Kelime anlamı olarak Nev(Yeni)-Ruz(gün) yenigün anlamına gelmektedir.
Doğanın yeniden dirilişi yaşamın yeni bir formda tekrar başlayışını temsil eder.
Asyalı milletlerin büyük çoğunluğu ve Balkan ülkelerinden bazıları Türklerden gördükleri bu adeti benimsemiş ve Türkler gibi bayram olarak olarak kutlamaktadır.
Nevroz, Nevruz, Novruz, Nooruz, Navrez, Sultan Nevruz bölgelere göre ismi değişsede ruhu aynı ruhtur.
Çeşitli kaynaklar bilerek veya bilmeyerek daha doğrusu Türk Milletine olan kinlerinden dolayı bu muhteşem geleneği İranlılara mal etmeye çalışmaktadırlar.
"Zehir" diyorlarmış! Ben bunu yemem
Muhabbet ehline çaydır Mansur Bey
Ben öyle herkese "Bey" falan demem
Hakiki, kallavi beydir Mansur Bey
Ozan Arif'in ardından… (Fotoğraf: 4 Nisan 2017)
Onüç Şubat günüydü, kara haber tez geldi,
Gözden yaşlar döküldü, her bir işe vaz geldi,
Yadigârdır sözlerin, yetim kalan saz geldi…
Ardın sıra bıraktın gözü yaşlı gözleri,
Asrın Dedem Korkut'u hüzne boğdun bizleri.
Erenler rakısını açmış. Orası olmaz, burası tenha değil derken caminin duvarının dibine yerleşmiş. Bunu görenler ''Tuuu! utanmaz adam ...'' deyince seninki seslenmiş. ''Şu rakı bitsin; camiiye doğru tükürmek ne demek sana göstereceğim'' Milyonlar gölgenin yanlış yaptığını haykırıyor. O üzerine alınmadan o kurumsal kimliğe hakaret sayıyor. Hele şu seçim bitsin görelim diyeceği...
izini kaybetmiş ayaklar Mağrip'ten Maşruk'a çıkarız yola onlara yol göstermez karınca dayan, daha görülecek çok gün var seyreyle dünyayı gönlümüzün duldasında şöyle uzuncazorun, oyunu bozduğu çığırvarır denizi paklar o çağda evrenin mayası bozulduğundan berigür ormanın düşlerini kese kese bitirdibu ara makası/akrep ile yelkovançoğalıp eksiliyoruzipimizi bağladı ...
İlhamım, efkarım sana ayarlı,
Bilgim yok saatin kaç olduğundan.
Şiirler yazarım yaren'li, yar'lı,
Habersiz, sevmenin suç olduğundan.
Türkler tarih boyunca din olmasaydı asla asimile edilemezlerdi.
Evet bu konuda çok iddialıyım."Türkler asimile mi olmuş?" Diye soranlar elbette olacaktır.
Diğer milletler gibi Türk Milletide tarih boyunca çeşitli tekâmül evrelerinden geçmiştir.
Türklerin bu evreleri en sert geçirdiği dönemler yeni bir dinle tanıştıkları zamanlar olmuştur.
Ortaasyada Ötügende Mani dinini resmi din olarak kabul eden Uygur Türkleri çıkış noktası İranda bile tutunamayan Mani dinini çeşitli fedakarlıklarıyla 100 yıl ayakta tutmayı başarmışlardır.
Daha sonra Budizmi kabul eden Uygur Türkleri 500 yıl kadarda bu dinin yükünü sırtlarında taşımışlardır.