5816

5816

5816 numaralı kanun yani Atatürk'ü koruma kanunu...

Demokrat Parti'nin 1950 yılında iktidara gelişinden cesaret alan dinden bi-haber dinci takım, "Heykel dinimizde günahtır" diye Atatürk heykellerini tahrip etmeye başlamıştı. Bunun üzerine 1951 yılında Menderes tarafından 5816 sayılı yasa çıkarıldı.

Amaç, ülkenin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e karşı işlenecek suçları ve bu yüzden meydana gelebilecek cepheleşme ve çatışmaları engellemekti.

Zaten Menderes'i de keşfedip Türk siyasetine kazandıran ve CHP'ye alan Atatürk'ün kendisidir…

Evet, kanunu çıkaran dönemin Başbakanı Adnan Menderes, fakat yapılan propagandalar neticesinde günümüzde dahi yediden yetmişe herkes CHP çıkardı sanıyor. Kaldı ki bütün ülkelerde tarihsel kişilerine iftira ve hakaret edilmesini önlemeye yönelik benzer yasalar vardır.

Olmalı da…

***

Her nasıl olduysa Cumhurbaşkanlığı avukatının Danıştay'da Ayasofya'nın müze olarak kalması yönündeki savunmasına rağmen müze statüsü kaldırılarak cami olma yolu açıldı.

Hükümet ise mahkeme huzurunda cami talebine karşı duruş sergilediği halde, "Ayasofya'yı camiye çeviren Müslüman hükümet" payesi aldı. Tıpkı DP'nin "Ezanı tekrar Arapça okutan mübarek hükümet" payesi aldığı gibi…

***

Atatürk'ün döneminde Türkçe olarak okunmaya başlayan ezanı tekrardan Arapça olarak okutmak isteyen ilk parti bilinenin aksine CHP'dir. O zaman Şemsettin Günaltay Başbakan, İnönü ise Cumhurbaşkanıdır.  İmam hatip okullarının sayısı çoğaltılıp kapalı olan birçok türbe de tekrar açılmıştır. Başbakan Günaltay, eşinin başı kapalı olduğu ve yeni harflerle okuma-yazmayı da bilmediği için irtica ile itham edilmiştir. CHP'de Atatürk'ün çizgisinden sapmakla ve gericilik yapmakla suçlanmıştır.

DP 1950'de iktidara gelince ezanı tekrar Arapça olarak okutma fikrini ortaya atmış ve İnönü başta olmak üzere birçok CHP'li vekilin de verdiği kabul oyları ile TBMM'den geçmiştir. Yani CHP'ye rağmen başarılmış bir zafer değildir.

Lâkin cahiller ve kötü niyetliler ne bilsin…

***

Armut ağacının dibine düşermiş, o günün cahillerinin bugünkü cahil torunları, perde arkasında yaşananları bilmedikleri için Danıştay'ın Ayasofya kararı üzerinden Atatürk'e ve dolaylı olarak Türklüğe sövme limitini biraz daha yükselttiler.

Osmanlı çocukluğu adına sosyal medya başta olmak üzere buldukları her platformda yıllar yılı her türlü iftirayı atıp küfür edenleri biliyoruz da, zafer sarhoşluğu içinde Ayasofya önünde pankart açıp "Sıra 5816'da" yazan mı dersiniz. Sosyal medyada Anıtkabir fotoğrafları paylaşıp "burayı da yıkacağız" diyenler mi dersiniz; fanatik bir cahil sürüsü, küplerinin içindekini dışarı sızdırma yarışı yapıyorlar.

Neymiş, "Sıra 5816'da"ymış.

Ba ba ba! Sıraya da koymuşlar akıllarınca...

***

İlginçtir ki, Türkiye ile her sıkıntı yaşandığında Selanik'teki "Atatürk Evi Müzesi"ne saldıran Yunanlı Osmanlı çocukları da Ayasofya kararımızın ardından "Atatürk Evi Müzesi"nin "Rum Soykırımı Müzesi"ne çevrilmesini isteyip sosyal medya ağlarında Atatürk'e ve Türklüğe ağır küfürler ediyorlar.

Yani bizim Osmanlı çocukları ile Yunanlı Osmanlı çocukları, aynı kana sahip değillerse bile aynı zihniyete sahipler. Ortak noktaları ve bütün dertleri Atatürk ve Türklüğe saldırmak.

Ayasofya turnusol oldu…

Bu saldırılar öyle belgeli, bilgili değil; püsküllü, pürçekli mahfillerde uydurulmuş yalan, iftira ve galiz küfürlerden ibaret…

Suyun iki yakasında sırayla küfrediyorlar, sıralı küfrediyorlar, birlikte sıra olup küfrediyorlar…

***

Nasıl olsa kendilerini potansiyel oy deposu olarak gören yetkili makamlar gereğini yapmıyor; sarhoşlukları geçince başlarının ağrıma dedi yok. O yüzden sövenin sövgüsü ve iftira edenin iftirası yanına kâr kalıyor.

Başkasına yapılan iftirayı, ahlaksızlığı ve hakareti görmezden gelen hatta alkışlayan yeşil toplu zihniyetten iftira ve ahlaksızlığı önlemek için tedbirler beklemek abesle iştigaldir ama yazıyı Fatih Sultan Mehmet Han'ın veciz bir sözü ile bağlayalım. Belki bir okuyan olup nefsine ders alır…

Demiş ki büyük Hakan:

"Aklı öldürürsen, ahlâk da ölür.

Akıl ve ahlâk öldüğünde millet bölünür.

Kadı'yı satın aldığın gün adalet ölür.

Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür."


12 Temmuz 2020

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

RUH'A
İmamoğlu’nun İlk Yılının Özeti: ”İmkansızlıklar İç...

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin