GELSİN YENİ YIL, BİLDİĞİ GİBİ

yeni-yl-kapak

Dışarı çıkmadan pencereden bakınca sanki Güney Yarım Küre'de yeni yıla girecekmişsiniz gibi geliyor insana. Gökyüzü masmavi, güneş bütün güzelliğiyle parlıyor, öbek öbek pamuk yığınları gibi bulutlar... Hayatın bana kazandırdığı öğretilerden birini doğruluyor pencereden baktığımda gördüklerim. "Hiçbir şey dışardan göründüğü gibi değildir."

Ben kış yeni yıllarının çocuğuyum. Yeni yılı karla severim.

Kartpostallardaki gibi, kar kürelerindeki gibi lapa lapa kar yağacak, bileceksin ki kimse aç ve açıkta değil, çıkıp yürüyeceksin, kar tanelerini kucaklayarak. Güzel olmaz mıydı?

Bu görünüşte Güney Yarım Küre, gerçekte Kuzey Yarım Küre yeni yılını hiç sevmedim ben. Geriye dönüp,

Nasıl geçti 365 gün, 6 saat? diye sorduğumda aklıma hep, dünyanın her yerindeki depremler, sel felaketleri, orman yangınları, darbeler, savaşlar geliyor. Hiç mi iyi bir şey olmadı, olmuştur elbette, ama olumsuzluklar olumlulara baskın geliyor ne yazık ki!..

Ama işte umut var ya, insanı ayakta tutan o bitmez tükenmez umut! Ona sarılıyoruz sımsıkı. Hep bekliyoruz, iyi ve güzel şeyleri, bıkmadan usanmadan; denize düşüp, köpüğe tutunurcasına. Değil tutunmak, o köpüğün varlığı bile insana güç veriyor. Yaşama tutunmak böyle bir şey demek ki!..

Ne diyor Necati Cumalı:

"Ben sabahları severim oldum bittim,

Sabahları, çocukları ve bütün başlangıçları…"

Bütün başlangıçlar güzeldir çünkü. Yeni başladığınız hiçbir şeye olumsuz duygu ve düşüncelerle başlamayız. Okula başlarsınız, bitirirsiniz, evlenirsiniz, çocuğunuz olur...Hepsi ayrı bir heyecandır, güzelliktir.

Ve yeni bir yıla girmek… Bütün dünya ile yaşanan tek başlangıç... Birlikte kutlanan, paylaşılan bir güzellik...Heyecan, sevinç ama en çok UMUT!..

Yaşadığımız olumsuzluklar yetmiyormuş gibi bir de bizim her yıl aralık ayının başından sonuna kadar söylediğimiz bir türkümüz var(!) "Müslüman Noel kutlamaz!" Oysaki biz Noel kutlamıyoruz.

Ben hiç bizim ülkemizde 25 Aralık'ta kutlamaların başladığını görmedim. Demek ki biz yılbaşını kutluyoruz. İsteyen Noel desin, isteyen yılbaşı. Neden insanların kamplaşmasına sebep olacak ayrıntılar üzerinde duruyoruz da güzellikleri gözden kaçırıyoruz ki?

Bütün dünyada, kuzeyinde güneyinde, herkesin birbiri için eş zamanlı mutluluklar dilediği tek an... Belki de o anda sinerji oluşuyor ve birilerinin dilekleri gerçekleşiyordur. Şu yeryüzünde bir tek çocuğun bile bu nedenle yüzü gülüyorsa, buna değmez mi!..

Her dinde ve kültürde bir anlamda yardımlaşmanın ve hediyelerle insanları sevindirmenin simgesel anlatımı değil mi Noel Baba veya Ayaz Ata? Ayaz Ata, Orta Asya Türk kültüründe Noel Baba'nın karşılığı olarak çıkar karşımıza. Cengiz Aytmatov kitaplarında çok söz eder Ayaz Ata'dan.

Ayaz Ata da Noel Baba gibi yoksul çocukları sevindirmek için yılbaşı gecesi sürpriz hediyeler bırakır kapıdan bacadan... Ayaz Ata'dan neden hiç bahsedilmez de ille de "Noel Baba" vurgusu yapılır?

İster Noel Baba deyin ister Ayaz Ata; amaç aynı değil mi? Biz neyi tartışıyoruz?

2024, 23'ün yapamadığını sen yap, yüzümüzü sen güldür. Dünyaya sağlık, huzur, bolluk, bereket, adalet getir.

8 yaşındaki çocuklar bile "Savaşlar olmasın, çocuklar ölmesin!" dilekleriyle yeni yıla girmesin, duy artık!

Sahtekar insanlar vicdanlı, merhametli olsunlar. Onların yüzünden depremlerde sellerde insanlar göçük altında kalmasın, evleri başlarına yıkılmasın.

Üç kuruş için ülkemizin onurunu satılığa çıkarmasın hiç kimse.

Bütün güzel dileklerimizin gerçekleştiği ve umutlarımızın hiç bitmediği bir yıl olsun 2024

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

SORULAR
Atatürk Düşmanlarına Mesajımız Net: Atatürk Türk M...

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin