KANLI NOEL ve AKRİTAS PLÂNI

Yıl 1963, yer Kıbrıs.

Sinsiliğin kol gezdiği bir Aralık ayı. Sinsi Rum plânının devreye girişi ve Türk soydaşların katledilişi.

O günleri biraz hatırlayalım…

Yunanistan'da değişen hükümetin başına Yorgo Papandreu geçti. Ve başa geçmesiyle beraber Akritas plânını da devreye soktu. Akritas plânı 3 merhaleden oluşuyordu:

1'inci merhalede Rumlar, Türkler karşısında nüfus üstünlüğü sağlamak maksadıyla Yunanistan'dan nüfus aktarımı yapacak;

2'nci merhalede, yine Yunanistan'dan getirilen 20 bin EOKA militanı adanın Türkler'den temizlenmesi için şiddetli bir hamleye imza atacak (yani katliam yapacak);

3'üncü merhalede ise Rumlar, Kıbrıs adasını tamamen Yunanistan'a bağlayacaklardı.

4 ARALIK 1963

Yorgo'nun işaretiyle plân devreye sokuldu. Evvela Rumlar, şiddetli saldırıya bir mazeret bulmalıydı. Saldırı için bir girizgah oluşmalıydı.

Bunun için, 4 Aralık 1963 tarihinde EOKA tarafından öldürülen ve kendisi de eski bir EOKA üyesi olan Markos Drakos'un heykeline bir bombalı saldırı yapıldı. Bu olay, "Türkler bize saldırdı" denilerek Türkler'in üstüne atıldı. Saldırının yayılmasının akabinde Rum teröristler plânı devreye sokmak için harekete geçti.

20 ARALIK 1963

Rumlar, Tahtakale semtinde Türkler'i tahrik etmek ve olayları başlatmak için Türk kadınların üstünü arama girişiminde bulundular. Bunun üstüne Türkler'in duruma tepki göstermesi ve karşılık vermesi sonrasında Rum teröristler Türkler'in üstüne ateş açtılar. Zeki Halil Karabülük ve Cemaliye Emirali adlı Türkler, EOKA militanları ve yerli işbirlikçi Rumlar'ın kurşunlarına hedef olarak, şehit oldular.

21 ARALIK 1963

Türkler; bir gün önce verdikleri 2 şehidin ardından gözyaşı dökerken, bu sefer de 21 Aralık günü olayı protesto etmek için toplandıklarında adaya gizlice getirilen EOKA militanlarının yaylım ateşine maruz kaldılar. Aynı gün, ATATÜRK anıtı ve Rauf DENKTAŞ'ın irtibat bürosuna da saldırı olunca sabırlar tükendi. TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı), Kıbrıs'ta bazı Rumlar'ı esir aldı.

21-22 ARALIK 1963

Adadaki Rumlar, Türkler'i tahrik ederek "Kıbrıs'ta Türkler azınlıktır, Rum nüfus Türkler'den fazladır" beyanatları vermeye başladılar. 22 Aralık günü; Rumlar'a önderlik eden EOKA üyesi "Akritas" kod adını kullanan Polikarpos Yorgacis'in talimatı ile Küçükkaymaklı Kasabası'na baskın yapan Rum teröristler, kasabada Türk soydaşları katlettiler.

23 ARALIK 1963

Nikos Sampson'un başı çektiği başka bir takviye kuvvetin Rumlar'ı desteğe gelmesiyle, Küçükkaymaklı Kasabası'ndaki katliam diğer köylere de yayıldı ve baskınlarda toplamda 364 Türk öldü, 475 Türk yaralandı ve kayıplardan da bir daha haber alınamadı. "Sonradan yapılan kazılarda içinde 14 günlük bebeklerin ve 70'lik ihtiyarların da bulunduğu 21 kişinin cesedine ulaşıldı. Cesetlerden bir kısmının canlı şekilde çukura atıldığı belirlendi. Bu çukurlar 14 Ocak 1964'te BM Barış Gücü tarafından açıldı."

Türk Mukavemet Teşkilatı bir yandan Rum teröristlerle silahlı mücadele ederken, diğer yandan da adadaki Türkler'i güvenli bölgelere yerleştirdi.

İşte 1963'ün Aralık ayında gerçekleşen bu katliam sonrası, Rumlar bayram ilân ederlerken; EOKA'nın başını çeken Rumlar'dan Nikol Sampson "ELEFTHERİA" adlı gazeteye verdiği beyanatta, emri Yunan hükümetinden aldıklarını açıkça ifade etti.

Hıristiyan inancında 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gece "noel" olarak bilindiği ve katliam hıristiyanların "noel" kutlamalarına denk geldiği için olay "KANLI NOEL" olarak adlandırılmıştır.

Türkler'in katledilmesinin ve adada sükunetin tamamen bozulmasının ardından; Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan ve İngiltere kuvvetlerince adaya müdahale kararı alındı. Adaya yapılan müdahale sonrası, "YEŞİL HAT" olarak adlandırılan bir sınır çekildi. Bu hattın kuzeyinde Türkler, güneyinde Rumlar yer aldılar. Malumlarınız, ilerleyen yıllarda yapılan mücadele sonrası 1983 yılında da Rauf Raif DENKTAŞ tarafından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilân edildi.

KATLİAMDAN KANLARI DONDURAN BİR OLAY

"1963 Noeli. 24 Aralık"ı 25 Aralık"a bağlayan gece. Hıristiyan inanışında Hz. İsa"nın doğum günü. O gece, Hıristiyan dünyasında kutlu doğumu kutlamak için şenlik vardı. Kıbrıs"ta ise katliam olacaktı. Kıbrıs"ı Yunanistan"a bağlamak amacıyla kurulan EOKA üyesi Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı saldırı başlattı. Salı akşamı Lefkoşe"nin batı kesimine düşen Kumsal semtini bastılar. Dere tarafından gelen Rumlar otomatik mavzerlerle İrfanbey Sokağı"na girdiklerinde, 2 numaralı evde bulunan Mürüvet Hanım, üç oğlunun pijamalarını giydirmiş, yatağı henüz açmıştı. Rumlar geldi… Mürüvet Hanım, kapının önündeki Rumca konuşmaları duyar duymaz, çocuklarını kaptığı gibi banyoya koştu. Oğullarını küvetin içine doldurdu; sarmaladı, bağrına bastı. O gece evde bulunan ev sahibi Hasan Efendi, eşi Feride Nineyi tuvalete sakladı, kendisi de bir köşeye büzüldü. Feride"nin kızkardeşi Nuvber, beş aylık bebeği Işıl"la banyonun bir köşesine sığındı.

Evdekiler saklanmaya çalışırken kapı kırıldı, makineli tüfekler işlemeye başladı. Rumlar çocuk, yaşlı, kadın demeden savunmasız bedenlere Rifle otomatik mavzerlerle 15, Storn otomatik tabanca ile 12, mavzerlerle de 6 el ateş etti. Banyodaki küvet, ölüm çukuruna döndü.

Ateş altındaki Kumsal semtine yaklaşma imkanı yoktu. Bölgeye ancak iki gün süren çatışmaların ardından ulaşılabildi. 2 numaralı evin kapısından içeri girildiğinde karşılaşılan manzara ürperticiydi: Işıkları yanan bir banyo. Tavandan et parçaları ve kan pıhtıları sarkıyor… Küvetin içinde bir kadın, cansız yatıyor. Göğsü üzerinde iki küçük çocuk; yedi yaşındaki yavrusu Hakan ile ikinci oğlu Kudsi. Yeşil pijamaları kan içinde. Kadının dizinde başını uzatmış bir oğlu daha; o yıl ilkokula başlamış olan Murat. Kıbrıs Türk Alayı Binbaşısı Dr. Nihat İlhan"ın ailesi işte böyle katledildi." (1*)

(1*) Barbarlık Müzesi / Bu katliamın yaşandığı ev)

Sözü fazla uzatmayacağım. Geçenlerde Türkçü yazarlarımızdan Avukat Hayri YILDIRIM sosyal medyada şöyle bir paylaşım yaptı (ki yerden göğe kadar haklı). Dedi ki: "Manyak mısınız siz? Müslüman Noel kutlamazmış! Ulan biz Noel denilince küvette ölüsünü bulduğumuz çocukları hatırlıyoruz. Siz ne diyorsunuz? Ama tabi sizin Türklük umurunuzda mı? O küvet umurunuzda mı?
Değil tabii! Çünkü siz yobazsınız. Sadece dincilik yaparsınız! Türklük sizin için sadece ceset veya kevserin kadehi değil mi?"

Evet, Hayri hocamız bu tepkisinde çok haklı. İşte olan bitenden haberdar olanla, haberdar olmayan arasındaki fark. Bakmakla görmek arasındaki fark gibi. Bilenle bilmeyen, millî vicdanı olanla olmayan hiç bir olur mu? Bilenin, millî vicdanı olanın gözlerinden seller akar; bilmeyen, millî vicdanı olmayan da bön bön bakar.

"Noel" yahut "yılbaşı" kutlamak günah, Müslümanlıkta böyle şeyler yok, gibi tartışmalardan artık Türk Milleti'nin bir ferdi olarak sıkıldık, bıktık. Asıl konuşulması gereken ve hatırlanması gereken "noel" yahut "yılbaşı" deyince küvette anneleriyle beraber katledilen canlar olmalı. Noel deyince akla "KANLI NOEL" gelmeli ve Türk soydaşlar hatırlanmalı.

Bu bilgiler ışığında; merhum Rauf Raif DENKTAŞ'ı, ebediyete yürümüş dönemin Türk Mukavemet Teşkilatı mensuplarını, Rumlar'ın katlettiği Türk soydaşlarımızı rahmetle anıyorum.

Cümlesinin ruhları şad olsun.

Tanrı, Türk'ü korusun.

Serhat KAHRAMAN / 26 Aralık 2018

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Milletlerin Manevi Gıdası: ÜLKÜ
SARI ÖKÜZ VE KAYBEDENLER

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin