YORGAN GİTTİ AMA KAVGA BİTMEDİ

kakofoni-yeni

Nasrettin Hoca'nın "Yorgan gitti, kavga bitti" fıkrası vardır.

Hoca bir kış gecesi kavga sesleriyle uyanır, soğuk olduğu için yorgana sarınır dışarı çıkar. Kayıtsız kalamaz, yorganı bir kenara bırakır, kavga edenleri ayırmaya çalışır. O arada kavga edenlerden birisi yorganı alır kaçar. Dolayısıyla kavga sona erer, hoca içeri yorgansız girer. Hanımı sorar, yorgan nerede? diye.

Hoca: "Yorgan gitti, kavga bitti."

Bizde de seçim kavgası bitti; atı alan Üsküdar'ı geçti, bizim yorgan gitti ama kavga bitmedi.

Politikacılar eski defterleri açıyor, takkeleri düşüyor kelleri görünüyor. Desteklediğini söylediği partiye ihanetini itiraf edenler mi dersiniz, birbirine kavgada bile söylenmeyecek sözler söyleyen yılların gazetecileri mi dersiniz, saf değiştiren gazeteciler mi hem nalına hem mıhına vuranlar mı? Bir de her biri bir yerden bir şey söyleyen sosyal medya fenomenleri… Şap, şeker, sap saman hepsi birbirine karıştı. Bir kakofonidir gidiyor ve hepsi birden CHP'ye, özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu'na saldırıyor.

Seçimi bir tek kişi kazandı aslında. Ya da diyelim ki Cumhur İttifakı. Ama kaybeden sanki tek CHP'ymiş, ittifaktaki diğer partiler hiç yokmuş gibi davranılıyor. "Vurun abalıya" hesabı...

CHP sadece KEMAL KILIÇDAROĞLU'ymuş gibi herkes Kemal Bey'den hesap soruyor hala. "İstifa da istifa!" Yeter ama!

Hoş ben olsam çoktan istifa etmiştim ya! Yerinde olsam, ilk kurultayda aday olmayacağımı bildiririm.

...

Haktan hukuktan bahsedip, haksızlık etmek nasıl bir ikilemdir! Seçim sürecinde Kemal Bey elinden gelenden de fazlasını yaptı. Neredeyse başa baş bir oranla seçim sonuçlandı. Eğer ki adil bir seçim süreci olsaydı, şu an cumhurbaşkanı olmuş olabilirdi ve bugün "İstifa!" çığlıkları atanlar, o zaman tabiri caizse "eteğinde namaz kılıyor" olacaklardı. Bu deyim, bizim oralarda yaltaklananlar için kullanılır.

Benim de Kemal Bey'i eleştirdiğim bazı noktalar vardı, hala da var. Ama bu kadar da olmaz ki? Yine geldim aynı noktaya:

"Hırsızın hiç mi suçu yok Hakim Bey?"

...

Daha önce de söyledim, bir partiye ölümüne bağlı bir partizan değilim. Ama ilkelerim ve belli bir siyasi çizgim vardır. O çizgi hiç sağa kaymadı. Sıradan yurdum insanı bir seçmen olarak CHP seçmenine çok açık bir eleştirim ve bir tavsiyem var. Özellikle gençlere...

Kimseyi aşağılamayın, koyun, kaz, köle benzetmesi yapmayın! Seçmeni tarafından aşağılanan partiye kim oy vermek ister? İkide bir Aysun Kayacı''nın kulaklarını çınlatmayın. Onun söylemek istediği şey, sizin yaptığınız şey değildi.

Terör örgütleri bile örgüt elemanı yetiştirirken önce ne yapıyorlarmış, biliyor musunuz?

Onları ne kadar önemli ve değerli olduklarına inandırıyorlarmış ellerine silah vermeden önceki eğitimlerde.

"Sen güçlüsün, sen çok değerlisin, sen olmazsan biz olamayız, ağamsın, paşamsın" gibi...

Maslow'un temel ihtiyaçlar sıralamasında "Fiziksel ihtiyaçlar ve güvenlik" ten sonra "aidiyet" gelir. İnsan kendini ait hissettiği yere bağlanır. Onun için mücadele eder, sever, saygı duyar, korur, kollar.

İnsan tabiatı yüceltilmekten hoşlanır; size iki güzel söz söylensin, hemen başınız şöyle bir yukarı kalkar, karşıya güvenle bakarsınız. Anneniz, babanız, öğretmenleriniz, arkadaşlarınız tarafından beğenilmek istersiniz. Sevilmek başka bir şeydir, beğenilmek başka...

Ne kimseyi aşağılamanın ne de birbirini suçlamanın kimseye faydası yok. Ne seçim süreçlerinde ne de hayatta!..

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

NİTELİKSİZ EĞİTİM 2
NİTELİKSİZ EĞİTİM VE SONUÇLARI

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin