der.
Çoktan demeliydi, sonunda dedi. 31 Mart yerel seçimlerinin sonucunda bunu gördük işte. Vatandaş "Yeter artık!" dedi.
Neticede bu bir yerel seçimdir, değişkenleri genel seçimden farklıdır; ama olsun. Sonuçta bir seçimdir, kazananı ve kaybedeni vardır. Keşke zihniyetimiz "kazanan ve kaybedenler" değil de "tercih edilenler- edilmeyenler" olsa!.. Tercih edilen de edilmeyen de bu memleketin taşını, toprağını, deresini, denizini, havasını, suyunu korumak için ele ele verse, kol kola girse... Seçilen seçilmiş olmanın haklı gururunu kimseyi aşağılamadan yaşasa, seçilemeyen kendine "Ben nerede yanlış yaptım?" sorusunu sorsa!..
...
Bülent Ecevit'in şiiri geldi aklıma.
"Bir şeyler olacak yarın, duruşundan belli!
Kırdaki atların bulutların koşuşundan belli
Kazışından köstebeklerin toprağı
Karıncaların telâşından belli
Bir şeyler olacak yarın
Belki bir tomurcuk
Belki bir ağacın düşen yaprağı
Belki de bir çocuk
Pek o kadar göremesek de uzağı
Kuşların uçuşundan belli
Bir şeyler olacak yarın,
Öbür günden önemsiz yarından önemli..."
…
Sonunda uyandık değil mi? Emin olmak istiyorum da...
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.