Eski Defterler...

Eski defterlerin eski sayfalarında buldum kendimi bu gece. Sararmış defter yaprakları arasından keşkelerim döküldü ayak uçlarıma birer ikişer. Çocukluğum, nadir de olsa gülümsemelerim canlandı gözlerimde. Pişmanlıklarımın, keşkelerimin arasında sürüklene sürüklene büyüdüm.

Eski sayfalarda kaldı çocukluğum. Fakat bu büyümenin sonucu olgunluk değil YORGUNLUK...

Tozpembe yaşamadım diye siyahtır eski sayfalara sıralanan cümlelerimin mürekkebi. Kalemi elimize sıkıştıran acılarımız oldu bizim hep. Sahi mutluyken neden yazmayız? Acılarımızı yazıyoruz, yazdıkça yaşatıyoruz. Neden?

Sayfaların sonuna yaklaşırken boncuk boncuk gözyaşlarının ardından aldığım bir derin nefes sonrası MEĞER diyorum. Keşkelerimin yerini alıyor usulca meğer'ler. Sayfalar tükenip defteri kapattığımda bir büyük farkındalık beliriyor karşımda. O sayfaları bana yazdıran sebeplerin farkına varıyorum, bir sevgiyi dilde değil yürekte hissetmenin tadına tekrar varıyorum. Eskimiş defterde neden acılarımın olduğunu fark ediyorum.

On yedi yaşımda bir defter var halen yazdığım mürekkebi kan rengi olan. Biliyorum bir gün bitecek ve diğer sayfalar gibi tozlanacak. Biliyorum bu keşkelerimin yerini yeni meğer'ler alacak. Biliyorum..

Aslında en güzel anılarımın o acılar içinde saklı olduğunu fark edip keşkelerimi meğerlerle dolduruyorum. Meğer 'meğerler' içinde benden öte bir BEN gizliymiş. 

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

1923 RUHU
BİR TUTAM DEMOKRASİ ÇOK MU BİZE?

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin