YENİ PARTİ VE HAİNLİK ÜZERİNE

Bugün baktığımızda aynı şekilde Ümit Özdağ, Koray Aydın gibi ömrü MHP içerisinde mücadele ederek geçmiş olan kimseler bir anda hain oluverdiler. Türk Milliyetçisi olduğundan emin olduğumuz ve 28 Şubat'ta dimdik duran Meral Akşener hanımefendi bir anda hain ilan edildi. Fakat muhalefet olmasına rağmen parti içerisinde mücadele etme kararı almış olan Sinan Oğan Bey kahraman ilan edilmedi. Çünkü mevcut yapının kötü idare edildiğini dile getiriyor.

Son zamanlarda en fazla gündemde olan konulardan biri ''yeni parti'' ve MHP'den ayrılan kişiler. Yoğun biat kültürü ve hiyerarşik düzende var olma mücadelesi veren bir siyasi partiden bahsedince bu kavramların söylenmesine şaşırmıyoruz tabi ki. Fakat şu da bir gerçektir ki bizler parti ve dava kavramlarını karıştırıyoruz. Bir siyasi partiyi davamız haline getirdiğimizde aslında davamızı bir madde haline getirdiğimizin ya da somutlaştırdığımızın farkında mıyız acaba? 

Siyasi partilerin tüzükleri vardır. Davaların ise doktrinleri vardır. Partiler kitleleri harekete geçirdiği müddetçe ayakta kalır. Arkalarından esen rüzgarın şiddetine göre ivme kazanır. Yani bu rüzgar yavaş eserse en yakın durakta birçok kişi otobüsü terk eder. Ya da kitlelere başarılı hitapta bulunursa bu defa birçok kişi otobüse biner. Fakat dava dediğimiz kavram bundan daha ulvi bir maneviyatla donatılmıştır. Davalar siyasi partilerle sınırlandırılamayacak kadar yüksek bir mertebededir.

Bugünkü durumumuz ise tamamen bundan ibarettir. Bulundukları siyasi partide iyi temsil edilmediklerini düşünen kişilerin yeni bir oluşuma gitmeleri gayet doğal ve tabii bir durumdur. Yeni oluşumda bulunacak kimselerin MHP'de bulunanların dava inançlarına söz söylemeye hakları olmadığı gibi MHP mensuplarının da ayrılanlara söz söylemeye hakkı yoktur. Bu bir seçenek ve tercih meselesidir mühim olan tabi ki ülkenin geleceğidir.

Bugün ülkücü camiada ''eleştiri geleneği'' diye bir kavram kullanıldığında buna en iyi örnek içeride bulunup mevcut organizasyona zarar vereceğine başka bir parti kuran rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'dur. Baktığımız zaman Muhsin Başkan'a birçok kişi yine ''hain'' demiş ya da ''davaya ihanet etti'' diye nitelemiştir. Fakat 80 olaylarında birçok işkence çekmiş ve efsane dönemin ülkücü liderliğini yapmış ''Baş verdik, baş eğmedik'' diyen bir kişiye hain demek hangi vicdanın sesidir? Dil parti ise vicdan davadır. Bir insanın dava inancına söz söylemeden evvel susup vicdanımızı dinlemek şarttır.

Yine baktığımızda rahmetli Ali Güngör, mecliste çıkıp tarihi konuşmasını yaparak eleştirdikten sonra bir anda hain ilan edilişi hangi vicdana sığar? Rahmetli Ali Güngör'ün bu dava için çektiği çileler ortada iken bir siyasi parti eleştirisi bizleri hain kılmaya yeter mi?

Yerel seçimlerde MHP'den aday gösterilmediği için CHP'den aday olan Mansur Yavaş'a bir anda herkes ''ihanet etti'' dedi ve tabi ki ardında ''hain'' diye eklediler. Fakat Mansur Yavaş çıktığı programlarda dahi ülkücü olduğunu her an ifade etti. Şimdi bu insana ''hain'' demek hangi vicdana sığar?

Bugün baktığımızda aynı şekilde Ümit Özdağ, Koray Aydın gibi ömrü MHP içerisinde mücadele ederek geçmiş olan kimseler bir anda hain oluverdiler. Türk Milliyetçisi olduğundan emin olduğumuz ve 28 Şubat'ta dimdik duran Meral Akşener hanımefendi bir anda hain ilan edildi. Fakat muhalefet olmasına rağmen parti içerisinde mücadele etme kararı almış olan Sinan Oğan Bey kahraman ilan edilmedi. Çünkü mevcut yapının kötü idare edildiğini dile getiriyor.

Dante'nin Cehennem'inde bile en aşağı mevki, yakınlarına ve vatanlarına ihanet edenlere ayrılmıştır. Cinsel suç işleyenler, katiller, zındıklar, sapkınlar, ırz düşmanları, büyücüler, hırsızlar ve riyakârlar Dante'nin Cehennem'inde hainlerden daha itibarlı bir konumdadırlar. Hainlik kavramı böylesine aşağılık kimseler için kullanılırken bizim camiamızda niçin bu kadar kolay kullanılmaktadır? Acaba camianın ahlakında yoksa dava algısında mı problem vardır?

Aslında benim asıl sorum şu olacak: Böylesine kolay ve hemen herkesin hain ilan edilebildiği bir camiada eğer siz hiç hain ilan edilmediyseniz işte asıl o zaman kendinizi sorgulamanız gerekmektedir. ''Mensubu olduğum toplulukta ben en son kimi eleştirdim?'' diye düşünmenizi tavsiye ederim.  

Saygılarımla..

M.Esad KIRAÇ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Telif Hakkı

© M. Esat Kıraç @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Varlığın Yokluğu
ÜLKÜCÜLÜK

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin