DİKKAT

DUYGUSUZ NESİL GELİYOR

Hayatın gerçekliklerinden uzak duygusuz ve bencil bir nesil geliyor/yetiştiriyoruz. Hem de öyle böyle değil bu duygusuzluk bu bencillik. Sadece ben diyen ama neredeyse ben diyen kendini bile sevmeyi beceremeyen bir nesil…

Toplumsal reflekslerden uzak yılanın kendine değmediğine sevinen başkasına o yılanın zarar vermesini seyreden bir nesil.
Yanımızda gelişen olaylar onları hiç ilgilendirmiyor. Dünya yansa yorganın yok içinde diye sevinecekler neredeyse.
Hayatlarının odağındaki tek şey ben. Varsa yoksa ben ve doyumsuz ego.
Kıymet ne demek anlamıyorlar vefa dersen bivefa onlar.
İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar ben odaklı ile orantılı.
Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, düne karşı vefaları yok. Keselerinin dolu olması tek hedefleri. Kazanalım yeter nasıl olduğunun bir önemi yok.

Değerler kaybolmuş umurlarında değil. Milli varlığınızın teminatı olacak bu gençler.
Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum. Bir hedefleri yok. Uğrunda mücadele edecekleri bir davaları yok.

Hedefleri ve davaları olmadığı için sevme duyguları paylaşma dertleri de yok.
Bütün bunlar neden oluyor dersiniz?

Çocuklarımızı gençlerimizi hayattan uzak yetiştiriyoruz. Onlara hayat dersini yeterince anlatmaktan aciziz. İşte bunun için çocuklar hayattan bihaber. Hissetmeden yaşamayı öğretiyoruz çocuklarımıza. Sevgisiz bir dünya veriyoruz onlara.

Sonra mı? Sonrası malum.

Niye yaşadığını bilmeyen bir yığın. Milli eğitim, sistemin yarış atları için pist alanı. Onlar Türkiye'nin geleceği bir sıkıntı yaşamadığı için gençler onlar göre kobay.

Sevmeyi konuşmayı dertleşmeyi bilmediklerinden acımıyorlar..
Kıymetini bilmiyorlar yaşamanın. Göz göre göre ülkenin geleceği ile oynanıyor.

Bilerek isteyerek geleceğimiz bombalamıştır artık. Milli eğitimin eğitim boşluğunu dolduran sivil toplum örgütleri de kendilerini basit siyasi çıkarların kucağına bırakınca ortaya dökülen bir gençlik karşımıza çıkıyor.

Dikkat duygusuz acımasız sevgisiz bir nesil geliyor.

Gençler üç tane dünya klasikleri sayamıyor. Aynı gençler üç saniyede üç magazin sunucusu ve programını sayabiliyor.

Nereye gidiyor bu gençlik?

Sevip sevmemek çok ayrı ama bir zamanlar kavga eden insanların bir fikirleri bir inançları vardı. Sonra bu inanç yerini çılgınca bir eğlence bataklığına ve magazine bıraktı.

Kültürümüzle beraber sevgiyi de öldürüyoruz.

Toplum olarak intihar ediyoruz uyanın.

Sevgi dilinin yerini ağır ağır nefret dili alıyor.

Bakın anlı şanlı siyasilere görün durumu.

Neredeyse en güzel hitapları hakaret dolu. Cenazede bile toklaşmayacak kadar nefret kaplamış yürekleri. Devlet çözüm bulsun derken devleti yönetenlerin hali bu. Bunlar mı bize sevgiyi öğretecek?

Bunlar mı bize paylaşmayı anlatacak?

Bunlar mı bizi kurtaracak?

Allah sonumuz hayretesin.


Doğan Ay

Telif Hakkı

© Doğan Ay @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

SAMİMİ DEĞİLSİNİZ
SUS VE BİÂT ET!

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin