TAM KAPANMA BİDON ve DEVLET

Bir yıldan fazla bir süre evlerde kapalıydık.

Maşallah sübhanallah kongrelerinizi yaparken yapmayın virüse davetiyeler dedik dinlemediniz. Virüsü ülkenin dört bir yanına yazdınız. Salgın aynı hızla tırmandı ölümler arttı, tam kapanma buyurdunuz.

Bizler cenazelerimizi 25-30 kişi ile kaldırırken siz tarikat cenazelerine lebaleb katılırken virüsü umursamadınız.
Sağlık çalışanları yorgun.
Esnaf maddi sıkıntıda.
Piyasalar allak bullak!

Sosyal patlama noktasına geliyoruz. Bizim siyasetçilere göre her şey güllük gülistanlık.

Bu kadar derdin içinde bir de Bidon çıktı başımıza. Sen daha çok bağırdın ben daha çok bağırdım ile tepki gösteriyor aklı evvel siyasetçiler.

Ne bela bir döneme geldik çattık.
Derneğin ucu mucu yok her tarafı pislik. Neresinden tutsan oradan bulaşıyor elimize!
Bir türlü sosyal devlet olmadık/olamadık. Lafta kalıyor bütün hizmetler.
Tam kapanma iyi de nasıl? Toplumun yarısı sokaklarda olabiliyor. Marketler zinciri açık.
Sosyal devlet hane başı bir aylık iaşesini karşılamalı ama Allah yardımcımız olsun diyerek yine işi oraya havale ettik!

İnanın millet ölmedi ama ölü taklidi yapmaya başladı.
Çıkış yok.
Kendi koyduğu kurallara uymayan kural koyucular ile ancak bu kadar.
Sorgulamak lazım!
Çözüm bulmak gerek!
Ölü taklidi nereye kadar?

Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan ve bu nedenle de yemek yemeyen ve hiç bir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hastası, tüm uzman psikiyatristlerce girişilen her çabaya rağmen, ölü olmadığı konusunda bir türlü ikna edilememiş.

Hastanın bu kararından vazgeçmeyeceğini anlayan ve tedavisini üstlenen psikiyatristlerden biri, sonunda hastaya, ölülerin kanayıp kanamayacağına dair bir soru yöneltir.

Hasta "tabii ki kanamaz, çünkü, ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur" der...

Bunun üzerine psikiyatrist, küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır.

Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hastanın tepkisi ilginçtir...

"Lanet olsun! Ölüler de kanarmış."

Doğan Ay