HURMALARKEN ALMAN, TIRMALARKEN TÜRK

Alman futbolseverler, Rusya'da düzenlenen 2018 Dünya Kupası'nda beklenmedik şekilde elenen Alman Milli takımında faturayı Türk(!) asıllı Mesut Özil'e kesti.

Mesut da kızıp, artık ülkesinin(Almanya)Milli takımında oynamayacağını ilan etti.

Ve gümbürtü koptu…

***

Futbol, ekseriyetle ekonomisi zayıf, eğitim ve kültür düzeyi düşük, bulunduğu ortamda bir kimliği ve statüsü olmayan, kendini ifade edebilme sorunu yaşayan yığınların yegâne eğlencesi ve aynı zamanda kurduğu hayallere kavuşamamış bu ezgin, bezgin ve umutsuz yığınların isyanını kusma aracıdır...

Futbolu bir görsel şölen olarak kabul edip, onu bir hafta sonu arkadaşlarla buluşup beraber eğlenip muhabbet etme vasıtası olarak gören, keyif için izleyen bilinçli insan sayısı çok azdır…

O yüzden tadını çıkarmak yerine cılkını çıkarırlar hep…

Ülkemiz dâhil, dünyanın her yerinde böyledir…

Haliyle bugün çok iyi oynayan ve takımını sırtlayan futbolcuyu baş tacı eden seyirciler, bir sonraki maçta düşük performans sergileyen ve takımın başarısızlığının başat sebebi olarak gördüğü aynı futbolcuyu yerine dibine sokarlar...

Etrafı yakıp-yıkarlar…

O da yetmez, takımı sırtladığı maçta apış arasını bile yalamayı dillendiren bu cahiller sürüsü, şimdi o futbolcuya ölüm tehditleri savurup anası bacısı liste başı olmak üzere sülalesindeki en yaşlı kadından henüz doğmamış yavrusuna, hatta kümesteki tavuğuna kadar en iğrenç sözleri kullanırlar.  Bu iğrenç sözlerine katık yaptıkları hanımların bazılarının mahallede komşuları ve hatta ölü olması bile bu iğrençliği durdurmaz. 

Geçmiş güzel günlerin de hiç hatırı yoktur; bu cahilliğin, ahlaksızlığın, vandallığın dışa vurduğu cinnet zamanlarında…

Yukarıda anlattıklarım genel bir tespit olup Alman futbolseverler için de geçerlidir…

Mesut Özil ekseninde yaşananlar da aşağı yukarı böyle bir şeydir aslında…

Horoz dövüşünde de kaybedeni kesip yemiyorlar mı zaten?

***

Tabi bizim de her şeyin cılkını çıkarıp ajite etmekte üzerimize yok. Şark kurnazlığının zirvesindeyiz her dem…

Kendini Alman hissettiği için öz iradesiyle, "Türk" kimliğini iade edip Almanya vatandaşlığını seçmiş ve artık kariyerinin son düzlüğüne girmek üzere olan bir futbolcu için bir bardak suda fırtına koparmayı da başardık…

Yani Mesut Özil'in yaşadığı talihsiz durumdan da bir pay çıkarıp Almanya'nın ayak takımı ile ülkemiz arasında milli mesele haline getirdik…

Mesut'a ırkçılık yapılıyor, hakaret ve küfür ediliyormuş, kazanınca Alman kaybedince göçmen muamelesi yapılıp Türk asıllı oluşu sorgulanıyormuş…

Of ki of…

Bir mağduriyet edebiyatı ki sormayın…

Tamam, fanatik ve ırkçı Alman medyası da ateşe odun taşıyor ama bizim de en mağrur dönemimizde bile mağdur edebiyatı yapıp yalandan kahraman yaratmakta üstümüze yok…

Siyasetimiz sporumuz, sporumuz siyasetimiz gibi vıcık vıcık…

Memleketin başka sorunu kalmamış gibi basın, medya çarşaf çarşaf yazıp çiziyor, bütün kanallar ondan bahsediyor. Vekiller, bakanlar "Ey Almanya!" soslu beyanatlar veriyor.

Kendisi için anne-babasının memleketi olmaktan öteye bir anlam taşımayan Zonguldak Belediyesi, adını bol ve ucuz hamaset kokan sloganlar eşliğinde, bir caddeye veriyor.

Ve elbette beklenen doğal gelişme sonucu dünya liderimiz bile meseleye el atıp Almanya'ya ayar üstüne ayar çekiyor…

Biraz daha gazlasalar, ben bile ata yadigârı çakaralmazı kuşanıp Almanya'yı fethe çıkacağım…

O derece yani…

***

Ama bakıyorum, Mesut'u kendi tercihi olan Alman vatandaşlığına kaydını yapan Alman nüfus müdürü hakaret etmiyor. Almanya hükümeti, başbakanı dışlayıp hakaret etmiyor. Hükümet sözcüleri hakaret bir yana bilakis büyük bir değer verdiklerini ve futbol severlerin yaptığı hakaretleri tasvip etmediklerini söylüyor. 

Yani muhatabımız olan Alman resmi makamlarından asla bir dışlama, öteleme, yabancı muamelesi yapma, hakaret vs yok. Aksine sahiplenme var, destek var, göstermelik de olsa saygı var…

Peki, bizim yöneticilere ne oluyor?

Yahu adam şimdiye kadar ruhunda hissetmediği Türklüğü, kendisi çıkartıp kapının dışında bırakmış.

Helali var yeteneğini iyi kullanmış, dünyanın en iyi kulüplerinde top koşturup kariyer dağının zirvesine kurulmuş ve bizim gibilerin hayal bile edemeyeceği paraları kazanmış.

E, her çıkışın bir inişi vardır, şimdi o döneme yani çok ağır bir spor olan futbolda emeklilik yaşına yaklaşmış olabilir. Veya hemen her sporcunun yaşadığı gibi sıkıntılı bir geçiş dönemi yaşıyordur ve bugün performansı düşük olsa da yarın toplayıp eski gücüne ulaşır…

Haliyle insan, düşük ahlâk ve düşük kültüre sahip Alman futbol fanatiklerinin tepkileri sebebiyle meydanlara çıkan bizim yönetici taifeyi, "Mesut üzerinden gündem köpürterek bir şeyler mi saklıyorlar, başka bir şeylerin üzerini mi örtmeye çalışıyorlar?" diye düşünmeden edemiyor…

Buradan nasıl bir Türklük ve memleket meselesi yonttular arkadaş!

Takdire şayandır ki, Michelangelo bile yapamazdı bunu…

***

Devletimizi yönetenler, Türk'e ve Türklüğe yapılan ırkçılığa samimiyetle karşıysa Kerkük'e baksın. Irak Türklüğü Peşmerge zulmü altında inliyor, Türkmen liderlerden Ferşat Salihi, "yok ediliyoruz " diye haykırıyor. Sesini duyan yok…

Suriye, Halep Türkleri aynı durumda varlık mücadelesi veriyorlar; kitleleri hareket geçiren yok, miting yapan yok…

Karabağ Türkleri on yıllardır Ermeni işgali altında ezim ezim eziliyor. Kırım Türkleri onlardan farklı durumda değil; meydana çıkan, umursayan yok…

Çin'in Doğu Türkistan Türklüğüne karşı yaptığı soykırım, vahşet, eziyet, ırkçılık ve sömürünün dünyada eşi benzeri yok…

Son on altı yılda burnumuzun dibindeki Ege adalarımız ellerimizin arasında kayıp Yunan egemenliğine girdi.Bu ülkede kimsenin sesi çıkmadı…

Vatan toprağının Mesut kadar değeri yok mu?

Ya KKTC, hadi daha öncekiler beceriksiz ve ayyaş olduğu için becerip tanıtamadı. Fakat on altı senedir bütün dünyanın gıpta ettiği, sözüne değer verip önünde ceket iliklediği, kıskançlıktan çatladığı bir liderimiz ve yerli hükümetimiz var. Ama nedense Kıbrıs Türk devleti kurulduğu günden beri hiçbir dostumuz tarafından tanınmıyor ve ekonomik ambargo altında açlığa, yokluğa mahkûm…

Ümmetin el üstünde tuttuğumuz Filistinli evladı bile, KKTC'yi devlet olarak görüp iplemiyor…

Batı Trakya'da yaşayan Türkler evinin akan damını bile tamir edemiyor, ettirilmiyor…

Öyle bir baskı var ki, Batı Trakya Türklerine "Türk" denilemiyor…

***

Yani güzel kardeşim, Türkler ve Türklük her yerde hakarete uğruyor, eziliyor, çiğneniyor, yalnızlığa itiliyor, ırkçılık şiddetine maruz kalıyor…

Mesut Özil'e ayrımcılık yapılıyormuş…

Pöh!

Bir kere adam hâlâ Alman ve bir Alman olarak yurttaşı olan o fanatik serserilere verilmesi gereken cevabı, "Artık Alman Milli Takımı'nda oynamayacağım" diyerek en güzel şekilde vermiş. Fakat alman vatandaşlığını bırakıp yeniden "Türk" vatandaşlığı alarak aslına dönmemiştir(Bilinçli bir Türk olarak dönerse baş tacımdır).

Ayrıca seyirci her yerde seyircidir; şimdi yenildi diye birayı çekip söver, yarın kazanınca yine birayı çekip apış arasını yalama kuyruğuna girer...

Bize ne?

Gidin az ötede sektirin topunuzu…


26.07.2018

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Uygun Adım, Marş
KÜÇÜĞÜM

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin