Bir Fotoğraf ve Sosyal Medya Üzerinden Tartışılanlara Cevap..

Uzun bir takip (hemen hemen ilk günden beri) sürecinden sonra Tahtapod'da yazmaya karar verdim. Her zaman olmasa da (zira kendi kişisel bloguma bile neredeyse 2 yılda bir yazmışım) ara ara yazmaya çalışacağım. Efendim sürçü lisanımız, yersiz imla hatalarımız olursa affola.

Sosyal medyada bir resim gördüm. Resimde gemiden bozma bir sandal ve üzerinde belki de 100'den fazla insan. Ve resmin altında "Müslümanlar, Müslüman bir ülkeden kaçıp ölümü göze alarak Hristiyan bir ülkeye gitmeye çalışıyor. Huzur İslâmda…" diye yazıyordu. Resmin altındaki yorumlara biraz göz attım maalesef herkes din âlimi, tarih profesörü. Cahiliye devrinden bahsedeni mi ararsınız, İslam tarihi anlatanı mı ne ararsanız. Hele bir tanesi "Çıktığı karanlık döneme ışık olan, cahiliye devrinden bilgelik devrine insanları çıkaran bir din İslam dini. Doğduğu günden Osmanlı Devletinin sonlarına kadar yaşam tarzı olarak benimsenip…" diye devam eden huzurdan mutluktan bahseden bir yorum. Buna biraz fazlaca takıldım.

Birincisi; Cahiliye devri denen dönem neye göre cehalet içermektedir? Rant mı, İnsan Hakkına tasallut mu, hukuksuzluk, rüşvet, malına göre adam kayırma, yetim malına göz koyma vs. mi, yoksa sadece kız çocuklarını diri diri toprağa gömme mi? Neye göre cehalet?

Cahiliye denen şey sadece Arap literatürünün bir parçası. Bana ne? Mademki İslam evrensel bir din niye bana dar kalıpta bir Arap literatürü Din diye dayatılıyor?

Bir insanın bir Müslüman olarak bireysel ibadetler dışındaki tek görevi söylemleriyle ve yaşamı ile İslam dinini tebliğ ise eğer ben Müslümanlığı araştıran bir gayri Müslim olsam bana ne tebliğinde bulunacaksınız? Arap Literatürü.

Hani bazı olaylar karşısında savunma mekanizması olarak "gerçek din bu değil" diyorsunuz ya, işte esas olan sizin anlattıklarınızın gerçek din olmaması. Yapmanız gereken bireysel ibadetler de değildir sadece. Şu halde gerçek din ne o zaman? Gerçek din evrensel değerler üzerine inşa olan, dar kalıplar içine ve sadece Arap literatürüne hapsolunmamış İslamdır.

İkinci takıldığım mesele "Doğduğu günden Osmanlı Devletinin sonlarına kadar yaşam tarzı olarak benimsenip…" Şimdi bu noktada insanın aklına bir soru takılıyor Doğduğu günden itibaren bir huzur kaynağı ise neden birileri mızrakların ucuna Kur'an yaprakları taktı? Doğduğu günden beri huzur kaynağı ise neden sadece Peygamberin yaşadığı döneme "Asr-ı Saadet" deniyor da sonraki dönemlere denmiyor?

Bu yorumu yazan kişi Osmanlı ile bitirmiş ya huzur ve mutluluk dönemini, sormak lazım Osmanlıda çok mu müslümanca bir huzur vardı? Bunu anlamak için o devirde sarayda yazılanlara değil de alanda, halk içinde söylenenlere bakmak gerekir.

Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende yok
Yiyende ortak Osmanlı

Şu dörtlük Osmanlının ne kadar huzurlu bir ülke olduğunu gözler önün seriyor. Hiç düşünen oldu mu acaba bu kadar İslam Huzuru yaşayan bir ülke neden battı? Bunu yöneticilere özellikle de İttihat ve Terakkiye bağlayanlar var, İttihat ve Terakkinin Osmanlının yatsı zamanında yani karanlık döneminde iş başına geldiğini unutarak. Ama hiç kimse Osmanlının belli bir dönemden sonra özellikle devşirmeler marifetiyle bambaşka bir şeye dönüştüğünü söylemez daha doğru bir ifadeyle söylemek istemez. Çünkü birçok tarihçi Osmanlının ömrünü uzun olmasının nedenini iki duruma yani devşirme sistemi ve kardeş katline bağlar. Kardeş katli demişken içinde çak fazla İslam Huzuru barındıran bir sistem değil mi?

İşin içine Osmanlı girdi mi haliyle mesele biraz fazla dallanıp budaklanıyor; toparlamak lazım gelirse bu ikinci meselede asıl takıldığım nokta Osmanlı ve huzur değil Osmanlı sonrası zihinlerdeki durum. Sanki Osmanlı bitince Gerçek manada İslam da bitmiş zannedilmesi. Yada daha doğru bir ifadeyle Osmanlı eşittir İslam gibi saçma bir algının peşinde insanların yeniden bir Osmanlı özlemi.

Burada bir soruyu daha sormadan geçemeyeceğim; doğduğu günden Osmanlının sonuna kadar benimsenen bir yaşam tarzı olarak İslam Osmanlıdan sonra bir yaşam arzı değil mi? Hani günde 5 vakit hala ezan okunmaya devam ettiğini düşünürsek…

Hülasası İslam ne iki rekât namaz ne Arap literatürü ne de oluşturulmuş bir Devlet Sistemi değildir. Sadece ve sadece kişinin Tanrı ile arasındaki diyaloğudur.

Toparlayıp yine o fotoğrafa ve yorumlara dönecek olursak; evet kardeşim Müslümanlar kendi ülkelerinde İslam değerleri olmadığı için ecnebi memleketlere ölümü göze alarak kaçmaya çalışıyorlar. Müslüman ülke liderlerine saydırmaya da gerek yok zira o liderler toplumun bir vitrinidir. Yani "nasıl idare edilmeye layıksanız başınıza öyle yöneticiler gelir…"

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

EN UCUZ BEDELLİ
IKI BAKIŞ AÇISI

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin