100. Yılında Cumhuriyet ve Atatürk Devrimlerinin Önemi

100 yıl önce bu topraklara şehitlerin kanlarıyla, kadınların insanüstü çabasıyla, anaların gözyaşıyla taptaze bir Cumhuriyet fidanı diktik.

Fidanı diktiğimiz topraklar yüzyıllardır cehaletle, sefaletle, açlıkla, geri kalmışlıkla beslendiği için çoraktı.

Herkes ''Bu fidan bu toprakta tutmaz, yaşamaz'' dedi.

Yaşamaz diyenlere inat biz Cumhuriyet fidanını yaşattık. Yüzyıllardır cehalete, geri kalmışlığa, sefalete, kana doymuş toprakları ilimle, irfanla, çağdaşlıkla, devrimlerle besleyerek yeşerttik.

Şimdi o fidan 100 yıllık koca bir çınar...

Biz bu inancı, başarma azmini ''Ya istiklal ya ölüm'' diyen mavi gözlü bir devden aldık.

Atatürk Türk milletine yüzyıllardır aşağılanan, unutturulmaya çalışılan kimliğini hatırlattı. Türk milletinin ayakta durabilmesi için padişahlara ihtiyacı olmadığına inandırdı.

''Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir'' dedi.

''Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.'' Dedi.

''Hiçbir şekilde manda ve himaye kabul edilemez'' dedi.

Atatürk kendi kaderini milletin kaderiyle birleştirerek en büyük hayalim dediği Cumhuriyeti ilan etti.

Atatürk Cumhuriyeti ilan ederken en yakın arkadaşlarından bile destek göremedi. Kimi ''Henüz zamanı değil'' diyerek geçiştirmeye çalıştı. Kimi ''Boğazımdan padişahın lokması geçti'' dedi.

Cumhuriyet tam manasıyla Atatürk'ün eseridir. Zamanı gelene kadar kendi kendine bile yüksek sesle söylemediği milli bir sırdır.

Cumhuriyet'in ilanı Türk milletinin dirilişinin başlangıcıdır. Cumhuriyet yüzyıllardır ırgat, köle olduğumuz topraklarda efendi oluşumuzun hikâyesidir.

Batının uğrunda can verdiği reformu, Fransız devrimini biz Atatürk'ün armağanıyla kazandık. Batı laiklik, ulus devlet gibi değerlere sahip olmak için 300 yıla yakın süren bir değişim süreci yaşadı.

Atatürk batının 300 yılda sahip olduğu değerleri 15 yılda Türk milletine benimsetti. Bu yüzden tüm dünyada Türk devrimi bir mucize olarak tanımlanır.

Türk devrimiyle tek kelimeyle mucizedir. Hem de her açıdan mucizedir. Tarihte bir milletin çoluk, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden topyekûn ölümü göze alıp bağımsızlığını kazanmasının ve ardından 15 yılda ümmetten millete dönüşümünün örneği yok.

Bu yüzden Cumhuriyetle her gün övünsek hakkımızdır. Çünkü Cumhuriyet hepimizin ortak değeri. Atatürk'ün bıraktığı en büyük miras

Yaşadığımız coğrafya'ya bakarsak Cumhuriyetin ne kadar büyük bir değer olduğunu daha iyi anlaşılıyor. Şöyle bir çevremizdeki ülkelere bakın.

Irak'a bakın, Suriye'ye bakın. Filistin'e bakın.Hepsinde ortak olan şey cehalet, din savaşları, kan, sefalet

Çünkü 100 sene önce bu devletler İngiliz sömürgesi olmayı tercih etti. Bayraklarını bile İngilizler çizip eline verdi. Hem de çok uğraşmadan, biraz üzerinde desen değiştirerek hepsine aynı bayrağı verdi.

Bu ülkeler, İngilizlerin sömürgesi olmayı kabul ederken biz ''Manda ve himaye kabul edilemez''diyerek bağımsızlığımız için savaşıyorduk.

Onlar İngilizlerin çizdiği bayrakları kabul ederken biz kendi bayrağımızı şehit kanlarıyla suladık.

Onların hiçbir zaman bir Atatürk'ü olmadı. Kimse onlar için devrim yapmadı. Kimse onlara laikliği, harf devrimini, kadın- erkek eşitliğini getirmedi.

İngiltere bu devletlerin şeriatına, alfabesine, sarığına, sakalına, çarşafına karışmadı. Nasıl aldıysa öylece bırakıp gitti.

Bugün sonuç ortada. İslam ülkelerinde din savaşları bitmiyor, kan durmuyor.

Sadece İslam ülkelerinin haline bakmak bile Cumhuriyet'e, Atatürk'e ve devrimlerine sahip çıkmak için yeterli bir neden ama bunu görebilmek için akıl, vatan sevgisi ve feraset lazım…

Cumhuriyete sahip çıkmak, Atatürk'ün gençliğe hitabesinde söylediği gibi birinci vazifemizdir. İlelebet muhafaza ve müdafaa edeceğiz ve nice 100 yılları coşkuyla kutlayacağız.

BARIŞ ATAGÜN

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

MİRAS YEDİLER
İsrail'de Bir Osmanlı Liman Şehri: Yafa

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin