Sene 1982 veya 1983. Yani anlayacağınız 9-10 yaşımdayım. 12 Eylül olmuş, Türkiye'de MHP yok, Başbuğ'um hapiste... Avrupa'da insanımızın durumu: Şimdi olduğu gibi öyle okumuş, Alman toplumunda yer edinmiş, kendini kabul ettirmiş Türk elle sayılacak kadar az o dönemlerde. İnsanlarımız çilekeş, maden ocaklarında, kuzeyde tershanelerde, değişik bölgelerde ki araba fabrikalarında çalışan Türk...
Lunaparkların en keyiflilerindendir ve büyüklerin de zevk aldığı görülmüştür. Şahsen ilk 21 yaşımda bindiğimde pek keyif almıştım. Ne var ki yüzümüze çarpan bir gerçek var: 'Çarpışan arabalar' keyfinde bir zihniyetle tarih bilinci oluşturulamaz ve ülke yönetilemez. "Çarptım mı afallatırım" zihniyetiyle dış politika olmaz, iç politika olmaz, parti içi demokrasi olmaz. Ülke demokrasisine k...
Namım mazide kaldı kusur bilindi adım
Kuzu kurda emanet yaylaya yayayım mı?
Elin aklına uydu beni dinlemez kadım
Yokluk mapus yarenim davamdan cayayım mı?
Geçen gün her zaman gittiğim berberime traş olmaya gittim-Herhalde erkeklerin ekseriyeti berber konusunda oldukça muhafazakardır- Berber koltuğunun arkasındaki duvarda asılı bulunan televizyonda "Fetih Şöleninden" kesitler gösteriliyordu. O sırada Akp seçmeni olan berber arkadaşım "Bunlar hep hikaye. Ayasofya'yı cami yapın da o zaman görelim fethi" dedi. Ülke toplumu ve siyasetinde güçlü bir karşılığı olan bu söylemin ne kadar adil, akılcı ve pratik olduğunu tartışmak gerekiyor aslında. Namazla niyazla arası çok da sıkı fıkı olmayan bu arkadaşın talebi teolojik olmaktan çok psikolojik. Meseleyi bir gurur meselesi olarak görüyor.
İnsanoğlunun kolektif bir şekilde örgütlenerek "Kültür" üretmesi ile birlikte zaruri ihtiyaçları karşılayan ve belli bir fiziki alanı kaplayan yahut yapısal bir varlığı olan "mekanın" yüzyıllar içerisindeki toplumsal,ekonomik,siyasal dönüşümlere paralel geçirdiği farklı mahiyetteki kavramsal örgütlenmeler mekanları anlamlandırma biçimlerimizi de şekillendirmekte ve bu farklı anlamlandırma biçimleri toplumsal gruplar arasında yoğun ihtilaflara yol açabilmektedir.
- ULUS DEVLETİN DEVRİ GEÇTİ- HANGİ GEZEGENDE? "Ulus devletin devri geçti" söylemini, 21'inci yüzyıla adım attığımızdan beri çokça duyuyoruz. Türkiye'de de özellikle anayasa meselesinin gündemin merkezine oturduğu dönemde, ateşli tartışmaların etrafında şekillendiği bu söyleme 'Millet ve Milliyetçilik' kitabının yazarı Prof. Dr. İskender Öksüz farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Ödünç b...
Almanya'nın Ermeni Sorunu'na neden bu kadar çok ilgi gösterdiğini anlamak için Alman tarihine bakmak gerek. 1888'de Kaiser Wilhelm'in başa geçmesiyle birlikte, Almanya'ın bir dünya gücü olma hayalleri de açığa çıkar. Wilhelm, Çin'deki Boksör Ayaklanması'nı bastırmak için ordusunu gönderiyor. On binlerce Çinlinin öldürüldüğü büyük katliamlar yapılıyor. Hatta dönemin Osmanlı Padişahı II. A...
anlatmak seni
Yesevi dergahından çıkarak
Bektaşi divanında diz kırarak
veya şehrin en kalabalık caddesinde
Mendil satan çocukların saçlarını okşayarak
Bir fenomendir, face'de sıkca rastlarız... Ne zaman facebook koşullarını değiştirse hemen kopyala yapıştır vasıtası ile bir çok zaman karşımıza çıkar: "İTİRAZ ...sözleşme şartlarını değiştirebileceğini ilan eden facebook'un yeni kullanım koşullarına cevaben; tarafıma ait olan her tür kişisel bilgi.... telif hakkının bana ait olduğunu beyan ederim.... onayım gerekli olacaktır.... telif ha...
Kurultaya gitmek için 240 imza yeterliydi, siz 548 delegenin imzasını bile yok saydınız.
Hem delegeyi hiçe sayıp mahkemeyi adres gösterdiniz hem de partiyi mahkemeye verdiler diyerek zekamızı yok saydınız.
Delegenin haklı talebini kabul eden mahkeme kurultay kararı verdi onu da yok saydınız.
Hukuk eliyle tescillenen kongre için çağrı heyeti 15 Mayıs'a tarih verdi. Gemerek mahkemesinden aldığınız usulsüz bir kararla hukuku yok saydınız.
Kurultayın yapılabilmesi için mahkeme tedbir kararını kaldırdı, Adalet Bakanlığı emriyle mahkeme kararını yok saydınız.
Binlerce ülkücü, yüzlerce delege tomaların, çevik kuvvetin karşısında bir araya geldi, bu iradeyi yok saydınız.
Yargıtay kararı öncesinde saygılıyız derken bir anda fikir değiştirip yargıtay kararını da yok saydınız.
Tüzükteki seçimli kurultay yapılamaz maddesini gayet iyi bildiğiniz halde 10 Temmuz'da seçimli kurultay diyerek aklımızı yok saydınız.
Tek yetkili organ olan Çağrı Heyetinin kurultay için açıkladığı 19 Haziran tarihini tanımıyoruz diyerek bir kez daha hakkı, hukuku, ülkücü iradeyi, tabanın talebini, milletin beklentisini yok saydınız.
Anlayın artık, siz yok saydınız diye yok olmuyoruz.
Şimdi 15 Mayıs'ı taçlandırmak üzere 19 Haziran'da aynı yerdeyiz.