Karanlığın ardından tan ağartır geceyi,
Saçılır gizli-saklı, 'bilinmez' olur âyan.
Kimsenin duymadığı yasaklı bilmeceyi,
Tek kendime sorarım, cevabı bulunmayan…
Bir kara haberdi canıma yeten
Dediler ki Reis Maraş'a düştü
Öykü denilemez destandı yiten
Beklerken saniye asırı aştı
Şiirler utangaç ne söylesem boş
Kalmadı denecek söz Çanakkale
Bakma sana değil akıttığım yaş
Haline ağlıyor göz Çanakkale
Sana minnetimi nasıl anlatsam
Şükür olsun şükür sana Yarabbi
Anlatırken biraz kendime çatsam
Şükür olsun şükür sana Yarabbi
Farketmez burada bebek yahut yaşlı olman
Aklım erdiğinde kaçtım orada elimde kırmızı renkli kama
Şerafeden yükseldikçe sela sesleri
En ücra köşesinde alev çıkar gönlümün
Hülya olmaktan çıkar şehadet mertebesi
İşler gönüllere bir hüzün resmi
Dayanır mı gül yüzlü anacığımın yüreği
İnanır mı Mehmet'inin gözlerine bakamayacağına
Melek yüzlü oğlunun şehit olduğuna...
Üzme hiç kendini Mevla'ya güven
Sular bulanmadan durulmaz gönül
Çileyle sınanır hak ise davan
Cefasız menzile varılmaz gönül
Dün gördüm gazetendeki köşende,
Falları yazmışsın halleri de yaz!
Aşk mı var? Para mı? Derde düşende,
Hep davulu yazma, zilleri de yaz!