KARAKTER MESELESİ VE ÜLKÜCÜ HAREKET

KAREKTER,ÜLKÜCÜLER ve ORTAM

Yucatan Yarımadasında "sisal" denilen bir tür kenevire benzeyen ve elyafı böl olduğundan tekstil sanayiinde kullanılan bir bitki yetişir.

Bu işi karlı bulan Amerikalılar Florida'da sisal üretmeye karar vermişler. Iyi bakılmış olan bir araziye ekim yapılmış. Vakit gelmiş bitki büyümüş. Amerikalılar buna pek sevinmişler. Hiera!.. Sisal ticaretini Yukatanlıların elinden aldık. Ürettikleri mahsulü biçtiklerinde bir de ne görsünler? Yaprakların içinde bulunması gereken elyaf yok. O zaman meseleyi anlamışlar. Sisal bitkisi sert toprak soğuk rüzgar sıcak güneşle mücadele ederek gelişiyor ve kemale eriyor.

Demek ki hayatının kolaylaştırılması ve mükemmel ortam hazırlanması bu bitkiyi mahvediyor.

Nasıl ki sisalin kıymeti elyafında ise insanin cevheri de karakteridir. Bunlar zorluklarla gelişir gevşek hayatla değil…

Şimdi sözü bu noktada ülkücü hareketin çilekeşlerinden Hayati Pekel'e bırakalım:

"Siyaset denilen sözcük; milleti ikna ve iyi yönetme iddiasıdır..! Eğer böyle bir düşüncen yoksa, sadece koltuk işgali ve makam sevdası, hem size hemde millete zuldür..! Biz cennet mekan Başbuğumdan öyle öğrendik.
Bizim ki bir umut.
Yirmi yıldır davayı dağın eteğinde bırakan ve kendilerini dağı zirvesine çıkaranlara karşı bir umut..!
Bir dava uğruna ömürlerini feda etmiş; bu uğurda anadan, yardan, istikbalden vaz geçmiş insanların bir umudu.
Kimseden bir şey beklemeden; sadece gelecek nesillere güzel bir gelecek bırakma umudu.
Zaman kimi haklı, kimi haksız bırakır bilmiyorum.
Bildiğim tek doğru vardı.
O da yirmi yıldır bizi ninnilerle uyutmaya çalışanlar ve de bizim sırtımızdan geçinenlere baş kaldırmam gerektiğiydi.
Ben onu yaptım.
Yarın huzuru mahşerde alnım pak olarak hesabımı veririm..!
Ben inandığım ülkücülüğümü değil; inanmadığım insanları bıraktım.
Ülküdaşlarım benim kardeşimdir..!"

Ne güzel demiş Hayati Pekel. Yüreğine sağlık abi diyerek başlamak gerek.

Biz karda kışta yoklukta karanlık sokaklarda ÜLKÜDAŞLIK yaşadık yumuşak döşeklerde büyüyenler bizi nereden anlasın.

Rüzgarlara dayanma zorunluluğu olmasaydı ağaçların kökleri bu kadar sağlam olur muydu dersiniz? Bizim bir kuşak o rüzgarların önünde tutunmak için köklerini sağlam tuttu. Simdi o kökten gelenlerin bir bölümü bu günün sıcak su ülkücülüğünü kabullenmekte zorlanıyor ve sıcak su ülkücüleri de onları anlamıyor kanaatindeyim.

Halbuki gideceğimiz yer belli. Gideceğimiz yer Türk milletinden başka adres değildir. Elbette oturup geçmiş için ağlamayalım. Hatta GEÇMİŞE AĞLAMAYA HAYIR diyelim.

Geçmişteki tecrübeler ışığında yol alalım ama sadece geçmişte yaşamayalım.

Sağlam karakterli sağlam adamlar olun. Dava adamı olun. Adamın adamı olmayın. Tatlı su milliyetçileri olmayın. Mücadele edin doğrular için Türk milleti için.

Muhabbetle efendim.

Doğan Ay

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

DİSTOPİK BİR KURGU - Dünyâ Savaşı'na Girmeseydik N...
KRİSTAL GECE - II

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin