SALİHLERİN GÖÇÜ

yasayan-olum

O masum…
O hesapsız…
O yürek dolu çocuksu gülümsemelerimiz,
Yılların sarartıp veremli bir hasta simasına benzettiği
Kenarda köşede kalmış siyah-beyaz fotoğraflarda kaldı…
Ve henüz yazılmamış şiirlerimin
Hiçbir gözyaşının söndüremeyeceği,
Yürek yangınlarıyla kavrulmuş mısralarında…

SALİHLERİN GÖÇÜ

Hayallerimiz…
Yengilerimiz…
Yenilgilerimiz…
Hay huylarımız ve dövünmelerimiz…
Hepsi boş…

Sanki yan komşuya ateş almaya gelmiş gibi

Bir şekilde gelip geçiyoruz her birimiz bu yoldan…
Bir nefeslik menzil bizimkisi…

***

Salihler veda faslında şimdi, sessiz sedasız…
Feleğin imbiğinden damıtılmış
Acı dolu çıkınlarını çoktan yüklendiler…
Gidiyorlar birer birer…

***

O masum…
O hesapsız…
O yürek dolu çocuksu gülümsemelerimiz,
Yılların sarartıp veremli bir hasta simasına benzettiği;
Kenarda köşede kalmış siyah-beyaz fotoğraflarda kaldı…
Ve henüz yazılmamış şiirlerimin
Hiçbir gözyaşının söndüremeyeceği,
Yürek yangınlarıyla kavrulmuş mısralarında…

***

Salihler…
O güzel insanlar…
Bencilliğin zirvesinde vurulup yola,
Geride bir feryat bıraktı kalanlara…
Ki bu ilk öksüz kalışımız değil de hani…
Yıldızımız mı düşük?
Ya da yıldızın alçaklığı mıdır bize her daim erken gelen?
Bizi haksız yere bir isyana sürükleyen…

***

Belki de hayallerimiz çok kısaydı, olması gerekenden…
Ne bileyim işte, nefsimize ağır gelse de
Hakkın vaki olma vaktidir aslında…
Hak olan o dur…
Bilmiyor değiliz; en pagan günlerimizden en dindar yıllarımıza…

***

Lâkin sırtımızdan yediğimiz her hançer darbesinde,
Saçlarımdan fışkıran aklar var…
Ya da kimseler görmesin diye,
İçine gömüp gömüp yarasını ömür tüketenlerimiz...
Koca bir hüzün ülkesi…
Koca bir mezarlık yüreğimiz…

***

Ardımızdan umursuzca çöpe atılan,
Kâğıt mendilin icadıyla netleşmişti.
Bazı aşkların aslında aşk filan olmadığı…
Dünkü sakilerimiz,
Şaki oldu birer birer başımıza…
Utanmadan ekmeğimizi çaldı,
Evimizi, gönlümüzü açtıklarımız…

***

Belki de gereksiz kızıyoruz…
Belki de en büyük kusur bizimdi…
Çünkü aslında tabiatının gereğini yaptı hep o kıymet verip bağrımıza bastıklarımız.
Kısacası: Yılan soktu…
Köpek ısırdı…
Akbaba parçaladı…

***

Ve biz de sarhoşluğunu yaşayıp yepyeni ve ulaşılmaz umutların
Üzerimizden geçen fırtına yüklü bulutların altında
Son düzlüğüne girdik ömrün…
Fonda çalan gramofondan eski bir aşk dolu şarkı yükseliyor yeni nesillerin anlayamayacağı…
Hatta burun kıvıracağı…

***

Belki "kaybetti" diyecekler ardımızdan.
Küçümseme ile karışık az hüzünlü bir ses tonuyla…

***

Bilmiyorlar…
Bilemezler…
Kaybederken kazandığımızı…
İyilerin aslında kaybetmediğini…



3.2.2018

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

“Hangi Meral” Diye Soranlar Siz Hangi Taraftasınız...
MÜSAADE EDİN İŞİMİZE BAKALIM

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin