MAHALLEMİZ YANARKEN

Bu başlığı neden attım?

Biliyorsunuz halk arasında yer bulmuş bir söz var,
"Mahalle yanarken bilmem kim Saçını tararmış" diye!
Dünyanın başına bela olan #CoronaVirus nedeniyle Ülkemiz de çok zor bir dönemden geçiyor.
Ve maalesef bütün Dünya Ülkeleri gibi bizi de etkiledi.
Teşbih'de hata yapmayalım ama, bu lanet virüs salgını bizim de Mahallemizi yakıyor!

Biz ne yapacağız?
Bizler, saçını tarayanlara benzemeyeceğiz, onlar gibi davranmayacağız!

Olayın en başından beri yazdıklarımı takip edenler, çok büyük bir kitle Sağlık Bakanına ve Hükümete övgüler yağdırırken, Benim bu olayda "sürecin iyi yönetilemediğini" yazdığımı hatırlayacaklardır.
Şu anda da aynı düşüncedeyim.
Keşke düşüncemi değiştirecek gelişmeler olsaydı!
Keşke açıklanan tedbirler bizlere gözle görülür, elle tutulur somut bilgi ve belgelerle, uygulamalarla anlatılsaydı ve bizler de bunların etkilerini yaşayarak hissetseydik!
Ama bunlar olmadı maalesef!
Zengin Baronların "Yüzünü Güldüren!" tedbirler bana hitap etmez!

Ben kendi yaşadıklarıma, edindiğim bilgilere ve gözlemlerime dayanarak şunları görüyorum;
Zamanında gerekli hazırlık yapılmamış,
Hastanelerde Yatak Sayısı yetersiz,
Test Kiti yetersiz,
Solunum Cihazı yetersiz,
Maske bulunamıyor,
Kolonya bulunamıyor,
Dezenfektan Malzemeler bulunamıyor,
Bulunanlar da Karaborsa!..
Marketlerde Raflar boş!
İnsanlar Allahın Makarna'sını ve Un'unu talan etmiş!
Bulunamayan malzemelerin sahteleri yapılmış, yakalanabilen Ahlaksız ve Şerefsizler yakalanıyor, yakalanamayanlar satmaya devam ediyorlar!
Tam bir başıbozukluk hüküm sürüyor!
...vb.
Bu olumsuzlukları saymakla bitiremeyiz.

Fakat şimdi bunları bir kenara koyarak, yazımın asıl konusuna gelmek istiyorum.

Hepimizin bildiği gibi, bu virüs belası ile mücadele kapsamında Sağlık Bakanlığının oluşturduğu Bilim Kurulu'nun isteği ile Devletin aldığı tedbirler kapsamında, Bizler de Millet olarak zaruri haller dışında evden çıkmadan kendimizi "Zorunlu Karantina"ya alarak çoluk çocuğumuzla birlikte eve hapsetmiş durumdayız ve belirsiz bir sürecin sonunu bekliyoruz.

İnsanın Özgürlüğünün kısıtlanması çok zor bir olay.
Hele ki, sonu ve süresi bilinemeyen bir kısıtlama ise daha da zor!
Bir nevi Mahkumiyet!
Mahkumiyet deyince, yeri gelmişken, burada bir parantez açıp önemli bir konuya da dikkatinizi çekmek isterim;
Her ne şart altında olursanız olun, Adalet, İnsan yaşamının vazgeçilmez bir parçası olmalıdır!
İnsanların tutuklanıp, haklarında hiç bir iddianame hazırlanmadan ve suçlama yapılmadan, mahkemeye çıkarılmadan günlerce, aylarca hatta yıllarca dört duvar arasında mahkum edilmelerinin nasıl bir duygu olduğunu sanırım şu kısa sürede bir çok "Sağ Duyusuz İnsan" bile anlamıştır!

Özgürlüğün haksız yere bir gün bile kısıtlanması çok kötü bir duygudur.

Hatta, her sözlerinde Tevekkül'den, Kader'den, Takva'dan, Allah'tan gelene kayıtsız şartsız İman etmekten, ..vb. bahseden ama,
Hem kendi hem de milletin sağlığını korumak amacıyla 14 gün gibi bir süre zorunlu Karantina'ya alınmak istenince sanki Kurbanlıklar gibi kaçan,
"Sen de Hasta Ol!" diye Polisimizin yüzüne tüküren,
Gecenin yarısında, geleceğimizin teminatı Üniversite Öğrencisi Yavrularımızın apar topar çıkarılarak boşaltıldığı Yurtlara yerleştirilen,
Ama bu Olağanüstü Durum'daki yatakların ve dolapların dağınıklığını çekip medyaya vererek, "Bu Ahır gibi yerlerde yaşanmaz" diye Ahlaksızca ifadelerde bulunan Umreci Müslümanların(!) da bunu anladıklarını düşünüyorum!
En azından umuyorum!

Ve burada Parantezi kapatıp, konuya dönüyorum;
Kitap okuma alışkanlığı yaygın bir toplum olmadığımız için, İnsanlarımız evde kalmanın bir sonucu olarak, Bilgisayar ve Telefonlar vasıtasıyla Sosyal Medya ile daha çok ilgilenmekte, bir şeyler yazıp çizmekte ve bunu da arkadaşlarıyla, toplumla paylaşmaktadırlar.

Sosyal Medya bir bilgilendirme/bilgilenme aracı olarak kullanılırsa İnsanoğlu için çok faydalı bir araçtır.
Ama bu araç kötü amaçlar için kullanılırsa, yalan-yanlış bilgiler yayılırsa o zaman da çok tehlikeli bir silah haline gelmektedir.
Bunu yöntemi kullanan ahlaksızların sayısının da çok fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.
Aklı başında insanlar zaten bundan şikayetçidirler.

İşte tam da bu nedenle, son zamanlarda #CoronaVirus hakkındaki paylaşımların bir çoğundan rahatsızlığımı dile getirmek isterim!
Maalesef son günlerde, bir çoğu doğrulanmayan yalan yanlış ya da kasıtlı olarak toplumu yanıltmak, saptırmak, korkuya veya paniğe sevk etmek amaçlı bilgiler, belgeler veya görüntüler devamlı olarak Sosyal Medyada paylaşılmaya devam ediliyor!
Bazen bilmeden de olsa bunları, kendilerinden hiç beklemediğim dostlarımızın da, sadece "Siyasal Muhalefet" içgüdüsü ile paylaştıklarını görüyorum ve buna gerçekten üzülüyorum.

Bence içinde bulunduğumuz böyle olağanüstü durumlarda, bazı bilgi ve belgeler, eğer toplumda infiale, korkuya, paniğe ya da umutsuzluğa sebep olacaksa, paylaşılmamalıdır!..
Bu yazıyı yazma maksadım da genel serzeniştir ve belirli kişilere yönelik değildir.
Sadece herkese Aynı Gemide bulunduğumuzu hatırlatmak içindir.
Bazen bakıyorsunuz, 3-5 yıldır hatta 10 yıldır medyada dolaşan bir haberi ya da görüntüyü güncel bir haber ya da olaymış gibi paylaşanlara rastlıyoruz.
Ya da Sahte imzalı bir Belgeyi, "Gizli" diyerek WhatsApp'ınıza Messenger'ınıza gönderiveriyor!
Uyarınca bazıları olumlu karşılayıp Teşekkür ediyor, bazıları da tam tersine bozuluyorlar!
Yahu zaten Belge doğru bile olsa, "Gizli" gizlilik dereceli bir belgeyi paylaşmanız, yaymanız hukuken suçtur!
Bunu az çok mürekkep yalamış herkesin bilmesi gerekir!

Benim listemdeki dostlarımın çoğuna anında yazıyorum ve sağ olsunlar fark ettiklerini hemen siliyor ya da düzeltiyorlar.

Eğer önemli bir olaydan hasbelkader bilginiz olursa ve dostlarınızı da korumanız gereken bir durum varsa, birebir görüşür, içerik hakkında bilgi verebilirsiniz.
Bunu normal bulurum.
Ben kendi adıma, doğruluğunu teyit edemediğim bilgileri paylaşmamaya büyük gayret sarf ediyorum.
Zaten genellikle Sosyal Medyada hep kendimden bir şeyler vermeye, katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Bilgi kirliliğinde ve Medyanın Çöp haline gelmesinde payım olmasını istemiyorum!

Yukarıda da belirttiğim gibi, eleştireceğimiz çok fazla yönetimsel eksiklikler, hatalar var, bunlar devam edecek gibi de görünüyor.
Çünkü, "Bugüne kadar yapılamayanları yapılamayacakların göstergesi olarak görüyorum"!
Keşke yanılsam ama ben, Ülke ve Millet olarak sadece bu virüs olayından dolayı değil, 
Ekonomik, Sosyal, Siyasal, Askeri ve Uluslararası Politika alanlarında da bizi daha zor durumların beklediğini düşünüyorum!
Çünkü Türkiye'de Liyakat terk edileli çok yıllar oldu!..
Bu melanetten geriye sağ kalanlar bu yazımı tekrar hatırlayacaklardır!
İnşallah yanılırım ve biz de sağ kalırsak bu sütunlardan Özür dileriz!

Sık sık tekrarladığım Duamı bir defa daha tekrarlıyorum;
Tanrı Türkü ve Türkiye'yi Korusun!..

Türk Milleti olarak zor zamanlarda birbirimizle kenetlenmek, yardımlaşmak, işleri kendi menfaatlerimizin hatırına ve daha da zorlaştırmamak adına, spekülatif hareket, yazı, yorum ve paylaşımlardan uzak durmak zorundayız.
Zaten bunlar "Millet Olma"nın gereğidir!
Aydın İnsan olmanın gereğidir!
Atatürkçülüğün, Vatanseverliğin gereğidir!
Milliyetçiliğin, Ülkücülüğün gereğidir!
Müslümanlığın gereğidir!
Ne derseniz onun,
Kısacası, İnsan olmanın gereğidir!

Ama böyle davranıyor muyuz gerçekten?
Herkes kendi kendine bir durum muhasebesi, muhakemesi yapsın bakalım!
Davranışlarımızda bu bilinçle mi hareket ediyoruz?
Hayır dostlarım hayır!
Maalesef zaman zaman bilmeden de olsa, kötü niyet olmasa da çok sorumsuzca davranışlarda bulunabiliyoruz!

Eleştirmek; eksikleri, hataları göstermek ve düzeltilmesini sağlamak içindir.
Ama kantarın topuzunu kaçırmamak, Ülkenin-Milletin birliğini, dirliğini bozacak davranış ve uygulamalardan kaçınmak gerekir.
Zaten toplumu ayrıştıran, ötekileştiren, düşman yaratan yeterince Ahlâksızlar var!
Bu konuda pek sıkıntı çekmiyoruz!
Ama lütfen Biz de onlardan olmayalım!
Biz farkımızı gösterelim!
Ancak, bu şekilde atlatırız badireleri!
Ancak bu şekilde Millet Olmayı hak ederiz!

Lütfen, herkesi de kendi çevremiz gibi, nispeten toplumun az da olsa "Tuzu Kuru" sayılabilecek insanları gibi düşünmeyelim!
Zaten yıllardır Kötü bir Yönetim altında inim inim inleyen ve çok zor bir yaşamı olan,
İşsiz, Gelirsiz ve Çaresiz bir şekilde Evine Ekmek götüremeyen,
Elektrik, Su, Gaz ya da Kömür parası bulamayan,
Çocuğuna harçlık veremeyen,
Okul masraflarını karşılayamayan,
Bunlar yetmezmiş gibi bir de bu #CoronaVirus belası nedeniyle can derdine düşüp,
Bizler Başkentte Kolonya bulamazken,
Deterjan dahi alamadan hijyenden uzak ortamlarda tedirgin bir şekilde ve ne yapacağını bilmeden, umutsuz bir şekilde yaşayan,
Anadolu'nun Gariban ve Çaresiz insanlarını, doğru bile olsa, moral bozucu, çeşitli görüntü ve haberlerle paniğe sevk etmeye, kimsenin hakkı yoktur!..

Eğer dostlarım beni seviyorlarsa ve edindikleri bilgiler benim veya ailemin hayatı için, sağlığı için de önemli ise, Messenger veya WhatsApp'dan bu tür Görüntüleri, Belgeleri göndermek yerine açarlar telefonu benimle konuşurlar diye düşünüyorum!

Bu bahane ile seslerini de duyarım!
Sosyal Medyayı da aracılıktan kurtarırız!

Sağlıkla kalınız.

Bütün dostlarıma Sevgi ve Selamlarımla...

20.03.2020 - Ramazan AKPINAR

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Okuyarak var olmak..
2+2=5

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin