KAYNAĞI KURUMAYAN PINAR DAĞLARI DELER
' Türk milliyetçiliği ' Türk milletin kaynağı kurumayan pınarıdır.
Ben, MHP de kalanların bir kısmının amacının lideri korumak olsa da, büyük çoğunluğunun refleksinin partiyi korumak olduğunu düşünüyorum.
Ömürleri bugüne kadarki mücadelelerinden dolayı Tanrının lütfunu beklemekle geçecek.
Böyle bir lütuf yok, ama yine de bekleyecekler.
Önemini fark edecekler mi bilmem, ama fikir yürütmenin bile fitne ve fesat kabul edilip önünün kesildiği bir yapıda sadece statüko yaşayabilir ve o da hiçbir zaman mevcut tan daha iyi olmaz.
İYİ partiye gelince
MHP de işler nasıl tıkır tıkır yolundaysa
Merak etmeyin! İYİ partide de bütün işler aynı şekilde, aynı mantık ve taktikle tıkır tıkır yolunda.
Her ikisinde de oligarşi ve parti kurtları ölesiye kadar asla kalkmayacakları kutsal koltuklarına çoktan oturdular bile.
Malumunuz kutsal dava ile kutsal koltuk arasındaki kutsal bağ oluştuktan sonra kolay kolay kopmamasıyla ünlü.
Yani her ne kadar Türk milliyetçiliğinde ruhban sınıfı yok denilse de aslında vardır.
Kutsal sandalyelere mübarek oturaklarını bir kez oturtanlar sıratı geçmiş ve kutsal particiliğin kutsal sınıfına girmişler demektir.
Yerel ve küresel güçlerce haklarında önleri kesilmek için ihtilaller yapılan, oyunlar tezgâhlanan bozkurtlar nerede derseniz hikâye uzun
Zaman zaman Kürşat ihtilali gibi kendi partilerinde surda gedik açmaya çalışsalar da girişimleri her seferinde hüsranla bitmeye devam ediyor.
MİLLİYETÇİLİK VE ÜLKÜDAŞLIKLARINA ASLA SÖZ EDEMEYECEĞİM BİRBİRİNDEN DEĞERLİ ÜLKÜDAŞLARIM LÜTFEN BU ELEŞTİRİDEN ALINMASINLAR, ÇÜNKÜ ONLAR, ELEŞTİRİLERİMİZİN HEDEFİ DEĞİL, BİLAKİS VARLIKLARINDAN ONUR VE ŞEREF DUYDUĞUMUZ UMUTLARIMIZDIR.
Yani TÜRKSENİZ, KRİPTO DEĞİLSENİZ ZENGİN VE BİRİNİN ADAMI değilseniz, milliyetçi partilerde bile, bu yapının duvarları size o kadar yüksek ve çetindir ki kurt değil, kuş olsanız giremezsiniz.
İşçinin, köylünün, memurun, emeklinin, esnafın…
Ne kadar ülkenin kaderini değiştirecek bilgi ve birikimi olursa olsun bu yapıda hiç bir zaman yeri yoktur.
Her köşe başı adamı diri diri yiyen, sineğin yağını hesap eden, profesyonel partililerce tutulmuş durumda.
Vatan millet senin benim için kutsal, onlar için her yol mubah, her yol Sakarya!
Siyasette milli menfaatin şahsi menfaatten üstün tutulması diye falan bir şey yok. Onlar senin benim gibi avam için. Biz vatan kurduyuz onlar siyaset kurdu.
Vatan kurtlarının görevi ölmek, siyaset kurtlarının görevi yemektir.
İyi mevzi tutar, iyi yer, iyi yedirirler.
Bizim kırk yılda geçtiğimiz yolu onlar bir günde geçer, bizim kapısından bile geçemeyeceğimiz yerlere onlar Paraşütle inerler.
Onların can, kan, alın teri, emek gibi hiçbir dertleri yoktur. Bastırır parayı, istedikleri her şeyi alırlar.
Birde nerden geldiği ne zaman ve nasıl geldiği bilinemeyen ışık saçan ışığından gözlerimizin kamaştığı PRENSLER var tabi!
Adı, fikri, titri, milliyetçilik, ülkücülük, âlem, nizam ne olursa olsun parti dediğiniz şey işte bu!
Nereye aday olursanız olun, onları görmeden, onların tezgâhından geçmeden, onların gölgesine sığınmadan olmaz. Yani kitle partisi, fikir partisi diye bir şey yok artık.
Sadece siyasetçi var ve bütün siyasetçiler her partide aynı.
Siyasetçi düzelsin Türkiye düzelir buna emin olun.
Maalesef MİLLİYETÇİ PARTİLERDE DE DURUM BU.
Ülke bunların elinde kesilip biçilir. İstanbulluyu Antalya'ya, Ankaralıyı Sivas'a şak diye çakarlar kimse gık diyemez. İstediğiniz kadar uğraşın cukkayı kim indirirse aday o olur.
Ve bu borsanın aslında nerede, kimle nasıl kurulduğunu yediden yetmişe herkes bilir, ama kimsenin elinden bir şey gelmez. DUMANI TÜTER, KOKUSU ÇIKAR, AMA KENDİ ÇIKMAZ.
Yani anlayacağınız onlar bir diler, iki, üç, dört oldular ama biz hala biriz.
Bekliyoruz. Hele diyetçiler diyetlerini kaymakçılar kaymaklarını bir alsınlar bakalım.
Ne olup olmadığını, sıranın gerçek manada Türk milliyetçilerine de gelip gelmeyeceğini göreceğiz.
Peki! Başka bir yol yok mu? Var elbette
Bu kafayla bir değil sayısız sayıda yeni parti kurabiliriz mesela
Ama hepsinde hikâye, her hikâyede de giriş gelişme sonuç aynı
Hepsinde malum çevreler, oligarşi, diyet ve istihbaratçı derin abiler bizden hep bir adım öndeler.
Ağızlarını açmış bekliyorlar.
Bunların dişinin geçmeyeceği bunlarında gücünün yetmeyeceği bir yol yok mu?
Var elbette, TEK YOL AYDINLANMA!
Milliyetçilerin, bildiklerini, gördüklerini, düşündüklerini bıkıp usanmadan yazmaya, çizmeye, anlatmaya partilerini, ocaklarını, derneklerini zorlamaya devam etmeleridir.
Bu batıda böyle olmuştur, doğuda da böyle olacaktır.
Siyasetse siyaset, partiyse parti, liderse lider, başkansa başkan başka yolu yok bunun.
Türk milletini aydınlatacak, milliyetçiliğinin geçerliliğini ilelebet sürdürecek tek yol budur.
Bu yol milliyetçileri önünde sonunda muhakkak bir yere getirecektir.
Hele ki önlerinde ATATÜRK gibi ölümsüz bir önderleri varsa
Buna sosyolojide milletin kendisini yaşamaya ve yaşatmaya devam etmesi deniyor.
Merak etmeyin KAYNAĞI KURUMAYAN PINAR DAĞLARI DELER BEYLER!
YETER Kİ ULU ÖNDERİN YOLUNDAN AYRILMAYIN.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.