NEDEN THK; ÇÜNKÜ O BİR CUMHURİYET DEĞERİ

Çünkü Türk Hava Kurumu Cumhuriyet Değer ve Kazanımı da ondan

Türk Hava Kurumu'nun en bilinen belirgin özelliği nedir; bir cumhuriyet değer ve kazanımı kurum olmasıdır. Daha başka; ne kadar siyasal İslamcı cemaat, tarikat varsa, yıllar boyu milletin kurban derilerini kendilerine değil de bu kuruma bağışlamış olmaları nedeniyle kin ve öfke beslediler, intikam almak için de hep fırsat kolladılar. Hatırlayın lütfen, AKP'den önce (Hangi hükümet zamanında hatırlamıyorum) kurban derilerinin sadece THK tarafından toplanabileceğine dair genelge yayınlanmıştı. Önce gelir kaynaklarının kurutulması yoluna gidilerek zarar etmesi için zemin hazırlandı. İstenen kıvama getirildikten sonra da kayyum atandı. Gelinen nokta; Manavgat'ta orman yangını çıktığında yardım istemek için ilk akla gelen kurum olan THK'nun atanmış başkanının telefonları kapalı, kendisine ulaşılamıyor. Süspanse etmedikleri yandaş dernek, vakıf ve kurum kalmadı. Bunu nereden biliyoruz; İstanbul Belediyesi el değiştirince merkezini Konya'ya taşıyan yandaş besleme "Vakıf"tan. Peki bu kurumun zarar ederek itibarsızlaştırılması bir sürece bağlanarak beklemek yerine hazır, aynı zamanda uzmanlık alanı olan pilot yetiştirilmesine ilaveten gerekirse süspanse edilerek mevcut yangın söndürme uçakları modernize edilip ilave uçak takviyesi ile bugünler için elzem olan hazır kıta bekleyen bir sistem oturtulamaz mıydı. Velhasıl kelam, meselenin aslı; hiç bitmeyen cumhuriyet değer ve kazanımlarına olan kin ve öfkedir. Ormanlar yanmış kimin umurunda; kin ve öfke tatminini yaşamak daha güzelken(!)

Fetö fobisi ile ülkeyi yönetmek...?

Yahu bırakın Allah aşkına. Yeter artık bu fetö fobisini her şeye vesile kılmayı. "Türkiye'ye yardım" kampanyasının arkasında kim var bilemem ama velev ki bir ülke veya yabancı insanı kuruluş tuttu bize bu çağrı üzerinden yangın söndürme ekibi veya alet edevatı gönderdi, bunlar ülkeye girerken ülkemiz o kadar sahipsiz mi ki; gelen girecek, takip edilmeyecek ve bize zarar verecekler. Her niyetin arkasında bir fetö tezgahını aramak ülkeyi korkarak yönetme anlamına gelir ki; korku doğaldır ama sürekli olunca da insanın elini kolunu bağladığı gibi devletin de elini kolunu bağlar. Uğradığımız bir doğal afet için gelecek yardımların arkasında her defasında bir fetö parmağı aramak, fetö evhamının esareti altında olmak gibi garip bir durum söz konusu olur ki; kabul etmek mümkün değil. Ama biz biliyoruz ki asıl mesele iktidardan olma korkusudur. Bunun psikolojik yansıması size çok garip gelecek ama ülkemize gelebilecek yardımlara bile mani oluyor. Suriye bataklığı ve BOP projesi içinde olanların akıllarına böyle korkuların gelmesini aslında normal görmek lazım, zira içinde bizatihi kendileri vardı. "Türkiye'ye yardım" mesajını velev ki iblis Gülen atmış olsun; umurunda bile olmaz. Buradaki gerçek sorun bir korkunun esaretinde devletin yönetiliyor olmasının yarattığı sonuçlar. Yeter, bırakın artık fetö'yü içine düştüğünüz her zorluğa vesile kılmaya. Yanan ormanlarımız üzerinde on tane yangın söndürme uçağı uçurdunuz da buna fetö mü mani oldu. Fetö üzerinden değiştirip dönüştürmediğiniz hiç bir cumhuriyet değer ve kazanımı bırakmadınız, şimdi de yönetimde kalabilmek için fetö fobisini milletin üzerinde hakim kılma çabasındasınız. Adama sormazlar mı; mademki bu kadar korku söz konusu niçin siyasi ayağının açığa çıkarılmasına mani oluyorsunuz. Evet, niçin engel oluyorsunuz. Şimdi diyecekler çıkacaktır; "Senin yaptığın da fetö taktiği" Hadi oradan; aklını, fikrini, vicdanını kiraya vermiş

Fetö'nün tohumu rahminize zerk edilirken muradınız neydi; cumhuriyet vesayetini kaldıracak bir piçin peydahlanması değil miydi. Peydahladığınız piç dönüp size musallat olmuşsa bizden değil kendinizden bileceksiniz. Rahminizde peydahladığınız hainin aklına gelen her türlü puştluk ile aramızda bağ kurma iblisliğinizi daha nereye kadar devam ettireceksiniz. Ne kadar da arsızsınız be; izdivacınıza gelene kadar günlük bile tutmuştunuz. İsimlerinizi mahreminizde dövme yapıp saklayabilirsiniz ama unutmayın er veya geç gasilhanede de olsa o karşılıklı içselleştirdiğiniz halinize gözlerimizle şahit olacağız. Birbirinize ihanetinizin intikamını almak için adımızı ilişkilendirme şeytanlığınıza gelmeyeceğiz. O kadar iğrençsiniz ve o kadar da pis kokuyorsunuz ki; yanınıza yaklaşmak bile mümkün değilken nasıl olabilir ki aynı yatağa beraber uzanmış olmak. İnşallah, Allah'ın izniyle cumhuriyet değer ve kazanımları tekrar hakim kılınıp ilim ve irfanın bereketli yağmurları tek tek üzerine düştüğünde; yeniden filizlenen moral değerler ve tahakkümünüzün gaspından kurtarılmış İslam ile coğrafyamız üzerinde ihanetinizin tecrübelerinden de yaralanarak öyle bir şantiye kurulacak ki; geleceğin Türkiye'sinde esameniz bile okunmayacaktır; bilin ve buna hazır olun.

Hem şakın hem de ahmak olmak böyle bir şey olsa gerek

"Tek muktedir "in belediye başkanı evi yanan yurttaşlara TOKİ tarafından 20 yıl ödeme ile evler yapılacağını duyururken evi eski olan vatandaşlar için "Keşke bizim de evimiz yansaydı diyecekler'' demiş. Ey kurban olduğum Allah'ım senden gelene razı olalım; hayır da şer de sendendir amenna; peki bu aklı ile zoru olan garip garip adamları tek tek bir araya getirirken muradın neydi çok merak ediyorum(!)Hani bir ayetinde diyorsun ya; "Hayır bildikleriniz sizin için şer, şer bildikleriniz hayır olabilir". Tahammül sınırımıza pervasızca tecavüz edip, sırıtarak aklımızla da alay eden ve etrafımızı hatta devletimizi çepe çevre sarmış bu "Şerler"den "Hayır" bekliyoruz, sen nasip eyle Allah'ım.

Ülkemde mülteci istemiyorum.

Her kim ki; ülkesinde olup bitenlerden memnun değilse ülkesinde kalsın, düzeltmek için kavgasını versin. Onların vermesi gereken kavgayı Mehmetçiğime verdirerek bedelini evlatlarımıza ödetemezsiniz. Mehmetçiğin varlığı ekonominin çarkını döndüren bir sanayi ürünü değil, varlığı ile Türk milleti ve devletinin güvenliğini sağlayan ana unsurdur. Bedeli başkalarına ödeterek hak etmeden sağlanan menfaatler de bana göre haramdır. Rızamız olmadan dağıtılan ülkemiz imkanları da menfaatle nenler açısından aynı hükümdedir, haramdır.
Suriyelinin ülkemin sokaklarında dileneni bile birisi elinde, birisi kucağında ve bir diğeri karnında çocuklarla ortalıkta dolanıyor. Benim insanım karı koca çalışınca ancak bir çocuk bilemediniz iki çocuk sahibi olabiliyor. Çünkü çalışma şartları ve nitelikli evlat yetiştirme bilinci fazla çocuk sahibi olmaya mani. Suriyeliler ile bizler arasındaki bu üreme orantısızlığı bu şekilde devam ettiği sürece; muhtemelen otuz sene sonra ne bu milletin tarifinde ne de devletin yapısında Türklüğe dair hiç bir vurgu kalmayacaktır.

Mehmet Soral

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Asli Kurucu İktidarın İnşası
Orman Yangınları ve Çaresizliğimiz

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin