SINAVLARI BİZ CANAVAR YAPTIK

​Nihayet Ortaöğretime geçiş ile ilgili karar açıklandı. Bir sonraki Bakan'a kadar durum bu.

Adamın biri yasak olmasına rağmen denizden iri bir balık yakalar, evine gitmeye hazırlanırken, polis adamı fark eder: "Hayırdır nereye, kovadaki balığı açıklar mısın?" diye sorar. Adam düşündükten sonra: "Bu balık benim evde yetiştirdiğim bir balık. Yaramaz işte, gezintiye çıkıp denize atlayıveriyor. Sonra ben de buraya gelip bir iki ıslık çaldıktan sonra kovaya geri dönüyor, ben de eve götürüyorum işte" der. Polise pek inandırıcı gelmez: "E haydi at denize de ıslıkla çağır bakalım" der. Adam balığı denize atar, bekler durur. Polis: "Ne bekleyip durursun, çağır artık şu balığı" der. Adam da: "Balık mı ne balığı" dedikten sonra bizim polis çaresizce bakakalır.

En başa dönecektiniz on beş sene evlatlarımıza ne diye dejavu yaşattınız. Daha önce yapılan sınav uygulamalarını getirip, yanlış olduğunu söyleyip hiçbir şey olmamış gibi yapmak maharet ister. Bu konuda bir hayli mahirler ve biz de hikâyedeki polis gibi bakakaldık doğrusu.

2005 yılından önce az sayıda olan Anadolu Liselerinde hazırlık sınıflarının kaldırılmasıyla başladınız işi sulandırmaya. Hızla bu sulandırılmış Anadolu Liselerinin sayısını artırdınız. Normal liseleri de dönüştürdünüz. Milletin üzerine yapıştırdınız sınav belasını. Eğitimi yarış haline getirmeyi başardınız. Fen liseleri de sulanmadan nasibini aldı tabii. Nitelikli öğretmenler alınırdı buralara. İyi derecede Yabancı Dil öğrenirlerdi. Üniversite kampusu gibi öğretmen liselerimiz vardı bizim. Kaliteden eser kalmadı. Doğal olarak eğitimde büyük bir boşluk oluştu, yarış başladı. Belli sayıda kaliteli özel okullar vardı, ama kontrolsüzce, mantar gibi özel okullar açıldı. Dershaneler de bu arada boş durmadılar. Boşluk oluşmuş yarış başlamıştı bir kere. Hiç kimse bu yarışın dışında kalmak istemedi, meslek liseleri boş kaldı, esnaf çırak bulmakta zorlandı. Fetöcüler de en fazla bu zamanlarda palazlandılar. Bu yolla kendilerine alan açtılar. Eğitim bakanlığında bile etkiliydiler.

Belli bir zümre oluşuyor güzelim ülkemizde. O zümre oluşuyorken diğer taraftan devlet okullarında da gariban görüntüsü oluşmaya başladı. İşte bu yeni uygulama, bu görüntüyü pekiştirecek ve gettolar dönemi başlayacak. Kaotik bir durum oluşacak. Doğaldır ki tuzu kurular pek etkilenmeyecek bu uygulamadan.

Bu süreç nasıl işleyecek görelim: şu anda "kafamız karışık" aşamasındayız. Şoku atlattıktan sonra çocuklarımızı yine bir süre yarıştan koparamayacağız. Çünkü nitelikli liseler varmış ülkede. Niteliksizlerle kim uğraşacak. Derken kafamızda halen karışık olan o sınava hemen hemen hepsi girecek. Bakanın dediği gibi yüzde 10 yerleşecek. Yüzde 90 bir şok daha yaşayacak. Ondan sonra kaos başlayacak. Yerleştirme tercihleri alınacak. Beş tercih işi yığılmalara neden olacak. Taşınmalar başlayacak, ya da taşınılmış gibi yapılacak. Niteliksizlerin en niteliklerinde sınıflar 50-60 kişi olacak. Liseler halay çekecek anlayacağınız. Evinin yakınındaki ihtişamlı imam hatip lisesine verenler olacak çaresizlikten.

Kaçan kurtulur eğitim anlayışından önceye dönülmek isteniyor. Ancak çok geç. Biçtiğini beğenmiyorsan ektiğine bakacaksın. Bakan bile itiraf ediyor nitelikli okul diyerek. Eskiden fen liseleri, sınırlı sayıda Anadolu Liseleri ve bazı köklü okullar vardı ama oralara herkesin gitmesi şart değildi, haddini, kapasitesini bilirdi halkımız. Su akar yolunu bulurdu. Mahalle liselerinden ne cevherler çıkardı, hatta çoğu şimdi memleketi yönetmekteler.

Bu durum düzelir mi tasavvur etmek zor ama o kadar özel liseler varken mahalle liselerinin gettolaşmaması için dua etmekten başka çaremiz yok gibi. Sonuçta ortaya bir şey atıldı ve altı sonradan doldurulacak tarzda görünüyor. Milli eğitim de bu tarzı çok ama çok tutuyor.

Eğitimdeki gelinen bu son noktada fakir çocuklara itaat ve bağlılığı, zengin çocuklara liderliği öğretiyoruz.