DİL OLMAZSA MİLLET OLUNMAZ

"Bir millet, ordusunu kaybedebilir. Bağımsızlığını da kaybedebilir. Fakat, dilini sakladıkça, o millet yaşıyor demektir. Dilini kaybeden bir millet ölmüş sayılır. Buna rağmen bir millet, dilini zorlayıcı sebeplerle kaybettiği halde, milli şuuruna sahipse, o millet kendisine zorla kabul ettirilen yabancı dile rağmen, gerçek kişiliğini bilir ve günün birinde bu millî şuur sayesinde, öz dilini yeniden öğrenerek gerçek benliğine döner.

Millî şuurun uyuşuk ve uyanık olması, milletlerin yaşama kabiliyetleri ile orantılıdır.Millî şuurun uyanık olduğu yerlerde, yabancı unsurların borusu ötmez." Hüseyin Nihâl ATSIZ

Yazı Yazmaktan Karnı Nasırlaşan Adam" okunuz mu bilmiyorum? Bir milletin değerlerine bağlılığının ne kadar önemli olduğunu anlatan bir eser.

Romanın kahramanı babasının vasiyetine uyarak halkının geleneklerini yırlarını atasözlerini özdeyişlerini derlemek için her güçlüğe göğüs geren Mehmet Zarkişiyev'dir. O bu görevi milli yırlarını çalıp söyelyen ozanın sazını sırtında paraladıkları, bunları yazanın kalemini gözüne soktukları bir dönemde üstlenmiştir. Romanın adı gerçek bir hikayeden almıştır. Zarkişi'nin yazı yazmaktan karnının nasırlaştığı bir gerçektir.

Yazı yazmaktan insanın karnı nasırlaşır mı demeyin? Romanı okursanız oluyormuş dersiniz.

Dilini kültürünü folklorünü yaşatmanın ne kadar önemli olduğunun en güzel örneğidir roman.

Atsız Hoca'nın dediği gibi " Dilini kaybeden bir millet ölmüş demektir." Dil,kültürün millet olmanın en önemli unsurudur. Dil olmazsa millet olunmaz.

Dilimizi kültürel kimliğimizi yaşatmak ben Türk'üm diyen herkesin en büyük görevidir.

Bu değerler unutulursa Türk kimliği yok olur.

İster karnımız nasırlaşsın ister parmaklarımız ama dilimize kültürümüze sahip çıkmalıyız.

Doğan Ay