YUSUF'UM
Burası köy yeri, burada kışlar
Kar ile boranla geçer Yusuf'um.
Kar erir, ardından ilkbahar başlar
Bitkiler yeşerir, açar Yusuf'um.
Bazen mis kokular yaz-bahar ayı
Dört yandan kuşatır, sarar havayı
Kokular içinde otu, ovayı
İşçiler, ırgatlar biçer Yusuf'um.
Birbiri ardına kaçışır tek tek
Her biri sessizce salgılar ipek
Ormanda gördüğün beyaz kelebek
Ağaçtan ağaca uçar Yusuf'um.
Bir de şu dağların, dağın karından
Kardelen yükselir üst sırtlarından
Karşıki tepenin pınarlarından
Ceylanlar suyunu içer Yusuf'um.
Toprak bu köylerin âşıklarını
Aşk ile büyütür mâşuklarını
Gözlerde parlayan ışıklarını
Gönülden gönüle saçar Yusuf'um.
Burada mutluyuz, boş ver kentleri
Orada olanın bitmez dertleri
İnsanlar insana çekmiş bentleri
İnsanlık insandan kaçar Yusuf'um.
Gitme, dur! Şehirler büker belini
Şehirde kimseler tutmaz elini
Ne hâlde diyerek sorma hâlini
Şehirli, köylüden naçar Yusuf'um.
Engin Yeşilyurt
20 Haziran 2018
Dipnot: Ağabeyimin ilkokul sıralarındaki oğlu Yusuf'a.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.