SEMBOLİK MİLLİYETÇİLİK

SembolikMilliyetcilik

Biz Arapların İslamiyetten önce putperest olduğunu öğrendik.
Bu doğrudur.

Lakin Arapların putperestliği bir çoğumuzun sandığı gibi 'kendi ellerinle yaptıkları bir heykele tapmak' değildi.

O heykeller inandıkları tanrıcaları sembolize eden şekillerdi. Yani aslında Araplar çok tanrılı bir inanç sistemine sahipti.

Zamanla bizde "putperest' olarak bilinen bir çok toplumun aslında aynı bu şekilde önünde eğildikleri, secde ettikleri taşlara, tahtalara değil, o taş ve tahta şekillerin sembolize ettikleri güç veya güçlere taptıklarını öğrendim.

Bunları asla putperestliğe meşruiyet kazandırmak veya putperestliği makul göstermek için yazmıyorum.

Her ne kadar inancını şuurlu yaşayarak, o putların aslında inanılan daha büyük bir gücün sembolleri olduğunu bilerek o güçlere tapan bir çoğunluğa karşın, muhakkak ki bu tapanlar arasında tapılan güçler ve o güçleri temsil eden semboller arasındaki farkı kaybederek veya unutarak doğrudan taş, tahta şekillerin içlerinde güç barındırdıklarına inanan ve dolayısıyla doğrudan o putlara tapan bireylerin olmaması imkansızdır.

Bu bireylerin sayısının artması ise, inanan toplumun büyüklüğü ve inancın kökeninin yani doğuşunun ne kadar geriye gittiği ile doğrudan alakalıdır. Kısacası, bir inanış ne kadar eski ve ne kadar büyük bir kitle tarafından benimseniyorsa, o kitlede inanılan güçten ziyade o gücü temsil eden sembollere tapanların sayısı o kadar artar.

Putperestliğin başka bir olumsuz yanı ise, inancın putperestlik sayesinde kolaylıkla ticari bir sektör haline getirilebilmesi, rant kapısı olarak kullanılması ve kullananlara da hiç de göz ardı edilemeyecek maddi güç sağlamasıdır.

Bu tartışma sadece İslamiyet ve İslam tarihine has bir tartışma da değildir.

Örneğin 8. / 9. yüzyılın Bizans toplumunda Hıristiyanlar "ikonodüller" ve "ikonoklastlar" diye adlandırılan cemaatlere bölünmüştü. İkonodüller Hz. İsa, Meryem Ana ve kutsiyetine inaılan başka isimlerin resim ve heykellerle şekillendirilmesini ve bu şekiller önünde ibadet edilmesini savunurken, İkonoklastlar her türlü şekillendirmeye kesinlikle karşıydılar. Bizans'da tahtta oturan kralın hangi cemaate mensup olduğunu bir çok zaman Aya Sofya kilisesinde heykel ve resimlerin vatlığı veya yok edilmesi ile belirlenmiştir. 

Hıristiyan dünyasında bu kavga hiç bir zaman tam olarak sonlanmamış, reformasyon döneminde ikonoklastların kiliselere hücum etmesi ve heykelleri kundaklaması ve resimli duvar ve pencereleri yerle bir etmesi ile en sert şekilde ifade bulmuş ve fikirsel boyutta günümüze kadar gelmiştir.

İslam dünyası ibadetten insan veya hayvan şekillendirmelerini men ederek putperestliği de engellediğine inanmaktadır. Örneğin namaz kılınan mekanda insan resmi bulunmaması, duvarda olsa da resmi ters çevirmek, kapamak yaygın olan davranışlardır. İslam sanatında kutsal olan kişilerin bile resmi bulunmaz,, peygamberimizin resmini yapmak kesinlikle yasaktır. Camilerde süslemeler genel olarak hüsn-i hat'tan ibarettir. Böylece ‚putperestliğin' engellendiği düşünülür. 

Lakin neyi neden reddettiğini bilmeden reddetmek, bir çok zaman kişinin bilmeden reddettiği uygulamasından kaynaklanır. Belki şekil, renk veya başka detaylarda fark olabilir ama işin özüne bakıldığında eleştirilen ile uygulananın aslında aynı olduğunu görebiliriz.

Yani her ne kadar kimse insan yapımı figürler önünde secde etmiyor ve tapmıyorsa da, figürleri men etmekle yetinmek, 21. yy'da bazı Müslümanların Kabe'nin maketinin etrafını tavaf etmelerini, bu maketin bir sirkin il il dolanması gibi şehirden şehire turneye çıkmasına engel olmadığını hep beraber gördük. Bu sadece bir örnek.

Peygamberin sakalının bandırıldığı suyun paketlenip satılması, bilmem hangi derde karşı bilmem hangi duanın muska olarak TV'lerden pazarlanması…. Örnekler çoğaltılabilir.

Bütün bunlar bazı inananların sembolleri Amentü'den üstün tutması ile alakadar.

Dini sembollerini, hatta dinin sembolleşen farzlarını (göstermelik de olsa) uyguladığı için adaleti, haramı, helali, ahlakı, namusu önemsemeyen, önemsemesine gerek kalmadığına inanan bir anlayıştan bahsediyorum. 

Bu saydığım değerler muhakkak ki sadece dini inanç için değil, kişinin "birey" olması için gerekli olan değer yargılardır. Dolayısıyla olayı dini iman, din veya inanç üzerinden değil, daha soyut bir yaşama şekli üzerinden ele aldığımızda ‚putperestliğin' bir çok açıdan toplumumuzun iliklerine kadar işlediğini görürüz.

Bu kapsamda herkesin sorgulaması gereken ise, %60 veya daha fazlası kendini bir şekilde ‚milliyetçi' olarak ifade eden bir toplumun ne kadarının gerçek manada ‚milliyetçi' olduğu, ne kadarının ise ‚sembollere' takıldığıdır.

Nasıl bir milliyetçilikten bahsediyoruz?
Milliyetçi olduğunuzu ne belirler?
Hangi partiye verdiğiniz oy mu,
elinizle yaptığınız işaret mi,
ya da avaz avaz bağırdığınız sloganlar mı?

Daha düne kadar her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan birinin sarfettiği iki cümleye tav olmak mı milliyetçilik?
Böyle birinin sadece Azerbaycan Devlet Başkanı ile beraber namaz kıldığı için gerçekten Turan kuracağına ikna olabiliyor musunuz?
Olabiliyorsanız Ayasofya'da kılınan namazı siyasi gösteriş diye eleştirme hakkınız var mıydı?
Ya da seçim kürsülerinde Kur'an-ı elinde tutmasına veya şehit evinde Yasin okumasına neden‚ "İslamiyeti siyasete alet ediyor.'" dediniz

Yani gerçekten bu tür sembolik eylemler milliyetçi duygularınızın tatmin olmasına kafi mi?

Kimse kusura bakmasın ama bence böyle sembolik hareketlerle milli duyguları tatmin olanın milliyetçiliği de semboliktir.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

KAFA KARIŞIKLIĞI HER YERDE
HASBİHAL

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin