Memlekete gidersin, yaylaların tadı yok
Baharda yeşerecek elması yok, dutu yok
Eski günün neşesi, gölgesi yok, adı yok
Ahırından çıkarıp köylünün danasını
Ağlattınız sonunda milletin anasını.
Vatandaşın maaşı bin altı yüz üç lira
Birikince fatura düşünür kara kara
Bakan Vekil ne bilsin, ödedi mi hiç kira
Hepsine teker teker elli sene az kızım
Milletini soyanı en tepeye yaz kızım.
Sabahlari öfkelan kurilduğu masada
Dedi ki bobasina 'huzur mi var yasada?'
Anasi bir taraftan 'ula etma' desa da
Ellerini duvara sürdi sürdi bağurdi.
Bizim lider kürsüde, "açılın açılın açılın" diyor kapılara ve açılıyor sonsuza değin konsol kirişin altındaki kapılar. Bir güç yerinden titretiyor ahaliyi, açılan kapıdan uzatarak elini yığınların işgal ettiği meydanlara. Olağanüstü, kalburüstü dinamizmiyle yepyeni bir koridor şekilleniyor sahada. Her zaman yaptığı gibi parmaklarını yukarı doğru, kavisli adrenalin yaratan içgüdüyle kaldı...
Değdi mi bir kere elin başına
Sen artık millete çözüm değilsin.
Mikrofon boşuna, kürsü boşuna
Sen artık millete çözüm değilsin.
Siner karanlığa yorgun dizlerim
Yudumlar geceyi, içer Aslıhan.
Gelirsin diyerek yaşlı gözlerim
Kapatır kapıyı, açar Aslıhan.
Muhammet'in göz nuru Ali için tutuşan
Bir mumun alevinde "sönen" benim: Alevi.
Kanat açıp sevgiye, gönüllerde uçuşan
Semahın kapısında "dönen" benim: Alevi.
Değdi gözlerime bakışı koyu
Kalın kaşlarını çattı neyleyim.
Hediye ettiğim yeşil mantoyu
Çıkarıp üstünden attı neyleyim.