SARMAŞIK VE AYRIK OTU

sarmak

Bilim insanları için söylenen bir söz vardır; "Onların da yirmi dört saati vardı." Bu sözün üzerinde çok düşünmüş, öğrencilerime de yeri geldiğinde çok söylemiştim ama, salgın günlerinden önce 24 saatin tamamını hiç evde geçirmediğim için kendimin nasıl geçirdiği üzerinde pek de durmamıştım. Yerleşmiş, kendiliğinden akıp giden bir düzen vardı çünkü.

Bir sabah uyandık ve hayatımız birdenbire bambaşka bir mecrada akmaya başladı. İşte o nokta "Onların 24 Saati" üzerinde düşündüm. Ezberler bozulmuştu, 24 saatin yeniden planlanması gerekiyordu. Özgürce, "virüs nereden gelecek" kaygısı yaşamadan, yaşamaya başlayacağımız günlere değin.

Evet, 24 saat, tamamını evde geçirmek için çok uzun bir zaman dilimi. Çok fazla şey yapabilirsiniz. Evinize, işinize ve kendinize ayıracak yeterince zaman var. Önemli olan zamanın ne kadarı değil, nasıl planlandığıydı. 

Annem, evlerdeki yaşamın işleyiş farklılığını anlatmak için; "Her evin kıblesi ayrıdır." derdi. O bakımdan günümü nasıl planladığım ayrıntısına girmeyeceğim. Zaten her gün aynı şekilde geçmiyor. Yerleri değişse de temelde yapılanlar aynı. Zaman işte, geçiyor bir şekilde. Bazen deli bir nehir gibi akıyor, bazen de durgun bir göl... Yaptıklarımız ve ruh halimizle ilgili olarak akışı değişen bir olgu.

Bu yazıyı yazmadan önce aldığım notlara baktım ve gözüm bir süre önce tekrar seyrettiğim bir filme takıldı. Baş rollerinde Tarık Akan ve Şerif Sezer'in oynadığı DELİ DELİ OLMA filmi. Filmdeki şarkının sözlerini yazmışım not defterime. 

Bir sarmaşık olsaydım, sıkıca tutunsaydım bir yere.
Sökülüp atılmasaydım, köklerimi salsaydım derinlere.
Bir sarmaşık olsaydım, dolasaydım gövdemi döne döne.
Günlerce aynı yerde kalsaydım, hareketsizlikten uyusaydım.

Bana göre ikinci kez seyredilmeyi hak eden filmler vardır; ikinci kez okunmayı hak eden kitaplar gibi…

Hep bir nedenim vardır tekrar için. Bazen bütünüyle çok beğendiğim için, bazen o kitapta veya filmde bir şey, bir yer beni çok etkilemiştir. Bir duygu olabilir, bir düşünce veya farklı bir bakış açısı.

Deli Deli Olmayı ikinci kez seyretmemin öncelikli sebebi, Kars'ta çekilmiş olması…O kültürü iyi biliyor olmam, Azeri ağzı konuşmaların benim açımdan çekiciliği, bir de filmdeki şarkı. "Bir sarmaşık olsaydım."

Sözleri de müziği de çok hüzünlü bir şarkı, insanın içine işliyor, burnunun direği sızlıyor.

Öğretmen olmam sebebiyle bana sınıflarda ayrık otları gibi duran, gerçekte ise kimseye benzemeyen özellikleriyle keşfedilmesi gereken çocukları düşündürmüştü bu şarkı, filmi seyrederken bile.

Onları söküp atmamak, özlerindeki cevheri görmeye çalışmak, farklılıklarını hem kendileri hem bulundukları ortam için avantaja dönüştürmek gerektiğini düşünmüştüm filmi ikinci kez seyrederken. Ayrık otu gibi davranılan çocuklar büyüdüklerinde de toplum içinde o rollerini devam ettirebiliyorlar ve biz onları, "sıra dışı" diye bakmak yerine "çıkıntı" diye etiketleyerek yargılıyoruz.

İşte filmimizin kahramanı Mişka da kendini köyün ayrık otu gibi görüyor ve sarmaşık gibi kök salmak istiyor. Çünkü köklerinden koparılıp atılmış vaktiyle. Ne kadar sevilip sayılsa da ayrık olmaktan kurtaramamış kendini.

Filmde çocukken Rusya'dan Kars'a ailesiyle birlikte Kars'a göç eden Mişka'nın hikayesi anlatılıyor. Herkes ona "Büyük Adam" anlamına gelen "Yeke Kişi" diyor, onu seviyor, saygı duyuyor, yardımcı oluyor; ama o yine de kendisini bir ayrık otu gibi hissediyor. Sadece Pobuç, Mişka'dan nefret ediyor gibi davranmaktadır. Her fırsatta davranışlarıyla onu yaralamaya çalışmaktadır. Bir gençlik hikayesi onlarınkisi. Mişka'yla kapanmayan bir aşk acısı yaşamış ve aslında sevmesine rağmen, Mişka'yı bir türlü affedememiştir. Belki de o nedenle, özünde iyi bir insan olmasına rağmen hayatla ve herkesle kavgalıdır.

Filmin ana karakterlerinden biri de Alma'dır. Alma 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu. Öğretmeni Alma'nın müziğe yeteneğini fark eder ve onun bu alanda eğitim alması için çaba göstermeye başlar. Mişka'nın da babasından kalma çok değerli bir piyanosu vardır. Alma'nın yeteneğini o da fark eder; Alma'yı bu piyanoda çalıştırır, "Bir Sarmaşık Olsaydım" ı öğretir ona. O sayede Alma konservatuvar sınavını kazanır, hayatı değişir. Öğretmeni ve kendini ayrık otu gibi hisseden Mişka sayesinde Alma suya atılan taşın oluşturduğu bir halkaya dönüşür.

Filmi tekrar seyredince ben de yeniden geçmişe gittim. Kars'ta yaşayan Rusların; Rusya'da istenmeyen Molakan Kavmi'nden olduklarını biliyoruz. Osmanlı Rus Savaşları sırasında Kars ve çevresine gönderilmişler. Karslılarla aynı havayı soluyup, aynı ekmeği paylaşıp, aynı suyu içen barışsever insanlarmış onlar. En büyük günahın, ne sebeple olursa olsun öldürmek olduğuna inanır, o nedenle de askere gitmeyi reddederlermiş. Kars'ta ve çevresinde mandıracılığın, değirmenciliğin gelişmesine çok katkıda bulunduklarını aile büyüklerimizden duyarak büyüdük.

Öğretmen okulu yıllarımda Karslı arkadaşlarımın anlattıkları ve şahsen tanıdığım Ruslar vardı. Terzi Vera onlardan biriydi. Mezuniyet balosu elbisemi dikmişti. Sadece açık tenli ve sarışın olmasının dışında hiçbir şeyi bizden farklı değildi, görünüşte. Özel yaşamlarını bilemiyoruz. Bir de diş doktoru vardı, benim bildiğim.

Bizim oralarda bahçeye "hayat" denir. Kars'ta aynı hayat içinde birden fazla ev olurdu o zamanlar. Aynı hayatı paylaşırlardı kalan Rus Aileler Karslılarla. Ne din, ne ırk, ne milliyet ayırımı gözetmeden yıllarca yaşamışlar bir arada.

Kendilerini Mişka gibi ayrık otu olarak görenler de olmuştur, sarmaşık gibi kök salanlar da. Belki filmdekine benzer aşk hikayeleri de yaşanmıştır. Gönül ferman mı dinler! Kim bilir?

Dışardaki hayatı, temiz hava bol güneşi, yağmurda ıslanmayı, soğukta üşümeyi, normal yaşamda yaptığımız her şeyi 24 saate sığdıracağımız günlere döndüğümüzde, ayrık otlarını koparıp atmadan bir kez daha bakalım; bakarsınız içinden bambaşka bir güzellik çıkar. Sarmaşıkların hepsi de gül açmıyor zaten, bazen de onları kök saldıkları yerden ayırmak gerekiyor. Vakti geldiğinden de gitmek lazım. 

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

EY TÜRK UYAN
TOPYEKÜN CEMAATLERE BÖLÜNDÜK

İlgili İletiler

Comment for this post has been locked by admin.
 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin