KÜFE KİMİN SIRTINDA?
Tayyip Bey, "Benim sırtımda küfe var" demiş.
Doğru, sırtında küfe var.
Yalnız, kendisinin, bakanlarının, bürokratlarının hakikaten küfe var gibi davrandığını görmüyoruz.
Küfe milletin sırtında.
Yaşadığımız gerçek bu.
Son haftaya baktım, içim acıdı.
Ne deniyor, ne yapılıyor şaşarsınız.
Bir defa ekonomisi bu halde olan bir memleketin Cumhurbaşkanı dünya kupasına gidemez.
Hem de iki defa.
Hem açılışa, hem finale koca uçağı kaldırarak gitmenin akla-vicdana sığacak tarafı yoktur.
Hadi dostum diye açılışa gittin, finale gidemezsin.
Hadi gittin, milletin parasını böyle çarçur edemezsin.
Kaya Çilingiroğlu filan bir alay insanı toplayıp milletin omuzuna yükleyemezsin.
Âgah Oktay Güner'in İsraf Ekonomisi kitabı bir zamanların gündemindeydi.
Şimdi olsa bu kitabı nasıl yazacağını kendisine sormak isterim.
Salgından önce bir dost grubuyla aylık yemeklerimiz olurdu.
Âgah Bey'e buna benzer sorular sormuştuk.
"Bu batağı ve talan düzenini anlatmak için bildiğimiz örnekler yetmez" demişti.
Lütfen düşünün!
Arjantin finale kaldı.
Cumhurbaşkanı ülkenin durumunu düşünerek o masrafa girmedi.
Sıkı durun, dünya şampiyonu Arjantin'in Cumhurbaşkanı Katar'da yoktu.
Bir haftanın israf raporunu çıkaran bir kimse, dünya israf şampiyonluğunu görür.
Devlet malzeme Ofisi'nin lüks araç ihaleleri bile devam ediyor.
Bırakın tam bir vicdan sahibini, sıradan insan bile bu şartlarda o araca binmeye utanır.
Bizimkiler utanmıyorlar.
Eski bakanlara verilen arabaları görenlerin bile dudakları uçuklar.
Bu nasıl bir israftır, anlaşılır şey değildir.
Beni dehşete düşüren, bu söylenen ve yapılan arasındaki taban tabana zıtlıktır.
Sözü eğip bükmeye gerek yok: Apaçık aldatılıyoruz.
Aldatmaya kalkanın ağzından din iman sözleri çıkışına mı yanarsın, aldanana mı?
Her şeyin bozuluşuna mı?
Altı yaşındaki çocuğa tecavüz eden sözüm ona tarikat görünüşlü yapılara mı, korunmasına mı yanarsın?
Onları eleştirenlere, "Dinimize saldırıyorlar!" diyerek yine dini kullanmaya devam eden siyaset düzenbazlığına mı?
Dini temelden bozan bu tür hareketleri kollayan bir tavra nasıl girilir?
O din hangi dinse… demez misiniz?
Her şeyin retorikten ibaret olduğu yıllar içindeyiz.
Yeter ki söyleyin ve inandırın!
Doğru olması gerekmiyor.
Hakikat kaybı diyorum ya, işte budur!
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.