TÜRKÇÜLÜK VE TURAN KAVRAMLARINA GÜNÜMÜZDEN BİR BAKIŞ

Milliyetçilik,Vatanseverlik,Milletperverlik,Türkçülük gibi kavramlar içerisinde bulunduğumuz dönemde zikretmesi oldukça popüler kavramlar.Burada en büyük kolaylık kelimeler ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmadan temel bilgilerle bu kelimelerin birer takipçisi olunduğunun iddiasıdır. Bu beyan belirli sınırlar içerisinde olduğu zaman anlaşılabilir ve hatta iyi niyetli ise nispeten güzel bir başlangıç ifadesi olarak kabul edilebilir bir Türkçülük tanımı.

Ancak aynı zamanda bu kavramın sadece ismini zikrederek kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilecek kişi yada topluluklar olduğu zaman kavramların suistimale uğrayabildiği gerçeği de aşikar.


O zaman bazı konulara açıklık getirmek en mantıklısı.

Ben kendi bakış açıma göre Milliyetçiliği Siyasal İslam Bataklığı yazımın son bölümünde anlatmıştım.

Yine aynısını yaparak, büyük fikir adamlarının,değerli yazarların bu konu ile ilgili fikirlerini kendi bakış açımla değerlendirip üstüne de kendi fikriyatımdan doneler eklediğimde ortaya çıkan kavramlar hakkında bir paylaşımda bulunacağım.

Öncelikle olarak vurgulamak istediğim iki nokta var birincisi bu fikirlere kendini ait hissedenler,benim baktığım pencereden bakmak zorunda değiller bu yazılar benim penceremin manzarasıdır, ikincisi ise bu fikirler insanlara çarpıtılarak tanıtılan düşüncelerimizin aslında ne kadar yürekten ve ayakları yere basan meseleler olduğunu daha çok kişiye anlatmak amacıyla yazılmıştır.

Büyük Türkçü Ulu Önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'e saygıyla…



***

Ben kendi bakış açıma göre Milliyetçiliğin temel formunu  https://www.tahtapod.com/siyaset/siyasal-islam-batakligi yazımın son bölümünde anlatmıştım.

Benim için Türkçülük kavramı da aynı çerçevenin biraz daha belirgenleştirilmiş hali.

Türkçülük;

Türk Milletinin sosyal,ekonomik,sanat,güvenlik ve politik olarak, global zeminde en itibarlı seviyede olması ve temsil edilmesinin, bu millete ait her bireyin ise sağlık,eğitim,güvenlik ve dahi tüm hürriyetlerini en üst düzeyde yaşaması isteğidir.

Türkçülüğü aidiyet kavramı ile ele almanın yararlı olduğu kanaatindeyim.Türk toplumunun yetiştirdiği önemli isimlerden Büyük Türkçü Ziya Gökalp'in Ali Kemal'e cevap niteliğindeki eserinde geçen şu dörtlük Türklük aidiyeti için yüzden fazla yıl öncesinden güzel bir yaklaşım oluşturmaktadır;

''Türk olsam olmasam, Ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan, Sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türk'ü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!''

Türklük bilincini gururla taşıyan ve Türk olduğunu ifade eden herkes elbette Türklüğün ve Türkçülüğün evladıdır.

Bununla ilgili bir problem olmaması gerektiği kanaatindeyim.

Gelelim Türkçülük ''ırkçılık'' mıdır meselesine?

Türkçülük bugün dünyanın her yerinde sık sık çeşitli vesilelerle bahsi geçirilen,kitaplarda,dizilerde ve filmlerde izlediğiniz,şarkılarda dinlediğiniz,tiyatrolarda gördüğünüz IRKÇILIK kavramının karşısında yer alan bir ideolojidir.Herhangi bir ırkın aşağılık ve pespaye olduğunu düşünmez.Özetle Irkçılık değildir.İnsan olabilmeyi sadece bir insandan doğmak anlayışından çıkararak, insanı insan yapan değerler ile ele alır.

Eğer içerisinde bulunduğunuz ırka sevgi duymaktan bahsediyorsanız elbette aklı başında her insan ailesine saygı ve sevgi beslediği gibi içerisinde bulunduğu ırka da saygı ve sevgi besler.

Ancak insanları rengine,diline,yaşam biçimine göre ezici bir üslupla sınıflarına ayırmak, yardıma ihtiyacı olana ilk yardım eden olmak gibi prensipleri olan bir fikriyatın içerisinde yer alamaz.

Irkçılık yaklaşımı NASYONAL SOSYALİZM türü fikirlerin tezahürü, ötekileştirme ve yok etme anlayışı ise RADİKAL İSLAM gibi yaklaşımların ürünüdür.

Peki Türkçü'nün hayatında yer tutan büyük idealler dendiği vakit akla gelen mefkurelerden biri olan Turancılık neyi ifade etmektedir?

Yazının başlığında da anılan TURAN emeli Türkçülük kavramının en önemli büyük projelerindendir.

Peki yıllardır birçok kesim tarafından ulaşılması imkansız, manasız bir fikir gibi lanse edilen Turan-Turancılık nedir?

Turancılık fikriyatı anlaşılır bir özetle geçmişten günümüze bir süzgeçten geçirildiği vakit son tahlilde;

Dünya üzerinde yer alan Türk Topluluklarının hürriyetlerine kavuşup Siyasi,Sosyal,Ticari,Askeri alanda ortak bir dille ve ortak bir anlayışla hareket edeceği bir düşüncenin canlı mirasıdır.

Bunun için zorlama bir birleşimi değil hali hazırda var olan imkanların değerlendirilmesini anlatır.

Örneğin nüans farklılıkları olsa da zaten ortak kelimeler barındıran bir Türk Dili bulunmaktadır.

Türklerin birçok masal ve hikayeleri tarihsel olarak farklı coğrafyalarda benzer anlatılar içermektedir.

Türkler gerek uzak gerekse yakın tarihte Türk Büyüklerinin girişimleriyle ortak paydada buluşup siyasi,ticari ya da kültürel çeşitli faaliyetler göstermişlerdir.

Türkler elbette temel kaideleri ele aldığımızda ortak bir tarih bilinci üzerinden anlayışlarını inşa etmişlerdir.

Nihayetinde bilazekaların bile kavrayacağı üzere nihayetinde TÜRKTÜRLER.

Turancılık tüm bu misyonların bir adım ileri giderek temel bir zemine oturtulup, çağdaş bir şekilde yaşanması hadisesidir.

İnsanları asa kese,ülkeleri yok ederek işgal politikası güdülen bir gençlik hayali değil,

ayakları yere basan,sosyo-ekonomik,politik ve hürriyetperver manada bir düşüncesi olan Türkçülük anlayışıdır.

Coğrafyaların tel örgülü bir zeminle birleşik bir kara coğrafyası zemininde birleşmesi zorunluluğu yoktur, zihinlerdeki tel örgüleri parçalayıp bir paydada buluşulan fikrin mefkuresidir.

Burada hemen devreye iyi niyetli ya da değil şu soru giriyor?

''Şu Türkçü İsim şöyle bir söz söylemiş,bu Türkçü isim şöyle bir çalışmada bulunmuş siz fikriyatınızı 2000 yılı sonrasına uygun görüyor musunuz?''vesaire vesaire...

Bakın mantıklı olalım elinizdeki en gelişmiş teknoloji radyo ise, sizin için en ideal haber alma aracı elbette radyodur.

Bugün gelişmeler yaşandı ve internete giriyorsunuz diye o dönem radyonun iletişimdeki büyüklüğünün manasını asla anlamsızlaştıramazsınız.

Geçmiş dönemlerden bugüne tüm Türkçüler içerisinde bulundukları dönemin Türkçülük algılayışlarını, yaklaşımlarını teorileri ve fikirleriyle süslemişlerdir.

Ben bireysel olarak bu fikre çaba göstermiş herkesi saygıyla yad ederim.

Bu demek değildir ki her görüşü o görüşün söylendiği dönemdeki gibi yaşamak zorundayım ya da üretilen her fikri kendi anlayışıma birebir şekilde monte etmek durumundayım.

Türkçülük bir binadır binanın temeli bellidir,o temeli atanlar bu binanın kurucularıdır.

Ancak binanın temeli atıldığı dönemde asansör yok diye,ses yalıtımı kısıtlı diye,yangın merdiveni yok diye ben binayı aynı primitif usülde tutacağım diye bir şey yok.Aynı zamanda o zamanki renkler kısıtlı bir renk kartelasına sahip olabilir.Bu yüzden rengi uygun bulmama hakkına da sahibim.

Ancak temel olan bir gerçek var, kim bu binanın inşasına bir tuğla koyduysa ben o tuğlanın sahibini yok sayamam.Bu en kibar tabiriyle haksızlık olur.Bu inşaatın temeli de,temeli için çalışanlar da bellidir ve kurdukları temel üzerinden dev bir yapı inşa edilmek istendiği unutulmamalıdır.Ancak bahsettiğim örnekte de olduğu gibi renkler ve geliştirilecek hususlar çağdaşlarımızın ve sonraki nesillerin ödevleridirler.

Türkçülük durgun bir su değil,çağlayan bir nehirdir gelişerek ilerleme prensibine sahiptir ve bu nehir TURAN'a akar.

***

Bir diğer niyeti soranın mizacından menkul soru ise ''Dünya'daki Türk Toplulukları ne kadar Türk hissediyorlar?Belirli devletlerin hegemonyasında değiller mi?Zaten ne kadar güçlü Türk Toplulukları var da siz onlardan oluşan ortak oluşumla ilerici bir dönem hayal ediyorsunuz?''

(Tabi bu soruyu herkes bu kadar detaylı sormuyor, lakin ben soranların adına da toparlayıp bir güçlü tümce haline getirdim)

Dünya üzerinde bırakın Türkçülüğü,Türk Devletlerini, komünist propagandanın,komünist yönetime evrildiği coğrafyalar sürecin sonunda ne zaman hürriyetin yaşandığı coğrafyalar olmuştur?

Propagandist devletlerin hükmü altında korku devletlerinin yeşerdiği alanlar olmuşlardır.

Hakim kuvvetler kültürel,sosyal olarak bir verdiyse yaşamdan,hürriyetten bin almışlardır.

Ülkemizde buna kaşıkla verip kepçeyle almak denir.

Tabi komünist propaganda devletleri denildiği vakit bu işin nüfus,nüfuz ve politik olarak ağababaları Çin Halk Cumhuriyeti ve SSCB'dir elbette.Hüküm sürdükleri geniş topraklarda Türkler ve diğer tüm toplulukları baskıcı rejimin getirileri ve askeri politikalarıyla ezmişlerdir.Bugün de bu iki devletin devamı olan yapılar hala bölgede baskıcı bir tutum izlemektedirler.Elbette Türkler bu zulüm dolu,eziyet dolu baskılarla ne kadar harap olsalar da yine de Türklük ve Türkçülük mefkuresi çalışmalarını sürdürmeye devam etmişlerdir.Her dönem özlerini korumak ve hürriyet davasını yaşatmak adına çalışmalar sürdüren yazarlar,aydınlar,askerler,siyasiler olmuştur.

20.yüzyılın ikinci yarısına dönüp yakın tarihe baktığımızda Türklük davası adına emek harcayan birçok değerli büyüğümüz bulunmaktadır.

Ancak gerek siyasal,gereksel sosyal konumları açısından ve Türkiye Cumhuriyeti ekseninde buluşulması sebebiyle benim nazarımda en ön plana çıkan beş lider bulunmaktadır.

 Uygur Türkleri'nin Büyük Hocası;İsa Yusuf Alptekin

 Kırım Türkleri'nin Mustafa Agası;Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu

 Azeri Türkleri'nin Efsane Lideri:Ebulfez Elçibey

 Kıbrıs Türkleri'nin kod Toros'u:Rauf Denktaş

Ve tüm bu ilişkilerin ortasındaki odak fikir ve siyaset insanı Türk Dünyası'nın Başbuğu; Alparslan Türkeş. 

Başbuğ Alparslan Türkeş ismi geçtiği zaman bazı gençlerimiz yapılan birçok olumsuz yönlendirmeli çalışmalar dolayısıyla, Türkçülük meselesine ya da Başbuğ Türkeş'e ikircikli yaklaşıyorlar.

İyi niyetini kaybetmeyen ve olaylara tarafsız gözle bakmayı sürdüren genç kardeşlerim ya da aynı niyeti taşıyan büyüklerim.Alparslan Türkeş;

Türk Dünyası başta olmak üzere tüm dünya ile iletişim içerisinde Türklük ve Türkçülük meselesinin organizasyonunun dönemindeki en önde gelen temsilcisidir.Başbuğ Türkeş'i sadece iç politikayla ele almakla yetinmez iseniz göreceksiniz ki o döneminin Türk Dünyası ortak temsiliyet görevini gönüllülükle ve zorluklar altında üstlenmiş bir lider isimdir. Yayılmacı,zorba SSCB politikası başta olmak üzere Türk'e ve mazluma düşman zihniyetle yaklaşan odaklarla iç ve dış zeminlerde mücadele etmiş,mücadele edenlere destek vermiştir...


Yukarıda ismi geçen şahsiyetler başta olmak üzere aydınlarımız hürriyet ve birlik politikası için yaşamlarını bir bahar öğleni gibi değil,tipi bastırmış karlı bir gece gibi yaşamak durumunda kalmışlardır.

Bugün aramızda olmayanların Ruhu Şad, mücadeleye devam edenlerin ömürleri uzun olsun.

''Sen gurbette kalırsan, ben ölürsem ne çıkar?
Ruhlarımız buluşur elbet "Tanrıdağı"nda...''

***

Pandemi vesilesiyle görmeyenler gördü, görenler tekrar hatırladı ki birlik içerisinde hareket etme gerçeği bu dünyada muzaffer bir şekilde ayakta kalmanın gerçekliğidir.Birlikteymiş gibi gözüken çıkar teşkilatlarının global arenada düştüğü birçok durum insanlara aidiyet kavramını tekrar hatırlattı.

Elbette bu demek değildir ki tüm Türk devletleri,Türk Toplulukları,Türk bölgeleri kollarını açmış sarılarak birbirine koşuyor.

Bugün Türk Topluluklarının olduğu coğrafyaların bir kısmı bazı durumlarda baskı rejiminde kaldıkları devletlerin asimilasyon politikaları,bazı durumlarda yönetimlerinde bulunan baskıcı siyasi monarkların yarattığı ekonomik ve sosyal bunalımlar,bazı durumlarda ise halen yapılan kara propaganda ile Türklük ve birlik bilincini yeteri kadar taşımıyor ya da gündemlerinde tutmuyor olabilirler bu doğru.

Ancak siz sizden olana sahip çıkmazsanız,elbet bir sahip çıkan bulunur ve onu özünden uzaklaştırarak kendi kulu haline getirir.

Biz bulunduğumuz topraklarda kula kulluk kavramını ortadan kaldıralı yüz yılı geçiyor.Bugün önder isimlerimizin bir çoğu hayatta olmasa dahi hayatta olmayanlar hayattayken yaptıklarıyla, hayatta olan önder isimlerimiz ise alttan gelen yetişmiş Milliyetçi aydınlarla birlikte yazılarıyla,fikirleriyle,eylemleriyle,organizasyonlarıyla Türkçülük ve Turancılık konusunda çalışmalarını sürdürmekteler.

Elbette çalışmalar daha fazla olabilir, daha fazla kişiye, daha efektif bir şekilde ulaşılması gerekebilir bunlara bir itirazım yok.Ancak bir kaktüs kadar bile düşünce hacmi olmayan bazı isimler bugün yalaya yalaya edindikleri yüz milyonlarca dolarlık medya patronluklarını yürütürken,bizim Türkçülerimizin önemli bir bölümü cebindeki parayı ortaya koyarak bir şeylerin mücadelesini vermeye çalışıyorlar.Bu mesele de dönüp dolaşıp ekonomik aygıtların önemini ortaya koyuyor, elbette hali vakti yerinde Türkçülerimiz de var ancak elbette bu yeterli değil,neyse bu konu uzun ve başlı başına bir konu.

Yukarda Türkçülük coşkun bir nehirdir demiştim ya dalgalı bir nehirde böyle dönemler olur, herkes üzerine düşeni yaptığı sürece elbet nehir kollarını güçlendirecektir.

Bir diğer husus ise bulundukları ülkelerde hem o ülkenin gerçekliğinden kopmayarak hem de içerisinden gelmiş olduğu kültürün niteliğini kaybetmeden yaşamını sürdüren, bizlerin bu dünyaya ne kadar özden,insanca baktığını temsil eden kardeşlerimiz var.

Onların uluslararası zeminde bizi temsiliyetlerinin öneminin kavranması ve onlara yönelik organizasyonların arttırılması hem Türkçülük kavramına destek verecek hem farklı coğrafyalarda yaşayan tüm Türkleri köhne fikirlere karşı bir bilinçle kuşatacaktır...


***

Türkçülük kavramını algılayamayanlar görmese de;

Anlayışı ;

Türk'e düşman olana düşmanlığının,Türk'e dost olana dostluğunun hakkını vermek olan bu güzel insanların mefkurelerine ulaşmaları kadar muazzam,tutarlı,coşkulu ve bu berrak fikrin yaşamsal fiilayata dönüşmesini istemek kadar huzurlu bir gerçeklik tahayyül edebiliyor musunuz?

Gelişmiş ve ilerici saiklerle yükselen bir dünya tahayyülü ve bu dünyada kadim Türk Uygarlığı'nın söyleyecek sözlerinin olması kadar doğal olan nedir?

Yazıyı bitirirken şahsım adına Türk Dünyası'nın gençlerine de özel bir not bırakmak isterim.

Ne izleyeceğiniz filme-diziye , ne gideceğiniz konsere-etkinliğe ,

ne kıyafetinize, ne yediğiniz yemeğe, ne yaptığınız tatile, ne dinlediğiniz müzik grubuna-türüne, ne saçınızın sakalınızın şekline ne de inançlarınıza karışmak kimsenin haddi değil.

Kendinizi doğru ve güzel temsil ettiğinize inanıyorsanız, sizin ya da bir başkasının zihin ve beden sağlığını bozacak işlere teslim olmuyorsanız, ailenizin ve çevrenizin size karşı olan iyi niyetini suistimal etmiyorsanız sizin özgürlüğünüze kimin karışmaya hakkı var?

Siyasal İslamcı kafanın baskıcılığı, Radikal Sol grupların özgürlükle başlayıp size sert sınırlar çizen zırvalarıyla mı özgür kalacaksınız.

Benim sizlere tavsiyem Türkçülük kavramını ve Türk Milliyetçiliğini biraz araştırmanız ve geleceğe bir adım da sizin atmanız.

Benim kalbimde hepiniz her şeyin en iyisini hak ediyorsunuz.

Biliyorum size hep buna da şükredin dendi.Şükür kavramı güzeldir güzeldir lakin;şükretmeyi bilmek demek,kafa önde baş eğik ağlak gözlerle cenin pozisyonunda yerde ölmeyi beklemek demek değildir.

Elinizde olanın kıymetini bilmek demektir şükredin ancak şükür etmekle kalmayın daha çok imkana kavuşmak için mücadele edin.

Dünyadan kopuk baskıcı fikirleri kendinize yol belirlemeyin.

Önce sizi siz yapan, sonrasında ailenize, çevrenize ve milletinize katkı sağlayacağınız yolları yürüyün.

Gitar mı çalmak istiyorsunuz en iyisi olun, sporcu mu olmak istiyorsunuz terden sırılsıklam olana kadar spor yapın.

Elbette hepimiz şunun farkındayız bizim ülkemizde her şeye yeteri kadar destek ve imkan verilmiyor.

Hatta bazı imkanların önüne geçiliyor.Ne yapalım oturup ağlayalım mı hep beraber?

Biz Türküz,Biz Türkçüyüz bizim gözyaşımızın kıymeti harbiyesi vardır.

Önce kendimizin ve ailemizin, sonra Türk'ün isminin geçtiği her yer için değişimi sağlamaya inananlardanız. Bununla beraber elbette dünyadan kopuk bir saçmalık içinde olmayacağız. Bizim gayemizde dünyanın her alanda en ilerici noktaya ilerlemesi var.

Önce kendi vagonumuz, sonra tüm vagonlar…

Bizler bölgelere sıkışmış dar kafalı fikirlerin değil, tüm dünyayı etkileyecek ve dünyada düşman saikiyle hareket etmeyen tüm milletlerin ferah seviyesini ve mutluluğunu yükseltecek fikirlerin istekçisi ve mümessilleriyiz.

Türk dostuna sırt veren, düşmanına huzur ve fırsat vermeyendir.

Mücadele edin kardeşlerim, değişim ellerimizdedir.


En derin saygı ve sevgilerimle

Emrah Birgül

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

LÜTFEN DİKKAT
İnanılması Zor Bir Salgın: Tanganyika Gülme Salgın...

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin