ÇOK CENAZE GÖRDÜM

Evet, bugüne kadar pek çok tanınmış insanın cenazesini ya bizzat katılarak veya televizyonlardan gördüm. Sanırım en akılda kalanları parti genel başkanları oldu. 

Özal'ı cenazesi çok kalabalıktı. Milyonlar vardı cenazesinde. Neden olmasın ki; O bir cumhurbaşkanıydı. Başbakan ve bir partinin genel başkanlığından geçmişti bu mevkiye. Başbakan olduğu son seçimde milyonların oyunu almış ve halen partisinin üzerinde hakimiyetini koruyordu. Koca bir devlet töreni vardı ortada. Sırf görevli olarak gelen (kurumlardan, emniyetten, askeriyeden, yabancı erkan'dan) onbinlerce insan vardı. Milletvekilleri, gazeteciler, kendisinden sonra bırakacağı koltuktan nemalanmak isteyenler vs. Sevenleri de çoktu elbette ama menfaat uğruna kalabalık edeni de az değildi.

Türkeş'in cenazesi; yine milyonları bir araya getirmişti. Bir partinin genel başkanıydı. Devlet töreni düzenlenmişti. Yine kendisinden sonra bıraktığı oy mirasını bölüşmek isteyenlerin hepsi oradaydı. Sırf bıraktığı genel başkanlık koltuğuna oturmak isteyenlerin bile bir düzine olduğunu düşününce, daha net anlaşılıyor durum sanırım. Cenazenin arka planında ülkenin görüp görebileceği (o dönem için en azından) en kuvvetli teşkilat organizasyonu vardı. Evet, elbette sevenleri onu yalnız bırakmadı ama organize edilen ücretsiz otobüsler, kumanye, cenaze tertip heyeti ve teşkilatlar da vardı.

Muhsin Yazıcıoğlu da bir genel başkandı. Partisinin en çok oy aldığı dönemde ülke genelinde 550bin oy aldığı düşünüldüğünde, cenazesine katılan yaklaşık 1 milyon kişi onun siyaset üstü bir insan olduğunu da göstermişti. Ama yine teşkilatlı bir organizasyon, otobüsler, irtibat imkanı, kumanye, devlet töreni vardı ortada. Ayrıca kendinden sonra kalacak oy mirası da herkesin iştahını kabartıyordu. Nitekim, onun koltuğu sayesinde ardından bakanlık, milletvekilliği kaptı insanlar. Aradan 10 yıl geçmesine karşın hala partisinin seçimde iddialı olduğu tek il'in Muhsin bey'in memleketi olan Sivas olması da bunun en iyi göstergesidir.

Bir de yine siyasi tarafı ile mukayese edersek Ozan Arif'in cenazesi vardı bugün. Arkasında yıllarca ter döktüğü partisi ve teşkilatlar yoktu. Organizasyon heyeti yoktu. İrtibat numaraları, Ücretsiz otobüsler, dağıtılan kumanye'ler yoktu. Devlet töreni olmadığı gibi cenazesine katılanın partiden ihraç edileceği biliniyordu. Yıllardır kendisine uygulanan baskıların ona selam verenleri afaroz edilmeye götürecek boyutta olduğu malumdu. Cenaze Ankara gibi merkezi bir yerde değil, Samsun'da idi. Kış dönemiydi ve yollar çetindi. Buna rağmen ülkenin çeşitli yerlerinden onbinlerce insan kendi tuttukları araçlarla geldiler. Kendi kumanye'lerini karşıladılar. Kendileri organize oldular. Bir vefa göstergesi olarak "Bozkurt Arif" sloganları ile Samsun'un görüp göreceği en büyük cenazeyi tüm ülkeye gösterdiler.

Bu saydıklarım; sevenleri, sövenlerinden çok olanlardı. Bir de Kenan Evren'in cenazesini hatırlarım, yakın dönemden ki ailesi dışında kimsenin olmadığı, bir dönemlerin kudretli paşası ve Cumhurbaşkanı olarak kimsesizler gibi sessizce defnedildiğini...

Demek istediğim şudur: "Adam gibi adam olmak lazım. Eğer düzgün insan olursan gönülden sevenlerin her zaman seninle olacaktır, musalla taşında olsan bile..."

RUHUN ŞAD OLSUN OZAN ARİF! SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ...


Kaan ÖZASLAN

16.02.2019 

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Ozan'ım
OZAN ARİF HAK'KA YÜRÜDÜ

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin