KARA KUTU!

Herkes kendi yaşlısı, gencine, bizzat da kendine sahip çıkarak karşı karşıya geldiğimiz, zamanımızı, üretimimizi örseleyen, duygumuzu, düşümüzü sınayan, sabrımızı zorlayan Coronavirüse karşı üzerine düşen mesuliyete sıkı sıkıya sarılsın diyerek yazımıza başlayalım!

Aylardır yarattığı derin ürpertiye karşın henüz somut bir delil elde edemediğimiz, ne var ki küresel düzeyde, insanlığın başına bela bir virüsün varlığı; infiali, tahribi kuşanıp biz insanlara yönelik zararın ölümcül darbesiyle hücuma geçmiş, yaşamı sonlandırma işlevini yürütmektedir.

Zor günler geçiriyoruz, her geçen gün ölü sayımız artıyor, ne var ki bilim şu anda çâresiz, dört duvar içinde mahsur kalmış insan pozisyonunda! Coronavirüs ölümcül silahını çekmiş durumda, yaşlı genç demeden zengin fakir ayırmadan can almaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığımızın önlem mahiyetiyle arz edebildiği tek gerçek, virüsten korunmak olarak tanımlanmaktadır. İzolasyon ve tecrit odaklı konuşan bilim insanları "evde kal, evine sığarsın" demenin dışına çıkamıyor. Bizler evimizde veya hijyenin sağlandığı, tedbirlerin alındığı iş yerlerinde hayatımızı sürdürmekteyken hastanelerde her gün görevi başında olan sağlık çalışanları, doktor ve hemşirelerimizin; hastalarımızın iyileşmesi için verdikleri mücadeleye ne kadar alkış tutsak, dua etsek de azdır. Hele hele hak ettikleri değeri gündeme gelme bazıyla bulamayan hemşirelerimize çok mu çok üzülüyorum. Belki birçoğu virüs kapmış, belki bazısı vefat etmiştir, bilemiyoruz; ama onların bugünlerde üstün uğraşları sonucu yaptıkları işin bazı kesimlerce normal bir vazife gibi değerlendirilmesine içerliyorum!

...

Virüse karşı henüz geliştirilemeyen aşının, ilacın dünya insanında oluşturduğu korkuyu, kaygıyı gizlemek mümkün değil. Kronik rahatsızlığı olanları, yaşlıları etkileme gücü yüksek olduğu belirtilen virüse ülkemizden bir isim, araştırmacı gazetecimiz Sayın Soner Yalçın Beyimizin çözüm bulacağına inanıyorum😊!
Otuz yıldır siyasi yazılar yazan, araştırmacı gazetecilikte kafaları karıştıran yazılarıyla nice doğruyu haksızca yanlışa sürüklediğini düşündüğüm, akıllarda soru işareti bırakmada, soru işareti bıraktığı akılları çılgın bir girdabın içinde boğmakta mahir ustamızın son zamanların en çok reklamı yapılan, kendisinin yazdığı bir kitapla bu işin üstesinden geleceğini düşünüyorum😊!Aşı da neyin nesi dercesine şiddetle gürültüyle aşıya karşı çıkan Sayın Soner Beyimizin en kısa zamanda Coronavirüsün şifasını insanlığa takdim edeceği beklentisini taşımaktayım! Ulu Tanrı, Soner Bey'i başımızdan eksik etmesin!😊

Bir ara tansiyon da neyin nesi dercesine adeta bilime, hastalığa paslı kılıcını çekmişti, gerçi fazla soğutmadan devreye soktuğu motoru istop ettirmeden benzin yakmayı başarmıştı. Tansiyon, aşı bükücümüz Soner Beyimiz bir de kendisini yerenlere, sosyal medyayı saldırı aracı diye kullananlara ara ara da gizemli ateş püskürme taktiklerine yönelmişti😊

Bu aralardan birinde yine atağa geçip bu defa kolesterol diye bir şey var mı deyip sözü Avrupa'ya bağlayıp kafa karıştırmada liderliğini korumuştu! (İnanmayanlar geriye dönük yazılarını okuyabilir ustamızın!)

...

Soldan ileriye doğru, hayır hayır sağdan ileriye doğru, orta sahanın hemen gerisinden bir şut çekti bir şut sayın saaayırciiler, top asfalta uçtu!

Soner Soner Soner!
Türk futbolunda görülmemiş hataların mucidi şeklinde hareket etmek! Bu, mümkün değil! Çok pardon, öyle değilmiş! Meğer çelişkilerle dolu bilgilerin arasından sıyrılan atakta top, korner çizgisi üzerinden ceza sahasına doğru...
Aman Allah'ım bir çalım bir çalım daha, ilerliyor ilerliyor! İlerliyor mu? Hayır sevgili izleyenler, geri gidiyor, yani geri döndü, arkadaşları pas at diye bağırdı, buradayız, topu nereye götürüyorsun diye seslendi. O nasıl bir hamledir, kalenin yönü değişti sevgili, sayın seyircilerimiz😁!

Orta sahanın rakibe dönük çizgisi üzerinde ne yana döndüyse arkadaşlarını bulamadı, oysa arkadaşları yanındaydı, ille de ben sürükleyeceğim topu, faul maul dinlemedi, kim önüne çıktıysa devirmeye kalktı, kırmızı kart yemek üzereyken öfkelendi, topu bıraktı, sahanın dışına çıktı. Arkadaşları ne yapıyorsun dedi, hakem maçı devam ettirdi. Rakip düzenli paslarla orta sahanın biraz ilerisinden topa vuracakken şimşek hızıyla rakibin ayakları dibinde belirdi, bir faul daha yaptı. Biz kırmızı kart beklerken sarı kart yedi, bir sarı daha yiyebilir! İnsan biraz az yer, diyete de saygın yok mu be arkadaş🖐️😊

Rakip serbest vuruş kullanıyor, barajda Soner ve Soner'in gölgeleri! Şuuut barajdan döndü, barajın kapakları öylesine sıkıydı ki kurşun atsanız geçmeyecek gibi örülmüş, bir damla su sızdırmıyordu.
Hakem elle oynama var dedi, Soner elle oynadı! Herkesin gözü hakemde, acaba ikinci sarıyı çıkartacak mı diye😊

İnanılması güç bir şey yaşandı! Devam dedi hakem!
Bu kez bazı hareketleri niteliklerine ayırıp bir üst raddeden daha sert tarzıyla sol çizgi yönünde at gözlüğü içerisinde ilerlemeyi yeğledi! Birinci adamı geçti, ikinciyi de üçüncü falan derken hızını kontrol edemedi, top dışarı çıktı! Rakip kaleden kullanılan serbest atışla top karşı kalenin önüne düştü, orada kimselerin olmayışıyla Soner'in gölgeleri tekrar atağa geçti!
Top yine Soner'de!
İyi de neden?
Çünkü her yerde Soner!

Soldan soldan, evet evet hep soldan bir manevra!
Bu nasıl sol?
Kendi içinde bölünmüş, bilime karşı, özür dilerim sevgili seyirciler, topa karşı!? Solun hali ne olacak, tek kişinin gafları, yaptığı faullerle soldan ilerlemek mümkün mü? Nereden çıktıysa solda beliren sis, sahayı görünmez kıldı, yeşil saha tanınmaz hâlde? Hakem nerede, futbolcular nerede? Sahada yalnızca bir kişi görünüyor, yoksa maç bitti de benim mi haberim yok, tribünler mi boşaldı?
Yok yok, herkes yerinde!

Tezahürat tezahürat!
Fakat futbolcular..!
Bu sis her şeyi berbat etti, göz gözü görmüyor, bekliyoruz sis kalksın diye! Kalkar mı bilmiyoruz!

Şükürler olsun şükürler! Sis kalkıyor, solda belirdiğini sandığım netlikte bir adam, aynı adam, sırf kendini düşünüyor, düşüyor kalkıyor, seke seke koşuyor! Tam kaleye dönecekken abanıyor, şutunu çekiyor, top rakip futbolcuya vurup kornere çıkıyor.
Kornerde Soner, topun başında Soner! Korneri kullanıyor! Kullandı sevgili izleyenler! O da neyin nesi? Kullandığı an, topun hızını geride bırakan yepyeni bir hızla rakip kale önünde kafa atmak için bekledi!
Ne talihsiz bir ân!
Olmadı olmadı olmadı, yine olmadı, top Soner'in omzuna çarpıp dışarı çıktı! Ah şu gölgeler yok mu?
Kara kara
Kuytu kuytu
Kutu kutu😊!

Hakem saatine baktı, futbolcular hâkeme! Soner sol çizginin üzerinde, yeni bir sol çizgi çizmeye kalktı, ayağı kaydı! Hakem ne yapıyorsun, hayrola, zarar veriyorsun sola, sol çizgi bize lazım dedi. Doğru olanı neden kabul etmiyorsun, zaman doldu dolacak? Bu sitemin doğrulara mı yoksa düdüğe mi? Düdük bir "doğru" değil mi dedi!

Soner bir çizgi daha çekti önüne, burası aşılmaz sol çizgi dedi. Hakem maçı bitirmeden Soner'e sarı kart gösterdi, ikinci kartını çıkardıktan sonra elini tekrar cebine atıp kırmızı kartını çıkarıp Soner'i sahayı terk etmesi için uyardı!

Uzatmalara geçtiğimiz şu sıralarda yapılmaması gerekeni yaptı, dile kolay 10 gölgenin hakkına girmekle birlikte binlerce gölgenin de hakkına girdi sevgili seyirciler! Uzatmaları yaşadığımız, belki son otuz saniyenin içindeyken dağılan sislerin arasından kara, dikdörtgen bir şey düştü sahaya! Futbolcular şaşkın, hakem şaşkın! Herkes bir anda dikkatlerini sahaya düşen şeye verdi. Nedir bu sevgili seyirciler? Hakem eliyle dur işareti yapıp bir buçuk metre kadar geride durup o şeye baktı! Dikdörtgen bir kutu gibi gözüken bu şey, o şey; yanılmıyorsam bir "Kara Kutu"!
Evet, saygıdeğer izleyicilerimiz; bu bir "Kara Kutu"! Kim attı bunu buraya, gökten inmedi ya!? İçinde ne var diyerek hakem kutuyu açtı. İçinden bir kutu daha çıktı! Matruşka gibi bir şey! Kara kutu içinden kara kutu çıkıyor! 

Adı ne diye sordular hakeme!
Tahmine gerek yok, zaten üzerinde yazmıyor mu?
Basbayağı "Kara Kutu" işte😊!


Engin Yeşilyurt

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

HOCAMIZIN KÖYLERE BAKIŞI
​4 NİSAN 1997

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin