FENOMEN

FENOMEN-3

Fenomen: Fransızca kökenli, TDK'deki sözlük anlamına göre; tek kelimeyle ifade edersek "olay, olgu" başka bir deyişle ise "görüngü." Görünen, göz önünde olan. İnsanlardan bahsederken "fenomen" kelimesi kullanılır mı? Yan anlam yüklenerek belki. Dil bilimci değilim, yanlış bir şey söylemek istemem.

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle günümüzde yüklenen anlamı ise herhangi bir sosyal medya platformunda isim yapmış kişilere "fenomen" deniyor. Ama ben bunların olumlu bir anlamda isim yapanını hiç duymadım.

Neden ünlü değil de fenomen? Çünkü ünlü olmak için, öncelikle milyonlar tarafından tanınmak gerekir. Bunun için de ya sanatçı ya büyük işler yapan iş insanı olacaksın ya bilim insanı ya sporcu gibi...topluma yararlı işler yapacaksın ya da tam tersi Escobar falan gibi topluma zarar veren işlerle adın duyulacak, kötü ün yapmış olacaksın.

Ne yapıyor bu fenomenler? Yani ne yapmışlar da "fenomen" olmuşlar? Son zamanlarda memleketin birincil sorunsalı(!) olduğu için ben de merak ettim, adı çok yayılan birkaçının Instagram ve Youtube hesaplarına baktım.

Garip garip kılıktan kılığa girerek, bozuk ve argo Türkçe ile çoğu belden aşağı iğrenç şakalar, tuhaf hareketler, akılları sıra göndermeler... Bir kısmının olayı bu. Kolay yoldan gelsin takipçilerden hediye denilen paralar!..

Ama bazıları var ki, vergi kaçırmak mı dersin, kara para aklamak mı dersin, dolandırıcılık mı? Belki hepsi aynı şeydir de ben bilmiyor olabilirim. Çürümüş, kokuşmuş hayatlar kısacası. İki üç yıl gibi kısa sürede aşırı lüks hayatlar yaşamaya başlamışlar, bunu da toplumun gözü önünde görgüsüzce, saygısızca yapmışlar. Sanmışlar ki kirli yüzleri sonsuza kadar saklanabilir. Onlar da dolardan bigudilerle sarılmış saçlarıyla sonsuza kadar mutlu mesut yaşarlar.

O tarafı devletimizi ilgilendirir.

Beni ilgilendiren tarafı, özellikle çocuk yaştaki gençlere ve çocuklara olumsuz rol model olmaları. Paylaşımlara baktığınızda bunu açıkça görebiliyorsunuz, altlarındaki yorumlardan ve beğenmelerinden. Bunlara gülen, destekleyen, yorum yapan, gülücükler, kalpler, hediye adı altında para gönderen milyonlar var. Değil binler, on binler; bir tek çocuk bile bu sebeple zarar görse benim canım yanar.

Geneli çok genç insanlar, fenomenler de takipçileri de... Çocuklar bile var, fenomenlerin ve takipçilerin arasında. 18 yaşına kadar her birey çocuk ya, muhtemelen bir kısmını onlar oluşturuyor, ortaokul ve lise öğrencileri. Küçücük, üç-dört yaşında çocuk fenomenler bile var. Onları anneler çekiyor. Hayret, üzüntü, şaşkınlık, kızgınlık, öfke… Bütün olumsuz duyguları yaşıyor insan onları izlerken. Henüz kendi tercihini yapabilecek yaşta olmayan bir çocuk üzerinden gelir ve sabun köpüğü ün kazanmak! Akıl alır gibi değil.

Bazılarının on binlerce, bazılarının yüz binlerce, çok fenomen(!) olanların ise milyonlarca takipçisi var. Türkiye' de 58 milyon sosyal medya kullanıcısı olduğu söyleniyor. Bu durumda her birinin payına üç yüz, beş yüz takipçi düşmesi normaldir. Bütün mesele hem sözde tanınmak hem de kısa yoldan para kazanmak. Kısa sürede çok para kazandıkları söyleniyor.

Yetişkin insanlar, kendi üç kuruşlarını saçma sapan şeyler izleyeceğim diye onlara kaptırıyorsa kendi bilecekleri şey. Ama işin içine çocuklar girince olay bir öğretmen olarak beni de ilgilendirir.

Daha doğrusu seni beni, hepimizi ilgilendirmeli. Birilerinin "Dur" demesi gerekir.

Tam kişiliklerinin gelişme, bilgi ve kültür birikimiyle dağarcıklarını doldurmaları gereken dönemde sosyal medya tuzağına düştüğünün farkına varamayan milyonlarca genç ve çocuk, hepimizin çocuğu.

O argo küfürlü konuşmalar nasıl da yayıldı ve normalleşti. Akran zorbalığı hem siber ağda hem de fiziksel anlamda neden bu kadar yaygınlaştı?

Anneler, babalar, aile büyükleri, yakınları, uzakları, sokaktaki vatandaş, her kademedeki öğretmenler, bir avuç insanın, milyonların kafa yapısını değiştirmesine, çocuklarımızın avuçlarımızın arasından kayıp gitmesine izin vermeyelim.

Çocuk tabletiyle yatıp kalkıyorsa, küçücük çocuklar whatsapp grubu kuruyorsa, anne babalar, siz sorumlusunuz. Okulda sürekli oyun gruplarından bahsediliyor, teneffüslerdeki oyunlar bilgisayar oyunlarının canlandırması ise öğretmenler, (kendimi de katarak) sizin de payınız var.

Bir de Youtuberlar var. Onlar da ayrı bir fenomen!

Hepsine olumsuz modeldir, kötüdür demiyorum ama son on yıldaki gözlemlerime dayanarak söylüyorum. İlkokul çocukları arasında bile yaygın bir youtuber olma özentisi var. Kariyer planlamaya yönelik ilk adımlarını atlamaları için yaptığımız etkinliklerde "Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?" soruna "Youtuber olmak istiyorum." diyen çok çocuk gördüm.

Daha birkaç gün önce okul servisinde bir ilkokul öğrencisinin arkadaşıyla konuşmasında "Youtuber olacağım." dediğine kulak misafiri olunca dayanamadım sordum:

"Peki ne tür bir içerik üretmeyi düşünüyorsun Youtuber olduğunda." dedim. Çocuk anlamadı.

"Yani ne yapacaksın?" diye sorumu basitleştirdim.

"Kötü şeyler yapmam öğretmenim, iyi şeyler yaparım." dedi.

Benim buradan çıkarımım, bu çocuğun Youtuber olma özentisi kim bilir kaç Youtuber izledikten sonra oluştu! Kimleri izledi, çocuk kalbinde ve aklında hangileri yer etti, ne kötüler gördü ki, "Kötü bir şey yapmam" diyor!

Var olan bir şeyi görmezden gelip yok sayamayız. Uzak tutmak istediklerimizin yerine başka şeyler koymalıyız. Hiç de sevmem "meli-malı" cümleler kurmayı. Akıl vermektir bir nevi. Ama başka ne yapabilirim ki?

Bir eğitimci olarak uzmanlık alanım ilkokul çocukları. Çocuklar söyleneni değil, gördüklerini yaparlar, "Görgülü Kuşlar, Gördüğün İşler" hesabı. Onlara öncelikle sizler rol model olun ki sosyal medya fenomenleri veya youtuberlar yerine daha doğru insanların izinden gitsin, onlara özensinler.

Türkiye Cumhuriyeti'nin emanet edildiği gençlik, böyle bir gençlik değildi. "Ebedi yüz yıllara" diyorsak, şu anda da olmamalı! 

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

BİLİNİZ
SİYASAL KEMALİZM

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin