Gelecek: Nasıl Gelecek?

20220109-193108karanlik-madde

       İşim gereği, 30 yılı aşkın bir süredir, sürekli olarak çocuklarla ve yirmi yaş altı gençlerle bir aradayım. Birlikte çalışıyor, gelecek planlamaları yapıyor ve onları hayata hazırlamaya gayret ediyoruz. Bu sayede çocuklarımızda ve gençlerimizde var olan genel yaklaşımları, bakış açılarını ve eğilimlerini uzun soluklu olarak inceleme, anlama ve de takip etme fırsatım oldu, oluyor. Yaptığımız çalışmalarla alakalı kazanımlarım, birikimim ve değerlendirmelerim uzun bir yazı konusu olmaya adaydır aslında. Detaylı bir çalışma ile onu da bir gün okuyucunun dikkatine sunmak arzusundayım.
       Bugün bu yazıda, son dönemde ortaya çıkan ve geometrik olarak büyüyen, yirmi yaş altı çocuklarımızın neredeyse tamamını ortak bir paydada buluşturan, bir eğilimden bahsetmek istiyorum. Bu yönelim öylesine güçlü ki pençesine aldığı herkesi bir kara delik gibi yutuyor adeta. Basit bir durum tespiti olarak diyorum ki; bu kadar süre zarfında hiçbir dönemde çocuklarımızı hiç bu kadar ümitsiz, endişeli, gelecek kaygısı boydan aşmış, stres yükü altında kararsız ve çaresiz görmemiştim. İlmi ve ahlâki kaliteleri erozyona uğramış, oto kontrolü zayıf, psikolojik olarak sorunlu - ki içlerinde ilaç desteğine ihtiyacı olanların sayısı her geçen gün hızla artıyor - yetişkin adayları ile karşı karşıyayız. Bu yaşta en çok ihtiyaç duydukları güven, huzur ve sağduyu ortamından yoksun olmaları dengelerini öylesine bozmuş ki, rüzgâra kapılmış yaprak misali bir o yana bir bu yana savrulup duruyorlar. Bütün bunların sonucu olarak hemen hepsinin ağzından duyduğum, benim için çok üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir cümle var ki bana göre başka hiçbir şey yaşanan çöküşü bundan daha iyi özetleyemez: "Bu ülkede geleceğimin nasıl olacağını göremiyorum, kendimi güvende hissetmiyorum, dolayısıyla da bu ülkede yaşamak istemiyorum ve yurt dışına gitmek, hayatıma orada devam etmek istiyorum." Devamında sorduğum "Bu gidişin geri dönüşü olacak mı?" sorusuna aldığım cevaplar da benzer şekilde "Geri dönmeyi asla düşünmüyorum." şeklinde oluyor.
       Ülkemizde yaşanan siyasal ve ekonomik istikrarsızlık, sosyokültürel gerilim alanları, bireysel ve toplumsal kalite ve gelişmişlik sıkıntıları, hattâ terör belası, her şey ama her şey bir yana, çocuklarımıza ta iliklerine kadar işleyecek şekilde yaşattığımız, içlerinde en acı, en üzüntü verici olan, bizi en derinden yaralayan, geleceğimizi en çok tehdit eden bu kesif ümitsizlik var ya, işte bu bir yana. Hiç kimse ama hiç kimse bu koca gerçek ortadayken iktidar olsun, muhalefet olsun siyasal anlamda kendini başarılı olarak tarif edemez, toplumun gözünü boyamak yoluyla, yarattığı bu içler acısı durumu gözlerden gizleyemez. Bu gençlerin tamamının bütün yaşamını içine alan mevcut iktidar için başarısızlığın en açık net bir kanıtıdır bu durum, başarısızlığını tarif için başka hiçbir veriye ihtiyaç yoktur kanaatimce. Hepimizin malûmu olduğu üzere bu iktidarın son dönemde temel düşünce eksenini "Beka Meselesi" şekillendirmektedir. "Beka", ülkenin, milli devletin varlığını bağımsız olarak ilelebet sürdürebilmesi, kıyamete kadar baki kalması anlamında olduğuna göre, hedeflenen o hür geleceğe güvenle bakabilmek için geleceğin temsilcileri olarak o çok önemsenen "beka"yı mümkün kılacak bugünün gençlerini böylesine bir bilinmezliğe mahkûm edip çaresiz bırakmak - hem "beka"dan bahsedip hem de gençleri unutmak - nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamak mümkün değil. Ya "Beka Meselesi"nde - söylemeye dilim varmıyor ama - samimi değiller ya da bu hususta ne yapacaklarına dair en ufak bir fikirleri dahi yok. Ancak burada bu vahim durumun tek sorumlusu olarak iktidarı göstermenin de çok büyük haksızlık olacağını söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü muhalefet de olması gereken seviyede ve kalitede asli görevini yapamadığı, iktidarın oluşturduğu tahribatı azaltma, engelleme ve giderme noktasında en ufak bir katkı sunamadığı, gençlere bu kötü gidişi tersine çevirebileceklerine dair en ufak bir umut dahi aşılayamadığı için bana göre en az iktidar kadar bu durumun sorumlusu ve suçlusudur. İlme ve akla uygun bir vizyon ortaya koymakta muhalefetin de başarısızlığı aşikârdır. Kendi adıma ben hiçbirinin milli eğitim, çocuk gelişimi ve sağlıklı nesiller yetiştirme hususunda en azından bir gayret içinde olduğuna şahit olmadığım gibi bu yönde bireysel çabası olanların da çok defa baltalandığını gözlemlediğimi söyleyebilirim.
       Özetin özeti; ülke olarak genç nesilleri eğitme, çağı akla ve mantığa uygun okuyup anlayacak şekilde şekillendirme, her açıdan - fiziksel ve ruhsal - sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırma ve milletimizin geleceğini güvence altına alma noktasında olumlu en ufak bir adım atamadığımız gibi tam tersine çok yoğun bir başarısızlığa uğradık, derin bir kuyuya düştük, düşmeye de devam ediyoruz. Önümüzdeki belki yarım belki bir asrı çoktan kaybettik, düzeleceğimize dair bir umut ışığı da görünmüyor. Benim burada anlatmak istediğimi siyasi açıdan değerlendirme ve taraftarlık bağnazlığı ile sağa sola çekme eğiliminde olanlar elbette olacaktır, ki bu işin doğası da budur. Bu şekilde davranacak, aklı kirada hiç kimseye söyleyecek hiçbir sözüm yoktur zaten. Benim sözüm milli şuur sahibi, insan gibi insan olma gayretindeki, gözü gönlü açık, fikri hür vicdanı hür insanlarımızadır. Görünen o ki siyasilerimizin kısır çekişmelerden başlarını kaldırıp çocuklarımızı görecek, sorunlarını dinleyecek, çözüm sunacak - en azından bu yönde bir umut aşılayacak - ne vizyonları ne de en ufak bir gayretleri var. Şu hâlde iş başa düşüyor. Çocuklarımızı daha fazla bu aymazlığa teslim edemeyiz. Bir an önce harekete geçmek boynumuza borçtur. Aksini düşünemiyorum bile.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

GÜÇLÜ BİR ÇIKIŞ
AHA ŞURADA TERÖRİST VAR!

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin